Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '10

 
Kategori
Eğitim
 

Gizli hazineler

Gizli hazineler
 

Her çocuk bir hazinedir.


Öğretmenlik üniversitelerde verilen teorik bilgilerden çok öte, yaparak ve yaşayarak öğreniliyor. Eğitim ve öğretim genelde birbirine karıştırılmaktadır. Öğretim bilgilerin hafızaya kaydedilmesi, eğitim ise öğrenilen bilgilerin olumlu davranışa dönüşmesi ve hayatının her alanında kullanabilme sürecidir. Eğitim karşılıklı iletişim ve etkileşimle gerçekleşir. Yapılması gereken ilk şey çocuklarla sağlıklı bir iletişim kurabilmektir. Öğrencilerin yaralarına merhem, dertlerine derman, yüreklerine sevgi, beyinlerine bilgi olabilmektir. Eğitim ve öğretim üç bacaklı bir sacayağıdır. Bir bacağı çocuk, diğeri okul-öğretmen, bir diğeri de ailedir. Bu bacaklardan biri olmadığında veya kısa olduğunda istenilen denge ne yazık ki sağlanamamaktadır. Her şey okuldan ve öğretmenden beklenmemeli, anne ve babalar da çocuklarına sevgi köprüleri oluşturmalı, sağlıklı bir iletişim kurabilmelidir.

Kimi içine kapanık, kimi çok konuşan, kimi alıngan, kimi umursamaz, kimi atak, kimi sessiz, kiminin parmağı sürekli havada, kimi hiç parmak kaldırmaz, kimi güzel arkadaşlıklar kurup mutlu olurken, kimi bazı baskılar atında ezilmektedir. Her öğrenci apayrı bir dünya, farklı bir kişilik ve keşfedilmeyi bekleyen gizli birer hazinedir. Biz yetişkinler bazen farkında olmadan hatalar da yapmaktayız. Çocuklarımızı çocuk olarak değil, olgun birer insan ve kendimiz gibi görmek istemekteyiz. Trafik kurallarına, sağlık kurallarına, görgü kurallarına yetişkinler uymazken, kendi koyduğumuz kurallara harfiyen uymalarını bekliyor, uymadıklarını görünce kıyameti koparıyor, cezalar veriyoruz. Çocuklarımıza anlayışlı olmayı hiç düşünmüyor, kızgınlıklarımızı ve öfkemizi çok rahat gösteriyor, sevgimizi göstermekte cimrilik yapıyoruz. Onlar bizim öğütlerimizden çok davranışlarımızdan etkilenmektedirler. Davranışlarımızla çocuklarımıza örnek olmalıyız.

Bana göre öğretmen olarak yapılan bir yanlış da sınıf ortamında seviye grupları veya seviye sınıfları oluşturmaktır. Gruplar karma olmalıdır, çünkü öğrenciler öğretmenlerinden çok yanındaki arkadaşlarından öğrenmektedirler. Arkadaşı neler yapıyor devamlı takip içindedir. Sınıfta yetersiz olanları bir gruba oturtursak yanındakinden hiçbir şey öğrenemeyecektir. İyi grupta oturan öğrencilerin belki bazıları havaya girecek, “ben her şeyi biliyorum” edası ile belki başarısı bile düşecektir. Kişiliği tam oturmamış öğrenciler seviyesi düşük olan arkadaşlarını küçümseyebileceklerdir. Seviye grupları olmadığı zaman toplumda her çeşit insanların var olduğunu kabul edecek, arkadaşlarına yardımda bulunarak paylaşmayı ve dayanışmayı öğreneceklerdir. Seviye gruplarının asıl önemli yönü duygusal boyutu ve yaptığı yıkımdır. Biz yetişkinler çalıştığımız iş ortamında işe yaramaz, idare eder, başarılı diye gruplara ayrıldığımızı bir düşünelim. Böyle bir iş yerinde çalışmak ister ve her gün büyük bir keyifle işimize gidebilir miyiz? Veya çok tanıdıklarımızın bulunduğu bir grupta böyle bir ayrım olsa o grupta tekrar bulunmak ister miyiz?

Çocuklarımızı anne, baba ve öğretmen olarak sahipsiz bırakmamalıyız. Artık günümüzde çocuklarımızı yanlış yollara saptıracak çok büyük tehlikeler mevcut. Onlar bizlerden kusursuz olmamızı beklemiyorlar. Beklentileri sadece birazcık sevgi, azıcık anlayış ve hoşgörü. İçten bir gülümseme ile atılacak bir adımın oluşturduğu iletişimle sanırım çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur.

 
Toplam blog
: 40
: 1920
Kayıt tarihi
: 22.01.09
 
 

1986 Bolu Eğitim Yüksek Okulu Mezunuyum. Sınıf öğretmenliği yapıyorum. ..