Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Gizli oy açık tasnif yolunda nasıl ilerleyelim?

Gizli oy açık tasnif yolunda nasıl ilerleyelim?
 

MÜNİR ÖZKUL ile NECDET KÖKEŞ İBİŞ'in RÜYASI(Tarık BUĞRA) İst. 1979


Artık iş çığırından çıkmış bulunuyor! Gün geçmiyor ki bir yerlerde Seçim Sonuçları'na itirazlar yükselmesin!

Bu çerçevede ülkemizde ''kız kaçırma'' eylemlerinden sonra bir de ''sandık kaçırma'' eylemlerinin artık iyiden iyiye yerleşmiş olduğunu anlamaya başladık!

İçi tarafgir oylarla EVET'lenmiş yeni bir Seçim Sandığı ile Eski Seçim Sandığı türlü desiseler (silah çekmek, adamları ayarlamak, bir patırtı gürültü koparıvermek, gaz lambasını devirmek, elektriği uygun bir süre için kapattıtırıp açtırmak yanında açlıktan, sinirden, heyecandan bayılmak) ile değiştiriliveriyormuş ya! İçinde pek çok açmazlar yanında sapıklıkları da içeren ''kız kaçırma'' töresi giderek azalmış olsa da ''sandık kaçırma'' töremiz iyiden iyiye kökleşmeye başlamış bulunuyor!

Ayrıca Batı tipi demokratikleşme sürecimizin pıtırak gibi üreyen ''anket uygulamaları'' ile bazı eylemlerin gizlenmeye başlandığını, bazı eylemlerin de ayyuka çıkartılarak ''seçmenlere karşı yoğun bir baskı'' uygulandığını, bilmeyen kalmadı. Bu tür girişimlerin maddi yönünün ise sözümona ŞEFFAFLIK'lar da içeren TC Demokrasisi çerçevesinde; ''üç vakte kadar'' açıklanacağı günleri beklemeye başladık!

Umarım ABD'de patlak vererek dalga dalga yayılmaya başlayan KÜRESEL KRİZ adlı ''büyük dolar soygunu'' kapsamında kimilerinin yastık altında tutmaktan sıkıldığı için (!) İSVİÇRE BANKALARI KASALARI'nda saklamakta olduğu ALTIN, GÜMÜŞ, PIRLANTA ile DOLAR'lar da göz açıp kapayana kadar, gün yüzüne çıkacaktır! Bu çarkın işleyişi sırasında çok gösterişli olanları yanında, dikkat çekmemek için pespaye giyinen pek çok kuryenin de işsiz kalacağını düşününce, inanın içim burkuluyor!

İşte bütünbu çağdaş süreçler işlerken, her türlü akçalı işlerin Halk Oyu ile seçilecek olan kişilere, önceden var olan birer Makam verebilmek için, artık vakti zamanı da geldiğinden 29 Mart Yerel Seçimleri gelip çatmaz mı!

İyi ve kötü yönleri ile bu seçimi de atlattık çok şükür. Bu uğurda canlarını kaybeden yurttaşlarımız, bana göre birer Demokrasi Şehidi olmaları bakımından ALLAH'tan rahmet dilerim! Anlaşılan o ki seçim süreçlerinde herkesin birbirine karşı saygılı davranması, kıyametleri koparmaması, ileri geri düşüncelere karşı yine kendi karşı görüşleri ile cavap vermesi gerektiği bir kez daha anlaşılmış bulunmaktadır.

Bence kendi hatalarımızı sorgulamadan ''kader böyle imiş'' demekten başka; ''çıkacak kan damarda durmaz'', ''ilk vuran ben olayım'', ''bir tek oy için ortalığı birbirine katarım'', ''benim adayım en iyidir ne demek, üstüne başka adam tanımam'', ''oy için herşey mübahtır'', ''kim ne derse desin sen yürü'', ''benim partimden iyisini hiç mi bulamazsınız'', ''silahların gölgesinde de olsa biz bu seçimi alırız'' gibi yaklaşımların kişilikleri yıprattığını, toplumu da gerdiğini hepimiz bir kere daha gördük.

Bu çerçevede nice istismarların yapıldığını, dünün unutturulmaya çalışıldığını, teröre de teröriste de övgüler düzüldüğünü, içinde incir çekirdeğini bile dolduramayacak fikirler serdedilen nice pankartlar açıldığını, her düzeyde sevginin saygının göz ardı edildiğini, bu yolda çocukların ve gençlerin bile kullanıldığını hepimiz izledik. Ayrıca bazı yetkili makam sahiplerinin idari hatalar yapmaktan çekinmediğini, herşeye rağmen seçim ekonimisinin kalkınmamıza (!) hız kattığını, külliyetli bir miktar kara paranın daha yurdumuza girdiğini, particilik uğruna girişilen inatlaşmaların yer yer nelere mal olduğunu da anladık.

AB'ye zoraki uyumluluğu yanında kendine özgü yönleri de olan Türkiye Cumhuriyeti 29 Mart Yerel Seçimleri sürecinde Doğu'dan Batı'ya Kuzey'den Güney'e ''oy kullanma bilincinin gelişmesi'' bakımından milletin oyuna sahip çıkması gerektiğini doğrulamış, hiçbir yetkinin babadan oğula geçemeyeceğini, hiçbir makamın da ölene kadar kimsenin ''tapulu malı'' olamayacağını bir kez daha anlatmıştır.

Artan nüfüsumuz yanında eğitim düzeyinin de giderek yükselmekte oluşu, ülkemizde pek çok kısıtlayıcı tedbirlere rağmen sivil toplum kuruluşlarının sayıca çoğalması; valilik, kaymakamlık ve belediye başkanlıkları arasındaki çelişkilerin artık çekilmez bir duruma gelmiş olduğunu da gösteriyor bize.

Ne yazık ki kamuoyundaki bu bilinçlenme bazı kentlerimizde ömür boyu belediye başkanlıkları da mümkündür diye direnebilmek yönünde dikleşmesini de bilebilmiştir! Bence buradaki açmaz seçmen bilincinden çok onu yönetenlerin Seçim Kanunu'nun değiştirilebilmesi konusundaki cesaretsizliklerinden kaynaklanmaktadır! Anlaşılan o ki ''zincirleme kaza'' yalnızca ''müteharrik araçların seyrettiği'' anayollarda değil bu tür demokratik açılımların, iyi yönetilememesinden dolayı Yerel Yönetimler kapsamında da meydan gelmektedir.

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da, çoğu seçim çevresinde Gizli Oy Açık Tasnif çerçevesinde düzenlenen ''Sandık Tutanakları''na yine, nice itirazlar yükselmiştir! Bence bu itirazların tek dayanağı vardır: HÜR İRADE'sine çağın gerekleri ve düşünce hürriyeti çerçevesinde egm vurulmak istenen seçmenin tek tek vereceği oylar(!) önceden üç aşağı beş yukarı kestirildiği için; üzerindeki EVET damgasından başka belirleyici hiçbir seçmen izinin bulunmadığı Oy Pusulaları yeniden sayılsın isteniyor!

İşte ortaya çıkan ''kriminolojik durum'' budur! Bir anlamda, eğer bazı ''dalga dubaralar'' çevrilmiş ise, eskisi ile değiştirilmiş olan yeni sandık(!) sayılarak sonuca ulaşılmak istenmektedir! Birinci sayımda olduğu gibi bu ikinci sayımda da delil olmak bakımından EVET DAMGASI'ndan başka hiçbir mihenk taşımız yoktur!

Ancak yıllardan bu yana uygulanan GİZLİ OY AÇIK TASNİF saçmalığının geleceği durum bu işte! DEMOKRASİ'de neden seçmem OYUNU AÇIKÇA kullanamaz ki? Bana göre HÜR VATANDAŞ desteklemek istediği bir partinin puuslasını diğerleri arasından seçerek almalı, üstüne de DÜNYADA EŞİ BENZERİ bulunamayacak olan İMZASINI ATARAK, GÖĞSÜNÜ GERE GERE de oyunu kullanmalıdır!

Anlaşılan bu yanlıştan dönmek; hiçbir tutarlı yanı kalmamış olan, bazı yerlerde kuşkular doğuran EVET DAMGALARI'nın TOPLAMA ÇIKARMA işlerinden de kurtulmak gerekmektedir.

DEMOKRASİ de DEMOKRATLAR da seçmenin üstünde, onun imzasının fevkinde olamaz!

Üstünde EVET yazılı pusulalar ile GERÇEK bulunamaz! Seçmene güvenmeyelim; üstünde EVET yazılı pırıl pırıl pusulalara güvenelim öyle mi?

Var olasın GİZLİ OY AÇIK TASNİF!

Ömer F. YILMAZ

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..