Göcek'de Mavi Yolculuk...

Kristal bir denizde koy koy gezmek, durup birkaçında yüzmek, ardından biraz güneşlenip dinlenmek adına yazılan yazıların hepsini unutun. Siz hiç Göcek’te mavi bir yolculuğa çıktınız mı? Çıkanlar bilir; mavinin bu tonu daha önce hiç görülmemiştir. Görüldüyse de, Göcek’in eşsiz doğası karşısında unutulmuştur. Evet, Jabiroo Kuşu’nuz bu kez de Göcek’teydi.

Esen rüzgarın yenilediği, tazelediği bir yer burası. İnsan merak ediyor; acaba güzel ülkemde daha başka nereler var böyle diye. O kadar şanslıyız ki aslında... Sadece deniz kum güneş tatili yapmaya karar verdiğim bu yıl, arkadaşımın Facebook’taki ‘‘Göcek’’ adlı albümünü paylaşması üzerine bavulumu hazırlamam pek uzun sürmedi. Kısa bir tatil olacağı için, bir sırt çantası yeterliydi. Öncesinde küçük bir araştırma yaptım, arkadaşlarıma sordum. Belki gelmek isteyen olur düşüncesiyle aradığım tüm arkadaşlarımın neredeyse hepsi kabul etmişti teklifimi. Planı haftasonuna denk getirmemin etkisi de büyüktü tabii. Üç arkadaş hazırlandık ve iki gün içinde yolculuğumuz için ilk adımımızı attık: Gitmeden önce bir tur şirketiyle anlaştık.

Her şey çok güzel başladı... İlk gün teknemiz Fethiye Limanı’ndan kalktı. İlk mola yerimiz olan Tarzan Koyu’nun müthiş güzelliğini anlatmam imkansız... Yeşil tonların arasındaki o berrak deniz insanın kalbini çalıyor. Üç arkadaş, hemen denize atlamak istedik bu güzelliği görünce. Fazla yormadan kendimizi, akşam yemeği için hazırlanmaya başladık. Yemek için yanaştığımız Turunç Pınarı Koyu’nda bir balıkçıya gittik. Artık havadan mı, balığın tazeliğinden mi bilemedik; yedikçe yiyesimiz geldi! Ama tabii fazla abartmadan ayrıldık oradan. Ne de olsa bikini giyecektik...

Ertesi sabah gün doğarken uyandık neredeyse. Hava harikaydı, güzel bir günün daha bizi beklediği açıktı... Taptaze ürünlerle kahvaltı ettikten sonra, bugünkü rotamız olan Yassıcalar Koyu’na doğru ilerlemeye başladık. Evet, burası denizin dibini rahatlıkla görebildiğiniz o harika yerlerden. Burada son günümüz olduğu için; yüzdük, yüzdük ve yüzdük... Kendimi suyun üzerinde bıraktım bir an; yüzüm güneşe dönük, gözlerim kapalı... O an hiçbir şey düşünmedim, sadece yaşadığımı biliyordum ve inanılmaz bir huzurla dolduğumu... Tabii bu güzel an, arkadaşımın üzerime su sıçratmasıyla çabuk sona erdi! Burada yediğimiz öğle yemeğinin ardından dinlendik. Akşam yemeği için salaş bir balıkçı restoranında karnımızı doyurduktan sonraysa burada geceledik ve ertesi sabah erkenden evlerimize dönmek üzere yola çıktık...

Bunca güzelliği arkada bırakıp dönmek her zaman zor olsa da, yaşadığı anları kendine miras bırakıyor insan. Kısaca, keşke demeyeceğiniz bir tatil istiyorsanız, birkaç gününüzü Göcek’te geçirmelisiniz...

Göcek'i daha yakından tanımak ister misiniz?