Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

Gitti demokrasi geldi İslâm cumhuriyeti meğer bu bize ne uygunumuş!

Gitti demokrasi geldi İslâm cumhuriyeti meğer bu bize ne uygunumuş!
 

21. Yüzyıl. Haziran 2010 Türkiyesi. İstanbul. (Fotoğraf Esat Sönmez. Yüzleri ben kapattım.)


Hani bir cep telefonu reklâm filmi var ya! Heh, işte yazımın başlığını ondan esinlenerek koydum. Nasılsa ülkenin insanları o reklam filminin canlandırdığı karakterlere çok ama çok uymaya da başladı. Hele ki Recep İvedik'e.

Şu kısacık giriş taksiminden sonra gelelim esas konumuza.

Efendim, benim gibi birileri ne zaman ortaya çıkıp da Mustafa Kemal'in altı ilkesi arasında demokratlık ya da demokrasi yoktur gibi bir söz etse, hemen isyancılar ortaya çıkıyor. Mustafa Kemal'in demokrat olduğunu anlamak için, çağdaşı liderlerin kurduğu otoriter rejimlere bakmak ve kıyaslamak gerekirmiş.

Heeee, bir de Cumhuriyet demek zaten demokrasi demekmiş.

Hadi ordan!

Cumhuriyetle demokrasinin ne benzerliği var? Sovyetler Birliği, cumhuriyet değil miydi? Ya Libya? Ya İran? Ya Irak? Hepsi ve dahası cumhuriyet değil mi ve değil miydi? Ama, demokrasi ile yönetilmiyorlardı.

Cumhuriyet, o topraklarda oturan halkın çoğunluğunun adını taşır. Sovyetlerin toprakları, Libyalıların toprakları, İranlıların toprakları, Iraklıların toprakları gibi. Türkiye Cumhuriyeti de, üzerinde Türklerin yaşadığı topraklar anlamına gelir. Ama, bu topraklardaki yönetim şekli krallık da olur, faşizm de olur, komünizm de olur, demokrasi de olur, o başka.

Bakın, şimdi Türkiye Cumhuriyeti "Demokrasiye geçiyoruz" diye zaten varolmayan (çünkü varolsa kendisini koruması gerekirdi) demokrasiyi kaldırıp yerine dine dayalı bir sistemi yerleştiriyor. Ama, cumhuriyet kalıyor sistem değişiyor. Ülkenin adı da değişmez yani Türkiye İslâm Cumhuriyeti olmaz da, Türkiye Cumhuriyeti diye devam eder. Böylece anayasanın değiştirilemez maddeleriyle çatışmaya da girilmemiş olur. Zaten, hukuk-mukuk, lâik-maik, demokratik-memokratik hep yazılı maddede kalmış eyleme geçmemiş ne idüğü belirsiz anlamsız tanımlardı. Kimse anlamadı, kimse uygulamadı.

Artık, ucundan azıcık varolan ya da başı boşluğu biz hep demokrasi sandığımız için "saldım çayıra mevlâm koruya" misali dünyaya getirdiğimiz insanlara "Ne halin varsa gör" deyip onları kaderleri ile baş başa bırakmamız demokrasi sayıldığından, onu da ortadan kaldırmanın belki de sevinç ve heyecanı içindeyiz.

Şimdi ne diyorlar?

"Cumhuriyete bağlıyız"

Evet, cumhuriyete bağlılar da, içindeki rejime bağlı değiller. Türkiye Cumhuriyeti kalır, yönetim şekli değişir ve değişiyor.

İnanmazsanız şöyle bir çevrenize bakın: Giyim kültürü bakımından Suudi Arabistan'ı, İran'ı, Irak'ı geride bıraktık. Afganistanla yarış halindeyiz. Yakında onları da geçeriz. Çünkü, tesettürden kara çarşafa atladık, kara çarşafdan da burkaya atlamamız gerekiyor.

Haydi şimdi hepberaber:

Gitti demokrasi geldi İslâm cumhuriyeti meğer bu bize ne uygunumuş!

Efendim şimdi diyecekler ki "O reklâm filmindeki kafiyeler uymuştu ama, senin başlığındaki kafiyeler hiç uymadı"

O halde bir de fıkra:

Osman, yolda yürürken arkadaşı Mehmet'le karşılaşmış. Recep İvedik Osman, şaka yapacak ya, Mehmet'in elindekini sormuş:

"O elindeki ne?"

Mehmet

"Odunnnnn" demiş.

Osman hemen yapıştırmış şakayı:

"Ben sana kodum".

Mehmet, alınmış, içerlemiş. Fakat, ertesi günü yine karşılaşmış iki arkadaş. Bu kez Mehmet sormuş Osman'a:

"O elindeki ne?"

Osman

"Makaaaas" demiş.

Mehmet yapıştırmış şakayı

"Ben sana kodum"

"İyi ama uymadı ki" demiş Osman.

Mehmet "Valla uysa da kodum uymasa da kodum" diye yapıştırmış cevabı.

Ne yapalım: Bu dine dayalı rejim bir kısmımıza uysa da konacak, uymasa da konacak.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..