Gol atmak...

Kaç gündür hazırlanıyoruz, iyi bir futbol seyircisi olarak ayrıca koyu bir Fenerbahçe taraftarı olarak…

Ezeli rakibimiz Galatasaray’la yapılacak ilk yarının son derbi maçına.

Taraftar olarak kendimizi hazır hissediyoruz, evin içinde evin dışında her şeyi hazırladık. İçecek kahvemize, yanında eşlik edecek badem şekerine kadar ne varsa…

Biz hazırız da asıl önemli olan takımın hazır olması, teknik adamın önce kendiniz hazırlaması sonra ekibini hazırlaması, eften püften bir takıma karşı değil adı üzerinde derbiye…

Oyuncular da kendilerini bu maça hazırlamalı, aldıkları paranın terlettikleri formanın hakkını vermek için, ayrıca kulübün tarihi kimliğini itibarını da düşünerek kazanmaya odaklanmalılar.

Bir kere hiçbir maç kafa da kazanılmazsa sahada asla kazanılmaz. Eski bir futbolcu olarak bunu bilerek ve rahatlıkla yazıyorum. Siz ve arkadaşlarınız aynı şeyi düşünecek aynı rüyayı görecek aynı amacı düşleyecek, sorumluluğunu bilecek, kazanmaya odaklanacaksınız, rakip büyük ya da küçük fark etmez.

Gelelim maça, saha güzel hava da, zaten Galatasaray taraftarına söyleyecek bir tek lafımız olmaz, takımlarını canla başla destekliyorlar, çok güzel tezahüratlar yapıp daha maç başlamadan takımlarını ve oyuncularını motive ediyorlar. Öyle de oldu, binlerce kişi tek ses tek yürek, helal olsun…

Ben koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım beni Fatih Terim’in Galatasaraylıların ne düşündüğü alakadar etmiyor, benim derdim başım Fenerbahçe…

Takım tertibine baktım, şunu Fenerbahçe sitelerinde de defalarca yazdım,  bu takımda oynamayı hak etmeyen en az dört oyuncu var, Aykut Kocaman ısrarla bunları neden oynatır anlayamıyorum, ilk gözüme çarpan bu kadar önemli bir maçta bir tek santraforla maça çıkacak takım. Yani bir tek golcü var, o da Sow,  diğerleri tamamen tesadüfen gol atabilirse atan tiplerden…

Kuyt eskiden iyi futbolcuydu ama golcü değil, güçlü rakip defansını oyalayabilen korkutan bir futbolcu o kadar ama bilinen ve beklenilen nitelikte bir golcü değil. İnanılmaz pas hataları yapıyor, Selçuk onun kadar hata yapsaydı şimdiye kovulmuştu…

Caner diye bir futbolcumuz var,  futbolculukla uzaktan yakından alakası yok, her an hata yapabilir her an kendi ceza sahasında penaltıya neden olabilir her an takımı bir kişi eksik bırakabilir, pas hataları saç baş yolduracak nitelikle, umursamıyor da, yapısı böyle. Bir kere kendisini Fenerbahçe de oynamaya odaklamamış, olsa da olur olmasa da.

Birkaç gol attı, onlarca hata yaptı hala kadroda. Aykut Kocaman ne bekliyor ondan anlayamıyorum mal meydanda, en ufak bir değişiklik gelişme olmaz, olamaz. Fenerbahçe bu değil, bu tarz bir futbolcuya tahammül edemez ihtiyacı da yok. İki yabancı futbolcu alındı, sezonun birinci yarısı bitiyor hala bir tek kuruşluk yararları olmadı, ne oynadıkları oyun tat veriyor ne de ileri de daha iyi olurlar diye umut veriyorlar.

Bu takımı kim yönetiyor maç kadrosunu kim yapıyor merak ediyorum.

Maç başladı, beklediğim gibi Caner ilk hatasını, faul yaptı ve duran bu top sonrasında da kendi kalemize kendi oyuncumuz Bekir’in attığı golle şok bir duşa aldık…

Bir takımın en önemli özelliği gol atmak, çok top dolaştıran çok iyi defans yapan takım önemli değil sezonda kaç gol atıyorsunuz kaç golcünüz ülkede kalecilerin korkulu rüyası, gol kralı ona bakacaksınız.

Koskoca Fenerbahçe’nin şu anda sahada bir tek golcüsü var, diğeri ülkenin yerli en iyi golcülerinden biridir Semih Şentürk o da kadroda yok. Neden yerli olduğu için mi acaba? İsmini “Senıor” yapsa kadroya alır mı Kocaman?

Çok fırsat verdiniz kullanamadı mı, sakat mı satın kardeşim niye tutuyorsunuz diye sorarlar adama…

Maçın başında 1-0 yenik başladık, TV başında dışarıda stat da maç seyreden herkes buz gibi oldu. Fatih Terim bile gole inanamadı.

Olsun nasıl olsa büyük takımız düzeltiriz dedik, ama dakikalar ilerledikçe fark ettik ki gole gidecek kimse yok. İşin acı yanı teknik direktör Aykut Kocaman’ın gol yollarını açacak teknik ve taktik talebi de yok, planı da…

Düşünüyorum da takım nasıl gole gidebilir, sağ sol kulvarlardan süratle gidip orta yapacak biri var mı? Yok, bir tek Gökhan Gönül var onun dışında gidip hızla geri dönecek kimse yok, bir kere ruh olarak kimse hazırlanmamış ki?

Vazgeçtik orta sahada baskı yapacak çalımlarla Galatasaray defansını bozacak, kısa paslaşmalarla veya ver kaçlarla ortalığı allak bullak edecek futbolcu var mı? Yok! Bunun için bir futbolcu düşünülmüş ya da hazırlanmış mi? Hayır… Olan var mı? Evet, ama kadro da yok…

Bir gol bulduk, balıktan defans oyuncumuz, kedi oldu olalı bir fare tuttu misali, ilk golünü attı, tarihi bir gol onun için. Maçı uzun uzun anlatmama gerek yok, herkes seyretti ve gördü. Fenerbahçe takımı bu takım kadrosuyla on kere maç yapsa GS la yenemez…

Bir kere bu maç derbi falan değil, böyle derbi mi olur, ne seyredenler ne de maça gidenler zerre kadar zevk almadı,

İki takımın da oynadığı oyun oyun değildi. Galatasaray taraftarı galip olunca çok sevindi ama maç bitene kadar da yürekleri hop oturdu hop kalktı. Böyle derbi olmaz, olmamalı.

Fenerbahçe takımı bunları hak etmiyor, lig uzun bir maraton, belki Avrupa maçlarında başarılı olabilirsiniz o da kesin değil, ama ligde başarılı olamazsınız, dediğim gibi işi tesadüflere ve Allah’a kalmış.

Takım da büyük bir eksiklik var, bir kere alıştığımız özlediğimiz Fenerbahçelilik ruhu yok, hırs yok istikrar yok. Eh bu kadar “yok” olan yerde maç da kazanılmaz gönüller de…

Tüm hayallerimiz tüm heyecanımız birden bire mum gibi erdi ve söndü. Milyonlarca Fenerbahçe taraftarı boynu bükük yüzü asıl ve üzüntüyle ayrıldı yerinden…

Birilerinin çıkıp buna ya dur demesi lazım ya da yeter, sabrın da bir sınırı var umarım başta teknik adamlar olmak üzere tüm futbolcular en kısa zamanda bunun farkına varırlar…

Ama söz olarak Galatasaraylı oyuncuların teknik ekibin ve camiasının, özellikle de benim dostlarımın kendilerini içtenlikle kutladığımı bilmelerini istiyorum.

Başarılar…

Erdoğan Özgenç