Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '15

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Gökkuşağı

Gökkuşağı
 

Gökkuşağının yedi ayrı rengi vardır ve benim için yedi ayrı hikayesi. Bu renkli kuşak, meteorolojiye göre güneş ışınlarının yağmur damlalarına yansıması ile oluşur. Mitolojiye göre ise Yunan Tanrılarının kraliçesi olan Hera’nın  habercisi İris’in yeryüzüne inerken giydiği renkli elbise…Ve bir çok kültüre göre cennet ve dünya arasındaki köprü, umut ve şans sembolü…..Benim için ise en güzel teffekkür anı! Her ortaya çıkışında yeni bir hikaye ekliyorum  renkli kuşaklara. Benim dünyamda anlamı farklı olduğu  gibi adı da farklı tabi ki.. O benim ‘’Renkli Hikaye Kuşağım’’…

Yağmur sonrasında büyülü bir şekilde belirir gökyüzünde, şansınız varsa görebilir ve bu büyünün etkisine kapılabilirsiniz. Ben büyünün etkisine kapılanlardanım, gökkuşağının her rengini sırayla tek tek baştan sona süzerken hayatımdaki yedi ayrı hikayeyi düşünür ince ince işlerim üzerlerine;

TURUNCU; dostluğu, arkadaşlığı, eğlenceyi getirir aklıma. Arkadaşlık,  çocukken mahallede yakan top, dokuz taş, saklambaç…..okuldayken  sınavda birbirine destek olmak (yani kopya çekmek:), gençleri anlayamayan öğretmenlerin arkasından gıybet etmek ve tabiki hoşlandığın kızın ya da erkeğin peşinden büyük bir keyifle koşmak:) ……Biz büyüdükçe dertlerde büyür sırlarda, işte o zaman arkadaşlıklar şansınız varsa dostluğa dönüşür. Dertlerinizi paylaşırken kafa kafaya verirsiniz, sırları taşırken ise omuz omuza…. Dostluklar dertleri, sıkıntıları paylaşırken başlar, eğlencelerle devam eder. Şarkılar söyler gülersin. Eğlencenin en güzelini de dostun ile yaşarsın ancak!

YEŞİL; Ailem gelir aklıma, en büyük değerlerim  hayatımda! Anne, baba,kardeş, çocuklar, kuzenler, hala, dayı, amca, teyze, dede, anane, babane,yeğenler, enişteler.. :) Her biri ile ayrı ayrı ne çok hikayem varmış düşünürken farkına varıyorum. Kalabalık sofralar, bitmek bilmeyen sohbetler, her ne şekilde düşersen düş seni sımsıkı tutan eller!!! Kızıp tartışsan bile birbirinden kopamayan yürekler…….

LACİVERT; Bu rengi seyretmeye başladığımda iş hayatım gelir aklıma. Düşününce ne çok iş değiştirmişim:) İlk iş deneyimim Vergi Dairesinde stajyer memur olarak başladı. Ardından Bir kooperatif bürosunda sekreterlik, markette kasiyerlik, yerel bir radyoda DJ lik ve Adliye de katiplik derken…….Hayat dedi ki; ‘’İş hayatına çok hızlı başladın, bu gidişle piyasada sektör bırakmayacaksın, evlen de aklın başına gelsin:)’’ Ve böylece en kutsal mesleği ‘’Anneliği’’ 15 yıl yaptım ve ömrümün sonuna kadar devam edecek!!  Sonra ben Hayat’a dedim ki; ‘’sektörler beni özlemiştir, bu sebeple ben iş hayatıma geri döneyim.’’ Ve  özel bir hastane de halkla ilişkiler daha sonra yönetici asistanlığı ve şu an özel bir bankanın müşteri temsilciliğini yapıyorum…Fakat lacivertin hikayesi bu gidişle  daha çok uzar gider:)

MOR; Bir yerde okumuştum, Bizans’ta sadece imparator mor renkli kaftan giyermiş ve sadece imparatorun izin verdiği asiller…Sanırım bu yüzden  mor renk aklıma parayı getiriyor. Gereklidir! Ama dağılımı karaktere göre gerçekleşse bu dünyada fakirlik diye bir şey kalmazdı. Parayı herkes gibi bende severim, yeteri kadarını tabi ki… Bir çok konuda olduğu gibi para içinde dua ettiğim oldu.Fakat karakterimin kaldırabileceği kadar istedim hep! İnsanoğluyuz nerede ne şekilde değişeceğimiz belli olmuyor. Maddiyat maneviyatı öldürür! En çok sevdikleriniz ile aranıza girer ve ayırır…Paran ne kadar çoğalırsa insanlardan o kadar uzaklaşırsınız. Sonun da mutluluğun en sahtesini yaşar ve ölürsün….!

SARI; Aklımı getirir başıma! Bazen hiç hoşuma gitmez Aklın başa düşmesi:) Sarı rengi izlerken kalbi olmayan android gibi hissederim kendimi. Şu zamana kadar toplum içinde kabul görmek ve sevilmek için yaşamışım hep ve başarmışım da . Bu başarının beni mutlu etmediğini  anlamayı başarmam ise çok geç oldu. Anladığımda  içimden nasıl geliyorsa öyle davranmaya başladım. Kendimi kandırmayı bırakıp, kendime ve insanlara dürüst davranmaya karar verdim. SONUÇ?.....Beni sevmeyenlerin  sayısı yavaş yavaş artmaya başladı ve pek tabi ki eleştirenlerin de… Olsun! Artık mutluyum, çünkü beynim özgür. İstediğim gibi düşünüp istediğim gibi hareket edebiliyorum… Sarı renk aklımı getirir başıma demiştim, alt sonuç kodu olarak özgürlüğü de ifade ettiğini söyleyebilirim rahatlıkla…..

MAVİ; Gökyüzü ve deniz dir. Özgürlüğün en belirgin sembolleri. Baktığınızda başı sonu belli olmaz, bakabildiğiniz kadar bakar, gidebildiğiniz kadar gidersiniz. Duyguları coşturur ve şansınız varsa aşık olursunuz o esnada…Denizin martıları, gökyüzünün yıldızları, güneşi, ay’ı  şiirler yazdırır, şarkılar söylettirir size…en güzel terapidir! mutsuzluk anlarında en iyi dinleyici olurlar birden ve sizi en iyi anlayan sırdaşınız olur çıkarlar……..

KIRMIZI;  Aşk..!

Benim aşk hikayem Yeşilçam filmleri ile başladı. Kötü bir başlangıç:)… Türk filmlerindeki çiçekli böcekli aşkların gerçek olmadığını anladığım da.. Romantik Amerikan filmlerini seyretmeye başladım. Onlar biraz daha mantık çerçevesi içerisindeydi. Önce bir akşam yemeği sonra ev:)  Aşk’ın başlaması kısa ve öz, çok ta pratik:) Benim gerçek dünyada ki aşk hikayem bir türlü başlayamadı.. Aşkta Yanlış örnekleri ilke edinmişim sanırım:) Bu nedenle kırmızı kuşağa gözlerim pek takılmaz.. Çünkü üzerine işleyebileceğim bir hikayem yok. Platonik olanı da ben saymıyorum:)

Ben bu hikayelerle gökkuşağını seyrederken,  zamanı geldiğinde yavaş yavaş kaybolup gider Renkli hikaye kuşağım.. Üzerine işleyebildiğim kadar hikaye işler gönderirim ve bu eşsiz manzaranın keyfini böyle çıkarırım. Nadir görülen güzelliklerin tadını sonuna kadar çıkarmalı insan. Güzelliklere sadece bakmayın her  görüntünün üzerine kendinizden anlamlar yükleyip güzelliklerle bütünleşin ve anlamaya çalışın. Sonuna kadar seyrin tadını çıkarın…..Çıkarın ki mutsuzluğa çok fazla kucak açmasın hayatınız.. Bunun için doğa elinden geldiğince fırsat tanır bize… Güneşin batışı ve doğuşu, kar tanelerinin birbirine değmeden yere dökülüşü, yağmurun yağışı, denizde ki yakamoz, yıldızların kayışı, ay’ın türlü halleri…………..sayabildiğim en güzel tefekkür anlarıdır. Oturup hayatınızla ilgili yakınırken doğanın sesini duyamazsınız. Etrafınızı dinlemeyi deneyin..İşte o zaman yakınacak çok fazla bir şeyiniz olmadığını anlayacaksınız!!

 

 
Toplam blog
: 49
: 299
Kayıt tarihi
: 24.07.14
 
 

HAYATA DERKENAR! ..