Göle su gelene kadar...

Siyasi iktidar milli menfeatlerimizi korumakta gerekli hassasiyeti göstermek  yerine  ucu nereye varacak bir başkaldırı peşinde mi koşuyor? Olayların gidişatından altı boş bir politikanın üstünde gezinmenin getireceği sorunların bedelini bu iktidar ödemeyeceği belli oldu.

İçerde oluşan Kürt isyan provalarının devlet yerine AKP' yi hedef alması AKP iktidarının PKK ile yapmış olduğu anlaşmanın veya bilinen görüşmelerde verilen ve alınan sözlerin yerine getirilmediği anlaşıldı. AKP' nin masada kendini kurtarmak mı istediği ile  devlet adına birşeyler mi istediği bir hayli karanlık görünüyor. BDP  bile söylemlerinde AKP'nin çözümsüzlük üzerine politika ürettiğini söylemesi ve olayların sonuçlarına da AKP' nin katlanması gerektiğini ifade etmesi manidar.

İktidar yanlısı medyanın üzerinde durduğu konu; Kürt açılımının hedefinde devletin silahla bu işi çözemeyeceği, Öcalan dahil kapsamlı bir af çıkararak teröristlerin af edilerek politik mücadele yapması gerektiği işlene işlene olumlu bakan bir kamuoyu yaratılması ile yandaş basının şehit düşen vatan evlatlarını dip haber olarak vermeleri arasında nasıl bir bağlantı var? Cumhurbaşkanının daveti bu açıdan önem arzediyor.

Bu olayların altından ve söylemlerin içinden ne çıkacağı açıklanmadığı sürece milletimizin gerçekleri görmesi ve değerlendirmesi mümkün değil.Dikkati çeken hadise bir taraftan şehitler günlük olarak geliyor, bir taraftan askerler tutuklanıyor. Millete yılgınlıkla diretenlerin istediği yılgınlık politikası güdülerek "ver kurtul" noktasına taşınmasıdır. PKK' nın olayları tırmandırmasının altında bu gerçek yatıyor.

On yıllık AKP iktidarında terörle mücadele adı altında yapılan çalışmalar bağımsız devlet isteyen marjinal Kürtlerin işine daha çok hizmet etmiş olmasına rağmen asıl hizmetin otuz yıldır bir türlü fırsat bulamayan siyasilerin devletin karşına terör örgütü adına dikilmeleri olmuştur. Demokrasi ve haklar başlığını kullanarak ortaya çıkan "isyan akımı" baş ağrıtır hala gelmesinin altı boş açılımların istenildiği gibi doldurulmasının ürünü olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

Gelinen noktada "göle su gelene kadar kurbağanın gözünü patlatacak bir iktidar mı yoksa bölücü hareketin  netice alacağı  teklerin çift olduğu bir Türkiye mi seyredeceğiz?