Göbeğini kaşıyanlar kimlerdir?

Dilimize “Göbeğini Kaşıyan Adam” özdeyişini Bekir Coşkun yerleştirdi. Bu özdeyişi her duyuşumda genelde hemen herkesin aklına gelen insan tipi aklıma gelirdi; sadece kendi küçük çıkarını düşünen, kömür yardımı alan, yeşil kart sahibi, iktidar(lar) tarafından dağıtılan iaşeleri ve ihaleleri alan, okumayan, haberleri takip etmeyen, okumamış, asgari ücretle ya da ondan da aşağı bir ücretle çalışanlar, vs…

Ancak, son yıllarda ülkemizi saran kara bulutları gözlemlediğimde, yapılan yolsuzlukları okuduğumda ve bunlardan daha da önemlisi bu yolsuzluklar karşısında ülkemin vatandaşlarının sessiz kalıp duyarsızlaşmalarına şahit olduğumda aslında Göbeğini Kaşıyan İnsan tanımının yeniden yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Biraz derinlemesine bakıldığında bu kapsama girenlerin aslında köylülerimiz, çiftçilerimiz, işçilerimiz, alt-gelir seviyesine sahip insanlar ya da yukarıda tanımlananlar olmadığını görürüz. Çünkü bu insanlar bugün şehirlerimizde yaşayan ve kendine her nasılsa “şehirli” diyen kesimden çok daha fazla memleket meselelerine duyarlılar ve düşünüyorlar.

Pekiyi aslında kimler bu Göbeğini Kaşıyan İnsanlar? Bunlar büyük büyük şehirlerde yaşayan, yardıma muhtaç olmayan, altlarında son model arabaları olan, çocukları özel okullarda okuyan, eğitim seviyeleri yüksek, yurtdışı seyahatlere giden, yazları yaz tatillerini otellerde ya da mavi turlarda geçiren, iş sahibi ya da profesyonel olarak çalışanlar…

Çok mu şaşırdınız? Evet bu tanıma bu ülkede uyan kişiler yukarıda tanımlanan kişilerdir… Bu kişiler öncelikle “bizden adam olmaz”a inanırlar… Hemen her şeye “burun kıvarmak”da üzerlerine yoktur. Birileri bir şey yapmak için teşebbüs etse “boş ver sana mı kalmış” deyip destek yerine köstek olurlar. Ama iş futbol takım taraftarlığına gelince bunu çok önemserler. Formalar alırlar, mangal partileri yaparlar, hemen herkesi başta da ana muhalefet liderini eleştirip, ülkenin kurtulmasının onun gitmesine yani “bir kişiye” bağlı olduğu sonucuna varırlar. Kim başa geçerse “zaten alternatifi yok ki” derler… Aralarından biri de itiraz edecek olsa “bırak ya bir gün nasıl olsa hallolur” deyip, hangi üçkağıtçı ne yaparak zengin olmuşu konuşurlar… Yaşamlarını kendi küçük tekkelerinde idame ettirip giderler…Hırslarına yenik düşerek “ben” merkezci olan bu insanlar aslında imkan verilse “dünyayı bile kurtarırlar” ama kimse onlara bir şey sormaz!! Gel elini taşın altına koy dendiğinde de “inan çok isterim ama vaktim o kadar kısıtlı ki, istesem de gelemem, ama bir şeye ihtiyacın olursa ara, elimde geleni yaparım”derler. Ülkemiz altımızdan göz göre göre çekilirken bir kurtarıcının gelip bu işleri halledeceğine inanırlar…

Kısacası bu ülkenin yetiştirmek için elindeki tüm kaynaklarını seferber ettiği, emek harcadığı bu insanlar aslında Göbeklerini Kaşıyarak bu ülkeye en büyük kötülüğü yapmaktadırlar…

Göbeği Kaşımaya devam, bakarsınız bir gün sonuç verir…!!!