Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '19

 
Kategori
Güncel
 

Göçmen Yaparlar Sorunu

Suriyeliler ve diğer göçmenlerin masanın bir tarafında bulunan insanlar için bulunmaz nimetken, diğer insanlar için ciddi tehdit oldukları açıktır. Suriyeliler düşük ücretli, sigortasız ucuz işgücü talebi olan bir kesimin ihtiyaçlarını yerine getirirken onlarla Türkiye’deki bir vatandaşın rekabet etmesi imkânsız olduğundan, Suriyeliler ya da diğer göçmenlerle aynı şartlarda çalışmayı kabul etmedikleri için iş beğenmez olarak nitelendikleri, herkesin ucuz işgücünü avantaj olarak gördüğü bir çağda ise kim ucuza çalışıyorsa onu çalıştırması kendi açısından haklı gibi görülebilir.

Kim haklı, neye göre haklı aslında tam muamma gibi olsa da aslında sorulması gereken soru neden Suriyeli beş milyona yakın göçmenin Türkiye’nin sırtına yamandığıdır. Suriye’de Hafız Esad’ın ölümünden sonra yerine geçen oğul Esad ile nispeten bir yakınlaşma sürecine giren Türkiye-Suriye ilişkileri eskisi gibi olsa olmaz mıydı diye düşünmeden edemesek de bir protesto sonrası başlayan ayaklanmalar birçok uzmana göre PKK’yı direk olarak devlet haline getirmiş ve bunu da Amerika adlı müttefikimiz ve sonradan anlaşılıyor ki birtakım dini cemiyetlerle beraber siyasetteki ileri karakolun gönüllü savaşçıları, doğan görünümlü şahinlerin bu işte büyük parmağı olduğunu bilmemek Türkiye’de kimin nere ile ne tür bağlantıları ve destekleri olduğunu dahası dış destekli bir takım grupların diğerlerini ekarte ettiğini ve bu kimselerin yerine göre milliyetçi, İslamcı, laik, aydın, apaydın, liberal, solcu, her şekle büründüklerini aslında belki de köşe başlarını tuttuklarını ancak onlar izin verdikleri sürece diğerlerinin sahneye çıkabildiğini üzülerek görüyoruz…

Hemen her konuda köşe başını tutan bu insanlardan rahatsız olmak gerekir ama Türkiye’de o insanlar hemen her noktayı ele geçirdiklerinden değişmeyen tek şey söz konusu grupların yüksek menfaatlerinin yerine getirilmesidir, doğan görünümlü şahinler olarak nitelenebilecek sözde gruplar ne yazık ki her noktaya el attıklarından millet neyin doğru neyin yanlış olduğunu algılamaktan oldukça uzak ve konuyu tam olarak algılayamamaktadır.

Suriyeliler konusu da biz sıradan insanların anlayacağı bir durum değildir. ILO, Norveç, Hollanda, Almanya merkezli sözde sivil toplum örgütleri Türkiye’de Suriyelileri topluma entegre etmek için harcadıkları çabayı Suriye’nin kaynaklarını şu anda sömürmekte olan Amerika Birleşik Devletlerine karşı yapmazlar. Gazetelere yansıyan haberlere göre PYD, Suriye’de petrol bölgelerinin yüzde seksenini Amerikan petrol şirketleri namına kontrol ederken, bekçiliğin verdiği ödülü de haliyle almak istiyor.  Onlar da kendi açısından haklı, bizler ise söz konusu ülkelerden gelen emperyalizmin paramparça ettiği insanlara ev sahipliği yaparken söz konusu ülkelerin sivil toplum örgütleri kanalıyla yapılan çalışmaları izlemekle yetinirken kızılması gerekenin Suriyeliler olmadığını anlayacak kadar mantığımızı yitirmemişken, yine de neler olduğunu anlamaya çalışıyor ve durumu doğrusu pek de anlamlandıramıyoruz.

Amerika, Rusya, Çin, İngiltere bölgede kaynakları sömürmek için bölgede tamam ancak hepsi de ateşi öncelikle maşa ile tutarken ateşin bize doğru harlanması gerçekten beka meselesidir. Hatırlandığı gibi yine bir Reyhanlı saldırısı sonrasında ciddi ve seri terör eylemlerine maruz kalmış ve büyükşehirlerimiz kan gölüne dönmüş ve yüzlerce insanımız hayatını kaybetmişti. Bilindiği gibi terör eylemelerinin arkasında ciddi anlamda istihbarat örgütleri ve devletler vardır. Normal şartlarda karnını doyurmaktan aciz insanların silah ve patlayıcı alabilmelerinin imkânsız olduğunu bilecek kadar akıl sahibi olan insanımız herhalde kendi açısından bir değerlendirme yapar diye ummaktan başka çaremiz yok…

Göçürülen göçmenler Suriye, Irak, Afganistan başta olmak üzere söz konusu ülkelerden gelirken, bu ülkelerdeki en büyük sömürgeci Amerika’dır. Söz konusu zayıf, zayıflatılmış devletler, yapıdaki devletlerin zenginliklerini sömürenlerin insan fazlasını ülkeden şutladıkları ve sığındıkları liman olmamıza mı sevinelim mi, üzülelim mi bilemesek de aslında söz konusu devletlerdeki insanların da her şeyden önce hem insan hem de dindaşlarımız olması sebebiyle bize görevler yüklüyorken aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumu var. Bu söz konusu güçler terör başta olmak üzere, içerideki etki ajanları, destekledikleri gruplarla bizi ikna ediyorlar veya olmadı, ekonomik hamlelerle dize getiriyorlar ya da bir başka yolunu buluyorlar. Bize kalansa ikna olmak ki, alnına silah dayanan bir insanı ikna etmek zor olmasa gerek. Hele de o silahı kardeşim sandığınız insanlar kafanıza dayıyorsa çatışma halinde suçlu olsa bile kendi kardeşinizi vurmuş oluyorsunuz, gerçek düşmansa asla ortalarda görünmüyor.

Dikkatli olunması gereken bir sürece doğru ilerlerken, insanlarımızın olaylar karşısında galeyana gelmeden öncelikle soğukkanlılığını koruması gereken zamanlar olduğu düşünülebilir.

Emperyalist güçler ne yazık ki faturayı zayıflara kesmekte çok mahirler. Aslına bakılırsa bu durum hukuksuz ülkelerde de aynı şekilde devam ediyor. Hukuk orman kanunu hukuku olarak işliyor ve süslü laflar, teoriler bir türlü gerçekleşmiyor. Güçlülerin ise hukuktan şikâyet etme gibi bir durumu bugün olduğu gibi, tarihte de hiçbir zaman olmadı. Neden olsun ki?

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..