- Kategori
- Psikoloji
Gizli yüz
Egede ki, evime sığındım yine... O kadar sert rüzgarlar esiyor ki, çarpıp duran pencereleri kapatıyorum bir koşu...E ski bildiğiniz tahta çerçeveli pencereler. Araları açılmış, iyice yıpranmış. Rüzgar uğuldayarak doluyor içeriye. Beni iliklerime kadar titretiyor. Hiç bu kadar soğukta burada bulunmamıştım. O yüzden soba yok evde.
Gökyüzü simsiyah. Bahçedeki sandalye yere devrilmiş, çiçekler solmuş, ağaçların dalları yerlere kadar eğilip kalkıyor. Doğanın gizli gücü, gizli yüzü... Herşey el-pençe duruyor karşısında. Denizin hırçın sesi kulaklarımda yankılanıyor. Kararıp, çoğalıp kıyıları dövüyor acımasızca... derin, karanlık bir kuyu gibi.
Çatı akıyor. Zaten bir kaç kiremit uçup sonra da bahçeye düşüp parçalandı. Bulabildiğim leğenleri ve kovaları akan yerlere yerleştiriyorum. Şıp, şıp sesi geliyor damlaların değişik bir müzik gibi rüzgarın uğultusuna karışıyor.
Sıcacık bir çay istiyor canım. Kalkıp çay demliyorum. Sallanan sandalyemi pencerenin kenarına çekiyorum. Üzerime yüklükte bulduğum ince bir pikeyi alıp, sıcacık çay bardağım elimde, sallanan sandalyeme oturuyorum. Nedendir bilmiyorum çok huzurluyum. Yapabileceğim herşeyi yaptım. Kapılar, pencereler çarpmıyor artık.
Kıyıları döven denize bile karşı koyabilirim sanki..