Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '16

 
Kategori
Kitap
 

Gizlenen Hayatlar

Gizlenen Hayatlar
 

Bu hafta için kayda değer, fikri çalkantılı ve sarsıcı okuduğum kitap şimdiye kadar genel olarak öğrenemediğimizin dışında, gizlenmiş bir konu işlenmiştir. Farklı anlatımıyla objektif olmaya çalışan Lasley Hazleton “ İLK MÜSLÜMAN” adlı eseriydi.

Muhammed Peygamberi anlatılıyor. Gayet açık, katıksız, şeffaf olan rivayet söz konusu olan kişinin psikolojik, sosyolojik açıdan yaşanmışlıklarına dair bizlere sunuyor biyografiyi. İbn-i İshak ve El Taberi’den kılavuz kaynak kullanmıştır. Doğrusu İbn-i İshak tarihçi kimliğiyle rivayetleri olduğu gibi sansürsüz kayıt altına almasına şaşırdım. Oryantalist bilginler kutsanmış, kurumsallaşmışın etrafında tavaflarını yapıp duruyorlardı ki, farklı bir ses ise hâlâ hoş bakılmazken, İbn-i İshak ya hayranlığından ya gaf yaparak dudak uçuklatacak şekilde yazmıştı.  Ya da benim mi ilk defa bu kadarına rastlayınca nutkum tutulmuştu.

Peki neden  İbn-i İshak ile El Taberi ‘den rivayetler halkasına koyamamışlar, göremediler mi? Belli ki kasıtlı görmek istenmemiştir. 6.y.y sosyo kültürünü en başından beri göz önünde bulundurmak da bence ince kaçınılmaz bir olgunluktur. Tarafsızlığının bariz işaretidir. Debreşen hislerini muhakkak kontrol altına almakla gayet nakkaş marifetindedir.

Nasıl olur, diyorum. Nasıl da gözden kaçırdığımız bu bilgiden yoksunuz? Ne olabilir? Ne olduğunu bilemiyorum ama tatmin olamadığımız konjektür  bilgi ve amelden rahatsız olduğumuz daima kesindi . En azından nihayet biri çıkıp bu tatminsizliğimizin boşa olmadığını anlıyorum.  Doğru yoldasın der kitabıyla, ışık tutar.. Işık tutar göreceklerimizi.  Adeta ilk defa bir korkuluğu görür gibiyim. Beklemediğim ama kuşku duyduğum bir şey bu. Yalnız saygı duyduğum bir değerin iç yüzünün aynadaki yansımasıdır bana ışık  tutulan şu yansıma..

Tarafsız ve objektif işlenmiş eser; Muhammed Peygamberin yaşadığı dönemde dışlanmışlığın, kabul görememenin psikolojisini yaşamış çocukluğunu gençliğini kronolojicik ele alınmıştır. Dışlanan Muhammed bozuk ve yanlış gördüğü statükoyu alaşa etmeye yeminlidir. Bir ezilmiş olarak ezilmişlerin yanında, ezene karşı gerilla mantığıyla göstermeye başlamıştır orta yaşlarında. Yanında örgütlediği dışlanmışlar; fakir-yoksul, yetim öksüz, kölelerden. Bu davasına pek nadir zengin kodamanlardan hak verenler olmuştur. ( her dönemde hakkaniyetten yana taraf tutan statükonun bir parçası olup da gönlü onlardan yana olmayan sayıca tek tükler olabilir) . Stratejik taktikler ile gerilla mantığıyla bir grup isyancı birliği zengin kodamanın ileri gelenlerine mali zarar vermeye çalışmıştır. Belli bir güç kazanıncaya kadar ilk girişimleri buydu, taciz etmek ve güç gösterisi..                                            

Asıl mesele; aciz, zayıf, ezilmiş psikolojisine sahiplerin kanıtlamak hırsıyla yapacakları  her eylemi meşru görüyor olmalarıydı.. Bu kabul görülme mücadelesinde önüne çıkan her engeli acımasızca, gözü kara oynamaktan çekinmezler, çekinmediler. Kendisine itaat etmeyen her riski ince stratejik akıl oyunlarıyla ortadan kaldırmaktadır.

Muhammed, verdiği mücadelede kendini kanıtlamış ve otoritesini sorgulayana, itiraz edene siyasi politik cevaplar vermeye başlamıştı ortadan kaldırıyordu acımasızca, sözüm ona tanrının emriyle yapıyordu, yığınları sürüklemek ve etkilemek için tanrıya ihtiyacı vardı. İyi kandırma politikası.. Arabistan, Arap kıtasına kendini ıspatlamış ayrıca  İran Sasani ve Bizans‘a karşı da boy gösterisinden çekinmiyordu. Büyük İskender’e benzetiyorum tek fark İskender babadan oğla  Krallığı almıştı zahmetsiz.  

Yanında yer alanlar yukarda da değinmiştim : toplumun dışlandığı  (Hazleton’un deyimiyle hiç kimse diye tanımlandıkları ) zayıf, güçsüz, eğitimsiz,, yoksul bireylerdir. Bu bireyler sosyolojik ve ekonomik olarak alt sınıf tabakasından olup öfke ile yoğrulmuş, intikam hırsına sahiplerdi zira bu bireyler çok kolay bir şekilde sisteme karşı örgütlenebilirler. Bugün günümüzde  olduğu ve her çağda olduğu gibi. Aynı psikoloji, aynı sınıf, aynı direniş, aynı mücadelei aynı takdik yalnız zaman dilimi farklıdır değişen yok.

Beni sarsan ise şimdiye kadar bildiğimizin dışındaki bilgi ile karşılaşmak oldu.  Hazin olan ise bu gerçekler gene bizde kalıyor topluma söyleyememezdir . Eğer paylaşıyorsak da  bize yakın olanlara paylaşıyoruz işte bundan derin acı duyuyorum . Klişelere tabulara asırlardır kalıplaşmışlara anlatmak çok güç,  İbn-i İshak’ın ve  El-Taberi eminim başlarda  hakim güçlerce işlerine gelmediğinden gizlemiştir ve daha sonraları ise topluma kalıplaşmışı inançları gereği değiştirmek zor olduğundan gerçek bilgi gizlenmiştir şu an benzer durumu yaşadığımız gibi. İbn-i İshak’ı saklamışlar fakat Buhari, Tirmizi ‘yi yığınca yalan rivayetleri öne çıkarıp referans alınmıştır. Kraldan çok kral olanlar ve tanrıcılık oynayanlar işerine geldi mi çok iyi oyun oynarlar din despotlarınca.

Gücü elinde tutan Muhammed’in başarısı bütün Arap bölgesine yayıldı. Kendi başarısı için yanındaki  insan gücünü etkileme sanatı ise gayet ironi  zira duruma göre nasıl tanrıyı konuşturacağı biliyor. O artık bir imparator. Totaliter sistemli... Dikkat çeken bir özelliği ise mütevazi hayatı. İmparator gerek savaş takdiği olarak gerekse gönül işi olarak aldığı kadınların dışında bir fantezisi olamamıştır; nitekim Eşleri Muhammed’in çıplak içi boş odasında günlerce çıkmamasından şikayetçi olurlardı bazen bu büyük meseleydi kendilerince. Zengin yaşam sürmemiştir, asla bir sarayı olmamıştır. Arkasına yayılıp göbeğini kaşımamıştır.

İbn-i İshak’a göre yine inziya çekilmiş… Yapmak istediğini yaptıktan sonra ki psikolojik boşluk… Masumiyetten canavara dönüşen bu adam, masumiyetine mi geri dönmüştü bilinmez..

02 .05.2016

 

 

 
Toplam blog
: 31
: 169
Kayıt tarihi
: 22.04.16
 
 

Sorgulamakla meşgulum, her şeyi sorguluyorum. İzmir / Eğitim ..