Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '10

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Göbek bağımı kestim!

Göbek bağımı kestim!
 

Göbeğim Düştü Düşecek, Kalbim Gitti Gidecek

Bebeklerin göbeği ortalama bir hafta da düşüyor. Annelerin göbeği ne zaman düşüyor, hiçbir fikrim yok.
* * *Son pansumanı bu gece yapıyorum galiba.

Afyon’da Korel otelindeyiz. Muhtemelen yılın son termal tatili. Eşim, iş için geldi. Ben, tatil için. Aslında mecburu tatil diyelim. Çünkü ardından Çanakkale’ye geçeceğiz. Ev bulacağız ve Muğla’ya dönüp evi taşıyacağız. Tüm bunları mümkün olan en kısa zaman dilimine sığdıracağız.

Kızım Muğla’da. Anneanne ve dedesiyle birlikte. Dün kesilen göbeğimin pansuman dönemindeyim bende.

Kahvaltıya iniyorum. Gözüme, doğal olarak ilk çocuklar takılıyor. İki ay önce Elif’le birlikte geldiğimizde, otel neredeyse boştu ve hiç çocuk yoktu. Şimdiyse ortalık çocuktan geçilmiyor. Kahvaltı tabağıma neler alacağımdan önce, aklıma düşen ilk düşünce ‘Elif burada olsaydı, ne çok arkadaşı olurdu’ oluyor.

Alışacağım.

Biliyorum.

Tabağımı ve çayımı hazırlayıp, masaya oturuyorum. Etrafım, çocuğuna yemek yedirmeye çalışan annelerle dolu. Çoğunluğunun iki çocuğu var. Hani ha bir, ha iki farketmezdi… İkisi aynı anda büyüyordu. Büyüyorlar da, sizinde anne olarak ahtapotlar misali 8 kollu olmanız gerekiyor. Birinin ayakkabısını bağlarken, diğerinin ağzına bir lokma. Birinin ağzını silerken, diğerinin kazağını düzelt. Zor iş. Hem de çok zor. Anneler sağ olsun. Ne de olsa bende annem sayesinde, şimdi masadan hiç kalkmadan, kahvaltımı bitirebilme lüksünü yaşıyorum. Yine de içimde; evde ocağı açık bırakmışım hissi var. Nedense?

Kahvaltım bitince lobiye geçiyorum. Algıda seçicilik mi? Yoksa durum gerçekten böyle mi? Alıcılarım ayarsız!

Hiç olmadığı kadar bebek arabası görüyorum ve başlarında agu agu yapan pek çok anne. Gözüm saatte. Kızımın sesini duymak için sabırsızlanıyorum. Ama şimdi ararsam kahvaltıdadır ve kahvaltısını yarım bıraksın istemiyorum. Biraz daha kendimi kitap ve gazetelerle oyalayıp telefon ediyorum. Konuşuyoruz. Keyfi yerinde. Ben daha hızımı bile alamamışken, 'anne sonra konuşsak olur mu, filmim başladı da' diyor. Olur diyorum. Seni seviyorum, görüşürüz sonra. Görüşürüz deyip telefonu kapatıyor.

Bebeklerin göbeği ortalama bir hafta da düşüyor. Annelerin göbeği ne zaman düşüyor, hiçbir fikrim yok.

Pansumanımı yapıp, havuzuma gidiyorum. Saat 11.53

Havuza gidip kendimi sıcak sulara bırakıyorum. Tabi ki ilk seçenek artık büyükler havuzu. Yüzüyorum, yüzüyorum, yüzüyorum. Ne kadar da büyükmüş yetişkin havuzu. Otelin beş tane havuzu var. Çocuk havuzu, kaydıraklı havuz, yetişkin havuzu, jakuzi havuzu, diğeri de hamam bölümündeki termal havuzu. Ben havuzların olduğu bölümdeyim. Yetişkin havuzunda, sayamadığım kadar kulaç attıktan sonra, jakuzi bölümüne geçiyorum. Karşımda kaydıraklı havuz var ve içinde havuz dolusu çocuk. Kelimesi kelimesine tanımım böyle. Tam çocuk cennetine dönmüş durumda. Keza çocuk havuzu da dolu. Aklımda yine Elif. Havuzun etrafında buhar odası ve sauna odası var. Daha önceki gelişimde kaydıraklı havuz ve çocuk havuzu dışında bir yere gitmişliğim yok. Elif’i aklımdan çıkartmaya çalışıp kendimi buhar odası, şezlong, havuz, sauna, şezlong, havuz üçgeninde dolaştırıyorum.

Ne yalan söyleyeyim iyi geliyor. Hem de çok iyi.

Ve aklımda yine Elif.Evet, şimdi pansuman vakti. Saat 14.00

Öğlen yemeğine geçiyorum. Bu sefer gözüm çocuklarda değil. Gelişme var demek ki. Kocamı arıyorum. Toplantı da yemek molası. Birlikte yemek yiyoruz. Konuşuyoruz. Elif’i arıyoruz. Babası konuşuyor önce, ardından ben. Babası ile gayet rahat konuşuyor. Telefon bana geldiğinde ses tonu değişiyor. Hani, ağladı ağlayacak gibi.

İçimden bir ses, numara yapıyor sana diyor. Bu his, pansuman görevi görüyor. Saat 15.00

Hamamdan kese randevusu aldım. Ardından köpük masajı. Şezlongda dinleniyorum. Elimde Ece Arar’ın Ece'nin Hamilelik Günlüğü kitabı. Hamile miyim? Hayır. Ama içime alıp geldim ya Elif’i. Yarı hamile sayılırım. Kitap beni, ben kitabı bırakmıyorum. İçinde Elif geziyor. Elif’i kitabın arasında bırakıp, artık gitmem lazım beni burada bekle diyorum. İtirazsız, mızıltısız ‘tamam anne’ diyor.

Öpüyorum. Gidiyorum. Saat 16.00

Kese vakti. Hayatımda ilk defa kese yaptırıyorum. Bu da benim için bir lüks. Başucumda anne, anneeee diyen biri yok. Uzanmışım, bırakmışım kendimi kese ve masaja. Tavsiyelerim arasına bir eylem daha eklenmiş oluyor böylece. Hatta kendime de tavsiye ediyorum. Çanakkale’de hamama gitsem her ay iyi olacak.

Kim bilir, belki maaile gideriz.Saat 18.00

Odadayım. Hazırlanacağım. Ama önce Elif’e bir telefon edeyim.

Not: 5.pansuman az önce yapıldı. Saat 19.00

Yemekteyiz. Gün içinde ki yorgunluktan mı, Elif’sizlikten mi nedir canım hiç yemek istemiyor. Saat 20.00

Türk Sanat Müziği konseri başlamak üzere. Gözüm etrafta koşturan çocuklarda. Elif’te olsa mıydı? Koşardı o da. Ardından da ben koşardım gözlerimle. Aman aman. Olmaması daha iyi belki de.

Pansuman vakti. Göbeğim düştü, düşecek neredeyse. Saat: 23.00

Konser harikaydı. Uzun zamandır, yerimden hiç kalkmadan böyle keyifli bir organizasyona eşlik etmemiştim. Omzumdaki ağırlık içimdeydi sabahtan. Şimdi, içimde ki ağırlıkta kayboldu, kaybolacak.

Ertesi gün Gece güzel bir uykudan sonra, sabah 5 dakika içinde kahvaltı salonuna iniyoruz. (Normalde bu süre Elif'le 25 dakika.) Kahvaltımızı yaparken yanımızda Ahmet Özhan duruyor. Tabi ki mecburiyetten. Çünkü bir anda etrafı hayranları tarafından çevriliyor ve adamcağız bir adım ileri gidemiyor. Sohbetlerine kulak misafiri oluyorum. Aklımdan birlikte fotoğraf çektirmek geçse de, yapmıyorum.

Çabucak kahvaltımızı bitirip, eşyalarımızı toplayıp otelden çıkıyoruz. Çanakkale’ye gidiyoruz. Tahmini yolculuk süresi yedi saat. Molalarla birlikte dokuz saat sonra Çanakkale’ye ulaşıyoruz. Bu yolculukta hiç arka koltuğa bakma ihtiyacı hissetmiyorum. Yol boyunca birkaç telefon görüşmesi yapıyoruz kızımla. 3G teknolojisinden yararlanacağız ama çoğu yerde çekmiyor. Sonunda Çanakkale’de görüntülü konuşma yapıyoruz kızımla.

Sesi yine aynı ağlamaklı tonunda, ama ağzı kulaklarında.

Not: Son pansumanı bu gece yapıyorum galiba.

Bu hikayenin 1. bölümüne bu linkten ulaşabilirsiniz.

http://blog.milliyet.com.tr/Aman__Siz_Sakin_Yapmayin_/Blog/?BlogNo=233646

 
Toplam blog
: 119
: 1401
Kayıt tarihi
: 11.02.09
 
 

Ben kimim? Tüm sıfatlarımın dışında doğduğum günden beri bu sorunun cevabını bulmak için sürekli ..