Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '18

 
Kategori
Futbol
 

Gol Atamazsan Galip Gelemezsin

Gol Atamazsan Galip Gelemezsin
 

Golleri cömertçe harcarsan nasıl maçı kazanacaksın


Maçtan önce arkadaşlar arasında konuşurken Galatasaray’ın galip geleceğine inandığımı söylemiş hatta skor olarak da 2-1’i belirtmiştim. Çünkü Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’inde farklı oynuyor. Süper Ligde Erzurum maçında çok laubali oynamış ve ancak 1-0 galip gelmiş olabilir. Şampiyonlar Ligi deyince ise akan sular duruyor. Herkes hedefe kilitleniyor. En başta Fatih hoca ve teknik kadro sonra da futbolcular ŞL’inin önemini bilip ona göre oynuyorlar. Taraftarlar bile Şampiyonlar Ligi’inde bir başka güzel, bir başka heyecanlı.

Maç başlamadan kadrolar açıklandığında Eren’in olmayışı ve Sinan’ın ileride olmasıyla Galatasaray’ın az çok oyun tarzı belli oldu. İleride yerden paslar ve ikili oyunlarla hızlı kanat oyuncuları Rodrigues ve Onyekuru’nun da katkılarıyla pozisyonlar yaratma hedefi olacaktı. İlk yarıya baktığımızda %100 gol olması gereken 4 pozisyonda biraz bencillik biraz da soğukkanlı olamamaktan dolayı gol atmayı başaramadı GS. Porto istediği oyun tarzını nerdeyse hiç ortaya koyamadı. Buldukları bir iki pozisyonda Muslera’nın harika refleksleriyle durduruldu. 

Özellikle Fernando ve Donk’un ilk yarıda çok iyi ve istekli oynamaları, rakibe oyun kurma şansı vermemeleri sayesinde Porto orta sahada üstünlüğü ele geçiremedi. Belhanda keşke biraz daha istekli olup, kanatlara topu atmayı başarabilse veya topu alıp saklayıp sonrada arkadaşlarına pas vermeyi düşünebilse çok daha fazla pozisyona girme şansı olacaktı Cimbomun. 

İkinci yarının hemen başında bir korner pozisyonunda en büyük sorunumuz olan duran topta defansta adam paylaşamamak ve adam takibi yapamamaktan ve de Muslera'nın topa çıkmamasından dolayı gol yese de GS, maçı en azından beraberliğe getirebileceği ümidi taşımaya devam ettik. Bu golden sonra GS biraz bocalasa da yerinde oyuncu değişiklikleri sonrasında takım tekrardan maça tutundu ve pozisyonlar gelmeye başladı. Rakibinin üzerine saldırmaya devam etmesi sonrası iki tane daha %100 gol olması gereken pozisyon daha kaçıverdi. İşte eğer siz bir Şampiyonlar Ligi maçında hem de deplasmanda 6 tane net gollük pozisyon yakalayıp hiçbirisini gole çeviremiyorsanız maçtan sonra oturup “hadi ya, tüh be, nasıl yenemedik şunları ya” demek düşer sizi sevenlere ve sizin renklerinize gönül verenlere.

Bence maçın adamları GS’da Fernando ve Muslera, Porto’da da Casillas ve J.Corona. Maçın hakemi ise benim bu sene seyrettiğim Şampiyonlar Ligi maçlarında bugüne kadar en iyi hakemlerindendi. Gerek yardımcılarıyla haberleşmesi gerek oyunun içinde pozisyonların daima çok yakınında olması bence ülkemizdeki hakemlere de ders olarak gösterilmeli. Bir tek Serdar’ın ikinci yarıda bir duran topta ceza sahası içinde Maxi tarafından çaktırmadan çekilip dengesinin bozulması ve topa kafa vurmasının engellenmesi var. Bana sorarsanız kesin penaltı. Ama bu pozisyonda çizgi hakemi de dahil hiç kimse emin olamadı ve oyun devam etti.

Mağdur edebiyatı yapmaya gerek yok. GS çok iyi oynadığı ve ardı ardına çok net pozisyonlara girdiği bir maçı pisipisine kaybetti. Bu maçın skoru ne olursa olsun GS’ın iki Şampiyonlar Ligi maçı karnesi de bence pekiyi. Bu grupta her takım bir üst tura çıkabilecek seviyede. Önemli olan GS’ın kendi sahasındaki maçlardan mutlak galibiyet çıkartıp bundan sonraki Lokomotiv ve Schalke deplasmanlarından en az birini galibiyetle kapaması. Ben diyorum ki GS bundan sonraki maçlarda en az 10 puan daha toplar ve gruptan çıkar. Haydi bakalım ne olacak hep beraber görelim !!

 

 
Toplam blog
: 13
: 675
Kayıt tarihi
: 17.10.06
 
 

Küçüklükten beri sporla içiçeyim. Ortaokul ve Lise zamanlarında okul takımlarında basketbol ve vo..