Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gizli Düşmanımız : KENELER

Gizli Düşmanımız : KENELER
 

Dün akşam köpeğimi dışarı çıkartmıştım, yolda uzun zamandır görmediğim ieski bir arkadaşa rastladım. Nasılsınlar, iyiyimler faslının hemen arkasında kısa süren ayaküstü sohbetimizi şöyle bitirdi: “ Abi geçen gün internette keneler hakkında bir şey araştırıyordum…. “ derken, biz insanoğlu çok uyuz yaratıklarız, hemen işkilleniriz, aklımıza envai şeyleri saniyelerden de kısa bir zaman diliminde getiriveririz ya, ben de öyle yaptım. Arkadaşın ‘ internet’te keneleri araştırıyordum, aklıma sen geldin” diyeceğini sanıp, ulan ne kel alaka, benim kenelerle nasıl bir sistematik bağım olur ki ? diye de bir soru geçirecekken, buna zaman yetmedi.. Zaten o kadar kısa bir zaman diliminde nasıl bunları kafamdan geçirdim, hala bilmiyorum ama, sözün özü benim kenelerle sistematik, psikolojik yada sosyal ilişkim değil, aylar öncesinde burada yazdığım keneler hakkındaki yazı idi.

Okumuş, beğenmiş.. Şaşırdım !.. Şoklandım !... vs. neyse neyse şımarmayayım daha fazla ama sevindiğimi itiraf etmeliyim.. Zira, yazıyı ve yazılarımı çok beğendiğini söyledi. Tamam, tamam abartmayayım, yazılarımın fena olmadığını söyledi ama konusu bu deil bu yazının..

Şaka bir yana, uzun zamandır yazmıyordum ya ! Benim için doping etkisi oldu. Şimdi bu yazıyı tesadüfen de olsa okuduysa, ona sekiz bacaklı keneler adına teşekkürü bir borç bilirim..

Bu yazıda farklı bir konudan bahsedecektim ama mademki konu kenelerden açıldı, onlarla devam edeyim istiyorum. Yanlış hatırlamıyorsam bu konuda birkaç yazı yazmıştım ve kene konusunun oldukça önemli bir konu olduğundan bahsetmiştim. Belki, bazılarınız içinizden “ bu adam da bu konuya kene gibi yapıştı !” diyeceksiniz ama canınız sağ olsun da, kenelere mal olmasın. Bu konu gerçekten son derece önemli. Son derece ciddi bir konu. Hatta, hani yılda bir kez kolumuza, göğsümüze AIDS adına taktığımız siyah kurdeleler var ya ! Çoğu insanımızın neden takıldığını bilmediği o AIDS denen musibetten de daha tehlikeli bu keneler. Gerçekten!..

Siz hala bu konuya ve bu yaratıklara inanmayanlardan mısnız ? O zaman şu tabloya dikkat !.. Yalnızca bu yıl adına KKKA (Kırım Kongo Kanamalı Ateşi) denilen bu hastalık her gün can almaya devam ediyor. Bugün itibari ile maalesef şimdilik kenelerden bulaşan bu hastalığa yakalanıp, ölenlerin sayısı şimdilik 30 civarında… Biz şuan yılın altıncı ayındayız. Ortalamalara baktığınız zaman ayda 5 kişi, ne yazık ki bu hastalıktan hayatını kaybetti.. Aids denen musibetten neden daha tehlikeli biliyor musunuz ? Hemen söyliyeyim. Bugün dünya üzerinde her gün onlarca insan Aids’ten hayatını kaybediyor, binlercesi hala hasta, ölmeyi bekliyor ama bunlardan hiçbiri hastalık vuku bulduktan 48 saat, eğer yaşatılabilirse 1 hafta sonra hayatını kaybetmiyor.. Yani bugün sizi o sekiz bacaklı canavar ısırıyor, bir tarafınıza yapışıyor. Bir şekilde bu musibet yaratık o yapıştığı yerden çıkartılıyor ve artık sizin için biçilen ömür 24-48 saat, ilaçlarla falan filan bu süre birkaç güne uzatılabiliyorsa da bir Aids’li hasta kadar da yaşama şansınız maalesef ki yok !..

Bu kastalık ilk defa 1940’Lı yıllarda meydana çıkmış. İlki Kırım’da sonucu ölümle sonuçlanan bir vaka’ya rastlanıyor. Sonra vakalar artıyor. Burada araştırma yapıldımı iblmiyorum ama birkaç sene sonra benzer semtomlardaki ölümler Kongo’da ortaya çıkıyor ve çok ciddi vakalar yaşanınca adı dünya tıp litaratürüne “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi “ adı ile altın harflerle yazılıyor ve her yıl bu hastalık onlarca insanı, onlarca insanımızı hayatından ediyor. İnsanoğlu çok aciz değil mi!.. Hala bir çaresini bulamamış. Neden ? Önemsemediğinden !

Bu keneler 1940’lardan önce yaşamıyor muydu ? Sonradan mı peydah oldular ? İkinci dünya savaşı sırasında labaratuarlarda mı üretildi ? Kırım’dan Kongo’ya yürüyerek 2-3 yılda mı geldiler ? Bu yaratıklar Türkiye’ye özellikle mi getirildi ? Bu işin içinde jasuslar var mı ? Neden hayvanları değil de yalnız insanları öldürüyor ? Neden sekiz tane bacağı var ? gibi soruların cevaplarını bilmiyorum ama dişi bir kenenin en kötü ihtimalle 2000, en iyi olasılıkla 12.000 tane yavru ürettiğini öğrenmiş bulunmaktayım. Ve önlem alınmazsa eğer bu hastalığın çağımızın Kırım, mırım değilde ‘soy kırım’ hastalığı olacağını iddia ediyorum…

Sonraki yazılarımda bu işi biraz daha sorgulayacağız.. Hoşçakalın…

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..