Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Gökova: Mavi Deniz, Yeşil Ufuk

Gökova: Mavi Deniz, Yeşil Ufuk
 

Sadun Boro'nun Deniz Kızı Heykeli


Haftasonu ve kısa tatillerin güzel değerlendirilmesi için en uygun ve kestrime yol günübirlik turlara katılmak. Hem daha az yorucu hem daha keyifli geçiyor. Fiyatları da bu mevsimde uygun. Tek dezavantaj hava durumu, çünkü gün günü saat saati tutmuyor. Biz tercihimizi bu pazar günü Gökova- Akyaka turu le belirledik.

Pazar sabahı Denizli ve çevresi yoğun sis ve yağışlı hava ile yolculuk hayallerimizi biraz kırsa da Tavas'tan sonra havanın açması ve güneşi görmek sevinç verdi. Otobüs, farklı yaş gruplarından, kızımın iş arkadaşlarının çoğunlukta olduğu aynı zamanda hanımların da kalabalık olduğu yolcularla doluydu ve keyifli bir ortamda geçti. Turu düzenleyen hanımefendi de emekli bir öğretmen, yaşadığı yıllara bakılırsa epeyce önde ama fiziksel görünümüyle oldukça dinç ve aktif. Annesi ve annesinin komşusu da gelmişler. İki teyze de elinden geldiğince ortamı neşelendirdi.

Yaklaşık iki-ikibuçuk saatlik bir yolculuktan sonra Gökova'ya vardık. Hava durumu bizim yolculuk planını değiştirmiş, biz ayrıntılara takılmadan önümüze ne gelirse onları değerlendirdik. İlk durakta Gökova-Çamlık'ta muhteşem güzel bir yerde köy kahvaltısı yaptık, yediklerimizin güzelliği kadar doğal ortam da güzeldi ve tıklım tıklım doluydu. Kuş cıvıltıları, kümes hayvanları ve kaynak suları, ağaç evler doğayı daha da zengin kılmış.

Kahvaltıdan sonra tekne turu için yola koyulduk, kaptan Hasan ve ailesi ile Ahsen isimli tekne ile gün boyu denizin mavi sularında dolaştık. Hava güneşli ama rüzgarlıydı, Sedir Adası'na dek birkaç koyda eğlendi, yöre ile ilgili tarihi ve coğrafik bilgiler eşliğinde gökte martıların, denizde balıkların oynaşmasını izledik. Öğle yemeği de onlara aitti. Makarna, tavuk şinitzel ve salatadan oluşan menüden yedik, sonra kaptanın eşinin getirdiği tadına doyamadığımız çayları yudumladık. Az olunca doyulmuyor tadına...

Sedir Adası'ında isteyen adayı gezdi, isteyen koyda demirleyen diğer tekne sakinlerinin denizde yaptıkları yarışları izleyip eğlendi. Üniversiteligençlerden oluşan diğergrup oldukçaeğlenceli vakit geçirdiler. Denize girdiler. Bizden denize giren çok olmadı. Herkes giyinik, hatta şallarla sarınık vaziyette olunca, güvertede uzanmış güneşlenen yabancı turistlerin ilgisini epeyce çektik. Onlar bize baktı neden güneşlenmiyorlar, diye. Biz onlara baktık aaa üşümüyorlar, diye.

Dönüşyolculuğumuz yarım saat kadar erkene alındı, rüzgar tekneyi salladıkça, panik yarattı bazı yolcularda, özellikle benim hanım da ve yaşlı teyzelerde. İskeleye vardıktan sonra kalan süreyi Saklı Göl'e uğrayarak değerlendirdik. Orası da çok güzeldi. Diğer sahil beldelerine göre Gökova ve çevresi doğa bozulmadan tek tip evlerle oldukça başarılı birşekilde düzenlenmiş. Turizm Bakanlığının hatta uluslararası kuruluşların verdiği tüm bayrakları almaya hak kazanır, zaten kazanmış. Sahilve deniz pırıl pırıl. Yapılaşma mükemmel, orman arazileri ve tarıma açık topraklar korunmuş. Adım başı genel tuvalet var, üstelik ücretsiz. Bu da ayrıca önemli bir konu. Ücretli olduğunda adam para vermemek için, oraya buraya önüne gelen duvara işiyor ve kokudan geçilmiyor.

Akyaka şimdiye kadar gördüğüm en güzel sahil yeri oldu benim için. Çok yer gördük ama her yeri bir özelliği öne çıkıyordu, Akyaka'nın her şeyi birinci sınıfmış.

Gezi ve tatil planlarınız da yoksa tavsiye ederim. Ulaşım da kolay.

Turumuzun son durağı akşam yemeği için gittiğimiz balıkçı Nadir Usta'nın yeriydi. Anlatmakla bitmez görmeniz gerek. yediğimiz içtiğimiz bir yana Azmakbaşı'nda suların üstünde, ördek ve kazların ekmek atsınlar diye keyifle beklediği manzaralı bir yerde yemek, güzel yemeklerin tadına daha bir güzellik kattı. Mezeler ve ızgara balık nefisti. Üstüne tahin helvası ve yine keyifle içtiğimiz tavşan kanı çay. Gün boyunca yemek yememize rağmen, havasından mı suyundan mı hiç rahatsızlık hisstmedik.

Uğradığımız her yerden teşekkür ederek ayrıldık. Genel kanı da öyleydi. Kısa olmasına rağmen doyurucu bir gezi oldu.

Dönüş yolculuğumuz çoğunlukla uyuyarak geçti.Tavas'a geldiğimizde kahve ve kek molası için uyandık. Denizli hala bıraktığımız gibi hala ıslanmaya devam ediyordu.

Yaşadığımız bu güzelliği sizlerle paylaşmak adına sevgiyle kalın!

 
Toplam blog
: 15
: 830
Kayıt tarihi
: 05.05.10
 
 

Doğduğum yıl 1959, doğduğum yer doyduğum yer değil. Baba mesleği dolayısıyla göçmen kuşlar gibi gezd..