Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '13

 
Kategori
Şiir
 

Gökhan Cengizhan'ın Çoban Matı üzerine...

Hemen  hemen hepsi  denge gözetmiş şiirlerin toplamı çoban matı. Bu yargım, Gökhan Cengizhan’ın şiirlerini seslendirdiği Bursa Kız Lisesi salonunda daha bir pekişti. Özellikle “keder günü”, “serseri aşk”, “med cezir”, “kalp atışları” gibi şiirlerinde bu özellik çok daha belirgin. Gerek içerik biçim, gerek sözcüklerin ritmi açısından… Hem iyi şiir aynı zamanda içsel dinamizmini unsurlarının dengeleri üzerine kurmayı başarmış şiir değil midir? serseri aşk böylesi bir şiir örneğin:” “dokunsak acı, sarsılsak alev, kaçsak çöl…/ önüm handikap, yanım engel, çevrem sur…/ susuz yaz, çorak kış, kurak güz…/…/ ağacına kırılan dal, toprağına darılan kök…”

Somut yaşama ve onu öyle yaşayanlara dair acıları şiirine izlek edinirken estetikle dengelemeyi ve hep alçakgönüllü olmayı da  ihmal etmemiş. Devekuşu poetikası ona ait değildir. Dünyanın herhangi bir coğrafyasındaki herhangi bir insanın karnı ağrırken ya da birkaç beyinsiz tarafından linç edilirken o, (şair) bu poetikayı kendine  yakıştırmaz. Ancak bu tür şiir yazdığı için de kendisine (şaire) özel paye çıkarılmasını asla istemez. Bu ilke onun  şaire ve şiire dair felsefesinin ipuçlarından birini veriyor bize. Hem zaten kendisi de bir yazısında açık ediyor bu ipucunu: “Şaire mutlak bir ayrıcalık, mutlak bir hak tanıyanlar, kendinden menkul ‘sahicilik/sahtecilik’ ayrımı kullanarak, şiir yazmak faaliyetinin çerçevesini, özel bir tür şair lehine daraltıyor, dahası kısıtlıyorlar.” (Çınarlı Kentin Dili)

ulus heykelşiiriyle çocukluğuna yol bulan şair  geçmişten geleceğe evrilirken “omzumda eskisin bir elin”(s.7) diyerek insana dair en temel gereksinme, var oluş ve duruş biçemine(üslubuna) dair bir giz veriyor. Benzer bir imge bu umarsızlık adlı (s.8) şiirinde de var: “tanış olsak, sen büyürken ben küçülürüm: bu çocukluk!”

çoban matışiirlerinin biçim arayışı bağlamında ortak özelliği, pek çoğunun bir ya da iki dizelik bölümle sonlanmasıdır. “hiçbir şeyim, ama öksüzüm!/ omzumda eskisin elin…”(s.7), “ne benimle ol, ne bensiz kal:/ ah, bu şarkı!”(s.8), ağacına kırılan dal, toprağına darılan kök…”(s.9), “gecemde gececi ol, gün ağardığında gündüzüm”(s.11), “mumu yak, taşı dinle!”(s.12), geldin çağrısız/ öyle kal/ kapanmasın bu kılınç yarası”(s.15), “rüzgârgülüm! bitimsiz sen”(s.18), “kalbin ayarı yok/ anladım”(s.19), “bir kez daha teslim…”(s.32), “yıkıl iyiniyet burcum!”(s.36), “son buldu yavru kuşun gurbeti”(s.39), “yaban değil yurtsun Dimeşk!”(s.43), “şimdi susarım sonra hiç konuşmam”(s.50) v.b. gibi. Pek çok şiiri de ikişerli dizelerden oluşan bölümlerle örülmüş. Tümüyle bu yapıda olan şiirleri de şunlardır: keder günü, omzumda bir puhu kuşu, ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin, gözaltında, kuşak tartışmasına bir katkı, biz bize

Şair çok özel anlam yükü ve imge yoğunluğuyla bezediği bu biçimi denemekle iyi etmiş. Çünkü o dizelerdeki şiirsellik çok daha güçlü kılmış şiirini.

Gökhan Cengizhan’ın çoban matı onun şair metafizikleri başlıklı metniyle ve o metnin şu son iki satırıyla bitiyor: “Şiir bir alçakgönüllülük olduğunda, herkes hayatla daha barışık, mutlu, neşeli, ama gene de sorumlu insanlar olacak”(a.g.y). 

 
Toplam blog
: 74
: 569
Kayıt tarihi
: 11.03.10
 
 

1954 yılında Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Bardaklı köyünde doğdu. Türkiye’nin çeşitli yörel..