Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '14

 
Kategori
Kitap
 

Gölge gününün azabı ve ateşin gül serinliği

Gölge gününün azabı ve ateşin gül serinliği
 

kapak tasarım: Murat Özkoyuncu


Sevgili okurlar, okur/yazarlar, hoşgörünüze sığınarak bir kitaptan, kendi yazdığım beşinci romandan söz edeceğim.

(Gönül ister ki yazar değilişin ehli olanlar; kültür/sanat, edebiyat eleştirmenleri bu konuda söz söylesin.)

Yayımlanmasının üzerinden hayli zaman geçmesine rağmen elimizde (hem bendenizin elinde hem yayınevi deposunda) hatırı sayılır miktarda kitap bulunuyor okurunu, okunmayı bekleyen.

Ola ki haberiniz yoktur, bilgilendireyim diye bu kısa tanıtım yazısını kaleme aldım.

Dediğim gibi, keşke bu yazıyı kitap dünyasını bilen birileri yazsaydı. Ama saygıdeğer eleştirmen M. Sadık Aslankara'nın şu satırlarını okuyunca:  

...Diyeceğim, yazmanın, yayımlamanın zorluklarının yanında, sergende her kitaba ancak iki dakikanın ayrılabildiği bir devirde, bunu okurla buluşturabilmenin, ötesinde okunmasını sağlamanın da neredeyse tansığa dönüştüğü bir yadırgı çağında yaşıyoruz..."     

Bilginize sunarım. Selam, sevgi ve saygımla...                                 

Edebiyatımızın ünsüz kalemlerinden Fırat Mehmet Eroğlu'nun yüz yirmi bin kelimeden oluşan yeni romanı: Gölge Gününün Azabı ve Ateşin Gül Serinliği sade geçmişi, yazılmamış yarım yüzyıllık bir süreci değil, bugünü de yiyip bitiren kargaşaya, çöküşe rağmen geleceğe umutla bakan, Hakk'a, sevgiye dayanan imanlı, insaflı insanları; herhangi bir yer ve zamanda terör ile devlet arasında sıkışıp kalanları anlatıyor.

Yazar, şimdiye kadar derinlemesine işlenmemiş, çoğun göz ardı edilmiş konuları ele alırken hayata, hakikate sadık, doğanın işleyişine ve Yaradan'ın takdirine saygı, özen gösteren bir üslup kullandığı gibi yepyeni bir okuma anlayışı gündeme getiriyor. Acı ve azap dolu hikâyeler anlatsa da akıcı, hızlı ve farklı üslubuyla okurların gülümsemesini, sevgiye, umuda, inandıklarına daha da bağlanmasını sağlıyor.

Söz denizine kırk yıldan beri inan ve umutla kelime taşıyan, her yapıtında yeni bir tür, yeni bir biçim arayışı, kaygısı güden yazar, ölümün, hayatın güzelliğini; inancın, sevginin erdemini güzel Türkçe'nin bütün olanaklarını kullanarak farklı, güçlü bir kurguyla dile getiriyor. Hayata dair inancını, umudunu bugüne kadar yitirmediği gibi iyi, güzel olanın yeniden yeşermesi için uzun bir zaman diliminde düşe kalka yürüyüp çokça mürekkep, gözyaşı dökerek kaleme aldığı Gölge Gününün Azabı ve Ateşin Gül Serinliği'nde bütün bir hayatı anlatıyor:

Evvelemirde ölümü ve hayatı yaratan şanı yüce Allah'ı...

İnsandan ağaca kaybolan canları, kültür ve değerleri (her devenin su içme hakkını, dağ taş kültürünü, adalet, merhamet ve sevgiyi) meslek ve sanatları, sürünenden yürüyene hayvanları; mayınla savaşla zulümle canına kıyılan toprağı...

Kayıp kocasını arayan sanatçıyı; mayın ve savaşa kurban edilen mühendisi; yazdıkları yüzünden başı beladan kurtulmayan gazeteciyi; veren el alan elden hayırlıdır diyen çanak çömlek ustası ile insan evladı helalini; bal arısını öldüren eşek arısına bile acıyan son neneyi, kurdu koyunla barıştıran çobanı...

Allah, Kitabullah ve Resûlullah'tan başka vazgeçilmeyecek yoktur diyen garibi; ezansız cemaatsiz mescitsiz ve ayaksız kalsa da Allah için kıyam duran imam müezzini; Hz. Ali ve Yunus Emre tutkunu, özü sözü buğday kadar güzel değirmenciyi; mesele yazılanı doğru okumak, yazılanda doğru olmak diyen dervişi...

Umut bebeyi, su gelini, günbatımı çiçeğini, börtü böceği, kurdu kuşu; ölüm, hayat ve aşkı, korkunun umudun ötesinde gülün gülümseyişini..

Kurgu Kültür Merkezi Yayınları (Ankara) tarafından yayımlanan roman, 408 sayfa.

Haber ve bilgi için: firatmem@gmail.com

 
 
Toplam blog
: 57
: 385
Kayıt tarihi
: 26.11.12
 
 

Yazar, gazeteci (eskisi); şimdilerde işsiz, göğe ve suya yazıyor.  ..