Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Gitmeyi bilmek

Gitmeyi bilmek
 

Gitmesini de bilmek gerek kimi zaman, eğer en iyi çözüm gitmekse, gitmek özgür kılacaksa sizi kalmaktan daha fazla, yeni bir başlangıç gerekiyorsa hayata dair ve bir yerlerden yeniden başlamanın özlemini duyuyorsanız içinizde gitmenizin vakti gelmiştir.

Oysa "Gitmek" denilince akla hep bir şeyleri terk etmek, uzaklaşmak, geride bırakmak ve bir daha asla görememek gelir aklımıza. Gidişler her ne kadar umuda doğru olsa da yine bir veda havası eser gidenlerin arkasından. Biz aslında hiç gitmek istemeyiz ya da gitsinler istemeyiz. Çünkü "gitmek" ayrılmak demektir.

Artık ayrılma vakti geldi dedi kendi kendine. Gitmeliyim. Zaten her geliş yeni bir gidişin başlangıcı olmuştu, bunun diğerlerinde ne farkı vardı ki? Üstelik gitmek özgür olmak demek değil miydi? Tabi kim için özgürlük orasını hala bilmiyordu. Çünkü o her seferinde gitmeye mecbur bırakılmıştı. Başkasının özgürlüğünü vermek için gitmişti her defasında ve bir daha asla geri dönememişti. Bunun için dikkatlice düşünmeliydi. Her zaman söylediği altı boş sözcüklere sığınıp, desteklenmeyen konuşmalar yapmamalıydı. Gitmek istediğini söylerken kafası önüne eğilmemeliydi ya da ne bileyim boğazına düğümlenmemeliydi sözcükler. Çünkü bu defa dönüşü yoktu gitmenin.

Gidişlere alışkın olmasına rağmen bu sefer biraz daha fazla zorluk çekiyordu. Nedenine gelince bir takım şeylerin içinde yarattığı boşluk duygusu artık ait olamamanın verdiği sıkıntıyla kol kola girip sanki alaylı alaylı gülümsüyorlardı bir aynanın yansımasından yüzüne. Gitmenin ondan bıraktığı acı çoktan geçmişti zaten. Uzun zamandan beri kalanların yasını tutmuyordu. Ama acının yerini başka duygular almıştı ve bu duygular nedense daha bir dayanılmaz kılıyordu gitmeleri. "Neden?" sorusuna karşılık bulamadan yine düşecekti yollara ve bu sorunun yanıtını geldiği yerde de bulamayacaktı aslında.

Ne çok şey vardı dilinin ucunda söylenecek, aklının bir köşesine takılan. Acaba yanıtını istemelimiydi artık. Hoş yanıtını alsa bile ne kadar tatmin edecekti ki bu onu. Alışılagelmiş, klişeleşmiş bir kaç sözcük çıkacaktı diğerinin ağzından, onun için ne kadar üzgün olduğunu söyleyip yarasına tuz basacaktı yada en kolay yoldan " Doğru karar vermişsin, bende zaten uzun zamandır bunu düşünüyordum ama seni incitmekten korktuğum için söyleyemedim" diyecekti. Onun aradığı neden sorusuna cevap değil diki bunların hiç biri. Bunlar sadece bir gitmenin arkasına yerleştirilen kabaklardı olsa olsa. Ne yapmalıydı gerçekten bilmiyordu. Bir an önce o anın gelmesini istiyordu bir yandan da onu gördüğü zaman bütün düşüncelerinin bir an da yok olmasından korku duyuyordu. Korkuyordu çünkü bir kere daha gitmek istemeden gitmeye hazırlıyordu kendini. Gönülsüzce yerleştirecekti bavullarını yine, yine ait olma duygusu olmayacaktı gittiği yerde ve o bir şeyleri alamayacaktı yanına giderken yine...Çabuk olmak istiyordu bir yandan ama bir yandan da acele etmesini gerektirecek bir şey de yoktu ki. Birileri gidişini dört gözle bekliyor olamazdı herhalde yada ne bileyim işte beklememeliydi canım yaşananların bir nebze hatırı olmalıydı. Gülümsedi; suratına yerleşen biraz kederli birazda çaresiz ifadeyle karşılaşınca aynada. Kaç kere daha tanık olacaktı bu yüze, kaç kere daha alaya alabilecekti kendini.

Bütün yapmasını gerekenleri yapmış mıydı, her şeyini almış mıydı yanına son bir defa kontrol etti. Gittiğini söylerken ayakları geri gelmemeliydi. Aynanın karşısında az evvel gördüğü yüzle veda provasını yaptı. Söyleyeceği sözleri dikkatlice tekrarladı. Bir yerde yanlış bir sözcük söylememeliydi. Onu kırmamalıydı, incitmemeliydi. Ona özgür olmayı seçtim demeliydi, gitmek istiyorum, yeniden başlamak için gitmeliyim...

Yapabilecek miydi doğrusu bunu kendide bilmiyordu. İkinci kez kendi kendine yalan söylüyor olabilirdi. Kalmayı ne kadar da umutsuzcu istiyordu halbuki. Gitme diyebilecek kimse olmamıştı bu güne kadar, gitmek için bir adım attığında hiç bir el uzanmamıştı arkasından, kimse bakamamıştı gözlerinin içine ve "gitmeni istemedim aslında" diyememişti. Bildik tanıdık laflar uçuşmuştu etrafta, her ne kadar istemese de soğuk bir rüzgar dolaşmıştı, kafası deve kuşu gibi önüne gömülen yüzlerle uğurlanmıştı hep ya da isteksiz son bir sarılmayla. Kimsenin arkasından göz yaşı dökmesini beklemiyordu gerçi ama bu kadarı da bütün yaşananları anlamsız kılıyordu. O zaman neden yaşanmışlardı?

Hiç bir gidiş acılı bir vedayı hakketmez aslında. Çünkü her gidiş bir yöne doğrudur, eskisinden daha doğru bir yöne. Gitmek için yola koyulduğunuz vakit arkanızdan ağlayacak insanlar arıyorsa gözleriniz gitmeye hazır değilsinizdir. Birilerinin size kal demesini bekliyorsanız baştan hazırlamayın bavullarınızı boşuna gidemezsiniz. Gitmek insan için bir deneme yanılma yöntemidir birazda. Tek başınıza da var olabileceğiniz ispatıdır. Gitmek sizi diğerlerine karşı her zaman alacaklı duruma getirir. Kalansa hep gidememenin acısını duyar içinde.

 
Toplam blog
: 61
: 1378
Kayıt tarihi
: 13.07.07
 
 

Sadece yazmayı seviyorum hepsi bu. ..