- Kategori
- Deneme
Gitme vakti
Kazakistan - Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi
“Bir dilim ekmeği bölüşürüm seninle
Aynı tastan suyu yudumlarım seninle
Eğer kalbin kırıksa dost elinden
Bir selâm sana gönül bağlarından. “
Yeşilköy – Atatürk Havaalanı Dış Hatlar Gidiş Terminali salonunda seksen dört genç kız ve erkek öğrenci heyecanla, kalkacak uçaklarını bekliyorlardı. Aileleri de çocukları gibi heyecan içindeydiler. Hemen hepsi orta ve dar gelirli ailelerden geliyorlardı. Kazakistan Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde okumaya hak kazanmışlardı. Önlerinde yepyeni ufuklar açılmış , yeni bir ülke, bir kültürle tanışmanın ve üniversite yaşamında nelerle karşılaşacaklarını bilememenin getirdiği şaşkınlık ve heyecan içindeydiler. Aileler de evlatlarından farklı değildi. Gözlerinden sakındıkları evlatlarının, binlerce kilometre uzaklıkta, olumsuz bir durumda yanlarına gitmenin zor olduğunu bildikleri, tanımadıkları bir ülkeye gidiyor olmasının endişesiyle yürekleri sıkışıp duruyordu.
Çocuklarının geleceği uğruna, bütün bilinmezliklere rağmen, sıkıntılarını hissettirmemenin gayreti içinde, yeni tanıştıkları diğer ailelerle ayaküstü sohbet edip uçağın kalkış vaktinin gelmesini bekliyorlardı. Telaşlı adımlarla ufacık tefecik bir genç kız kalabalığın yanına yaklaştı. Seksen beşinci öğrenci de gelmişti sonunda. Gözüne kestirdiği kız öğrencilerden oluşmuş minik bir topluluğa sokuldu usulca. Çekingen bir sesle “ Ben Ayşe “ dedi. “
Yesevi Üniversitesi Türk Dili - Edebiyatı Bölümü’nde okuyacağım.” Kızlar “ hoş geldin, hayırlı olsun “ temennileriyle Ayşe’nin çevresini sardılar, kendilerini tanıtmaya başladılar. “Ben Çiğdem” dedi kızlardan biri . “ Gazeteci olacağım.” Göz göze geldiler bir an , öylece kaldılar. Biliyorlardı sanki , kader onları bundan sonra öz kardeş yapacaktı. Çiğdem Ayşe’ye bir kez daha baktı. Ayşe’nin gözleri ağlamaktan kan çanağına dönmüştü. “Ailenden kimse gelmedi mi seni yolcu etmeye kardeşim ? “ diye sordu Çiğdem. “Hayır “ dedi Ayşe. “ Ailem , babamı yolcu ediyordu , - sen yolundan geri kalma , babanı biz yolcu ederiz - deyip beni memleketten uğurladılar. “ “ Peki baban nereye gitti ki aranızda böyle bir tercih yapma mecburiyeti doğdu ailene? “
“ Babamı ebedi yurduna beni de ata yurdumuza yolcu ettiler. Benim gurbetten geri dönme ihtimalim var ancak babam dönülmez bir yola çıktı. Sanırım o da benim gitmemi isterdi. Son bakışları böyle diyordu bana. Babam dün gece vefat etti . “ Çiğdem az ileride diğer ailelerle bekleşen anne ve babasına kaçamak bir bakış attı , annesiyle göz göze geldi , dönüp Ayşe’ye sarıldı. “ Merak etme kardeşim , annem ve babam artık senin de annen ve babandır . “ Bundan sonra her şeyimizi paylaşacağız. Ölüm bizi ayırana kadar. “
Ayşe ve Çiğdem tam 9 senedir kardeşler ve Ayşe benim de kızım artık . Gitme vaktine kadar…