Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '13

 
Kategori
Siyaset
 

Goethe neden Almanya’ya başbakan olamadı?

Goethe neden Almanya’ya başbakan olamadı?
 

O tarihlerde Almanya’yı yönetenlerin belki de hiç birinin adı bilinmiyor ama Goethe hala dünyanın en ünlü kişilerinden. Literatürle ilgilenen dünyada belki bir milyar kişiden herhangi birinin Goethe’nin adını duymamış olabileceğini düşünebilir miyiz? Ama Goethe Almanya’ya başbakan olamadı.

Olmadı, istemedi meselesi değil, yapılmadı. Bugün hala aklıyla yaşadığımız Konfüçyüs Çin’e, Aristo eski Yunan’a,  Ordinaryüs Profesör Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’dan daha çok tanınan 13. yüzyıl dervişi Mevlana ülkelerinde kral ya da padişah olamadılar.

“Bunlar ve bunun gibi niceleri işte amaçları başkaydı, kendileri istemediler, yeterli güç ve cesaretleri yoktu o nedenle…” mazeretleri hiçbir şekilde dikkate alınamaz; çünkü gerçek durum bu değil. Bu kişilerden birileri mutlaka kral, padişah ya da başkan, başbakan olmak istemişlerdir.

Ama verilmemiştir; halk da seçmemiş ya da desteklememiştir. Çünkü genel anlayışa göre ülkeleri kaleminden mürekkep değil elinden kan damlayan, yani akıllı değil güçlü insanlar yönetmelidir. Bu kritere göre Türkiye’yi yönetme konusunda eşkıya Çakırsaraylı ordinaryüs prof. dan  daha şanslıdır. Dünya neden kan gölü diye sorduğumuzda cevabın burada olduğunu unutmamalıyız.

Bir yazımıza yorum yapan biri “ Sen kim bu ülkeyi yönetmek kim “ derken bu kadar çakalın arasında senin gibi insan evladını seçmezler demek istiyor. Son derece haklı. İşte bu yanlış, dünyayı kana buluyor. Seçtiğiniz kişi değil kurduğunuz düzen güçlü olacak. Yönetici dediğiniz kişi Kırkpınar’da başpehlivan olmayacak. Güç akıldadır. Halk güçlü olacak. Düzen güçlü olacak. Bunların tepesindeki de akıllı olacak. Başbakan kendisi Esat’a bağırıp İsrail’e kafa tutmayacak. Bunu düzenle, devlet gücüyle yapacaksın.

Bunlar mahalle kabadayısı gibi. Akılları fikirleri sıfır. Elleri ceplerinde danışmanlarından aldığı fikirlerle ülke yönetiyorlar. Bu danışmanlar dış güçlerle, iç güçlerle bağlantılı olabiliyor ya da kendi gizli düşünceleri var. Belki onun adamı bunun adamı. Belki sermayenin belki faiz lobisinin adamı. Sen kendinde akıl varsa ülkeyi onunla yöneteceksin. Değilse onun bunun aklıyla ülke yönetilmez. Yani hiçbir uzmanlığı yahut kişisel yetişkinliği olmayan imam hatip mezunu bir başbakan.  Yok hapislerde yatmış. Yok bedel ödemiş de. Buralara nerelerden gelmiş de; bunları geç. Belediye konusunda uzman olabilirsin ki zaten de en çok kaldırımda başarılı.

Sayın başbakan yine de iyi; yapamasa da yaptırıyor. Ama her zaman böyle olmaz. Yiğit diye başa getirirsiniz sonra… Saddam da yiğitti, Esat da yiğit… Ben onu bunu bilmem arkadaş, devleti akıl yönetir. Sayın başbakan şimdi dershaneleri kapatıyor. Normalde demokratik hukuk devletinde kanunlara aykırı olmayan girişim ve yapılanmaları yasaklayamazsın. Ama kapatacağım diyor.

Aynı kişi Suriye’ye savaş açacağım da diyebilir ki dedi zaten. Bir ordinaryüs prof, Aristo, Mevlana ya da Goethe olsaydı Suriye’ye savaş açar mıydı? Türkiye halkının büyük bir kesimi de maalesef bu bilince ulaşamamış. Yani kabadayı seven. Ve bu insanlar terör, savaş, katliam yüzünden ölünce suçu başkalarına atıp ağlayabiliyorlar. Kime ne diyorsun ki, bu tabloyu yaratan sensin. Feleğin tokadını yedikçe akıllanacağına hala Saddamlar yaratıyor. Sonra kendisi de Saddamlar da ölüp gidiyor ve senininki Mevlana’ya sarılıp kaderine ağlıyor!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..