Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '14

 
Kategori
Arkeoloji
 

Göbekli Tepe

Göbekli Tepe
 

Tasarım, harita ve kazı


Milyonlarca insan milyonlarca yıldır emek vererek kültürünü üretti, bunu nerden mi anlıyoruz tabii ki tarihten gelen bilgilerden. Peki bu bilgileri nerden ediniyoruz efendim? Tarihi kazılardan, kazılarda elde ettiğimiz buluntulardan. İnsanın dostları olmalı, o dostlar zengin olmayabilirler ama mutlaka kültürel anlamda birikimleri olmalı. Kültür iletişiminin en önemli yöntemi de konuşmak olsa gerek, bu konuda zaman zaman bir araya gelerek konuştuğum, işyerindeki var olan çalışma arkadaşlarım nedeni son derece şanslıyım. Bu şanslı halimi yaratan dostlarım kardeşlerim, Dil Coğrafya Fakültesinden mezun arkeolog Kemal Bitiş, Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslar arası İlişkiler mezunu, konusunda uzman  Erdinç Kahraman, Gemi Makineleri mezunu Mühendis, ansiklopedi Duran Ercan, Yer Bilimleri Fakültesi mezunu Jeoloji mühendisi, doğal tarihçi Ö.Kaan Terzi, yine Yer Bilimlerinden Harita Mühendisi İsmet Dağlı’dır, onlara öncelikle teşekkür ederim.

Sürekli olarak konuşmalarında, Kemal Bitiş kardeşim, İnsanlık tarihi adına şimdiye kadar bildiğimiz tüm bilgileri tekrar gözden geçirmemize neden olabilecek Dünya’nın İlk Tapınağı Göbeklitepeden bahseder, durur. Nedir bu göbekli tepe diye merak ettim ve bunu araştırdım.

Urfa’ya 15 km uzaklıkta olan bu arkeolojik site üzerinde yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan sonuçlar açısından çok şaşırtıcı bir yer. Göbekli Tepe günümüzden tam 12.000 yıl önce inşa edilmiş bir mekan.

Arkeolojik olarak Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A Dönemine (M.Ö 9.600 – 7.300) ait olan Göbeklitepe’de, bir tepe üzerine inşa edilmiş çok sayıda yuvarlak biçimli bir yapı bulundu. 1995 yılında arkeolog Prof. Klaus Schmidt tarafından Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün desteğiyle başlayan kazılar sonucu elde edilen verilere göre bu yapılar yerleşim amaçlı kullanılmamış olup, Göbeklitepe’de bulunan henüz sadece altı tanesi gün ışığına çıkarılmış, toplam 20 adet olduğu belirlenen bu üzeri açık yapıların dini amaçlı yapılmış olduğu biliniyor, yani eldeki verilere göre bu yapılar dünyanın ilk tapınakları olduğu anlaşılıyor. Taş devrinden kalma bu tapınakların yapılış biçiminde ortak bir özellik göze çarpıyor, T biçiminde sütunlar ile çevrilmiş bu tapınakların merkezinde iki T biçiminde sütun karşılıklı olarak yer alıyorlar.

Arkeologlar boyları 3 ila 6 metre arasında değişen bu T biçimindeki sütunların stilize edilmiş insan tasvirleri olduğunu düşünüyorlar. Bunun sebebi T biçimindeki sütunlarda görülen kol ve el tasvirleri. Ayrıca bu sütunlar üzerine işlenmiş hayvan tasvirleri ve soyut semboller mevcut, Boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, turna ve yaban ördekleri en sık görülen hayvan tasvirleridir. Taşlar üzerine kazılan bu hayvan tasvirlerinin yanında üç boyutlu kabartma şeklinde yapılan başka betimlemeler de bulunmuş. Bunlardan en önemlisi T biçimindeki sütunun yan tarafından aşağı doğru iner biçimde tasvir edilen aslan kabartması da var.

Göbekitepe’nin günümüze bu denli mükemmel olarak korunmuş şekilde kalması da arkeologları şaşırtan bir diğer konu aslında. Yapılış yılından yaklaşık bin yıl sonra onlarca ton toprak ve çakmaktaşları ile tamamıyla gömüldüğü bilinen Göbeklitepe’nin niye gömüldüğü de cevabı bilinmeyen sorular listesinde yer almaktadır.

Stilize edilmiş insanları tasvir eden T biçimindeki sütunların ağırlıkları 40 ila 60 ton arasında değişiyor. İlkel el aletlerinden başka bir aletin olmadığı bu dönemde sütunların nasıl taşındığı ve dikildiği arkeologlar tarafından henüz çözülememiştir.

 İnsanlığın avcı toplayıcı döneminde yerleşim ve tarım kavramlarından çok uzak olduğu 12.000 yıl öncesinde bu yapıların nasıl tasarlandığı sorusu da henüz cevaplanmadı. Belki tüm bu sorular cevap bulduğunda insanlık tarihi yeniden yazılabilecektir.

Söz konusu kazı, hem mühendislik, hem mimarlık, hem sosyolojik, hem dinsel açıdan, hem sanatsal açıdan insanlık adına önemli kodlar taşımakta, bu yapıtın Anadoluda bulunmuş olması da Anadolu Medeneyiteninin dayandığı tarihsel geçmiş açısından da önemli izler taşıdığını ifade etmektedir.

Urfaya tekrardan gidip Göbekli tepeyi bir gün mutlak ziyaret etmek istiyorum.

Ayrıca, hayatında her an yanında olabilecek konuşabileceğin kültürlü dostların varsa eğer çok fazla paraya da ihtiyaç duymayabilirsiniz bence.

Urfaya, Göbekli tepeye selam olsun.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..