Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '07

 
Kategori
Felsefe
 

Gölge

Gölge
 

Güne karışıp vücut bulan gölgeler. Bazen bir karaltı bazen koyu bir renk. Ya sizin için?

Tedirgin ve de ürkek, yalnızlığın kuruntu ne kibir dolu şatolarında korku ve ürpertiyle yutkunarak yürüyen. Bu da neyin nesi diyerek !!! Varla yok arası mütemadiyen ve engellenemeyen korkusal bir döngünün dürtüsü, güneşi kesilmiş feleği şaşmışçasına sürekli karanlığa kayan karanlıkla beslenen bir silüet.

Yetkisi olmadığı hâlde etkili olan bir silüettir O!!! Aşırı derecede takıntılı olanların korkulu rüyası. Kimilerine huzur verirken kimilerine de hayatı zindan eden. Sanırsın ki sadece gecenin karanlığıyla ilgili bir şey ama öyle değildir işte. Her şart ve ortamdan beslenebilen ve her fırsatı insafsızca değerlendirebilen ve tarif edilemeyendir O. O tanımadığın veya tanımak istemediğin belki de başlarda pek ciddiye almadığın ve sadece bu yüzden seni hazırlıksız yakalayandır. O istesen de asla yüzleşemeyeceğin şeydir. Senin kararsızlığından ve karanlığından beslenerek büyüyendir. Göz kırpışların kadar gerçek uykulu hallerin kadar hayalidir.

Sessizce akıp giden günün gecesine damgasını vurmak için sinsice hazır beklemektedir yine. Sıra Onun sırasıdır ve o seni seçmiştir bir kere. Tüm karşı koyuşların nafile birer çabayı andırıyor olsa da yeni başlangıçlar için taşıdığın umutların, ona karşı koyuşlarında, elini güçlendiriyor olsa da zaferin çok uzağında görünsen de onun karşısındaki onurlu ve dirayetli duruşların sabaha değin karşı koyuşlarında, zorlanıyor görünsen de uykunda sana tekmili birden sekizgen taklalar attırıyor olsa da usuna sığmayan düşüncelere giriftar etse de, her bir gecenin sabahına daha da bitkin hallice uyanıyor olsan da düsturun odur ki senin şaheserin “””Sen gözlerini versen onlara bakalım bir gün bile o gözlerle yaşamaya dayanabilecekler mi?”” (güç takat yetirebilecekler mi?) “”Sen olarak yaşamanın ne olduğunu onlar nereden bilecekler ki?”” tırnak içi alıntılar ECE TEMELKURAN nın‘İçeriden kıyıdan konuşmalar adlı kitabından alıntıdır’(sayfa 34 prgf 2)

Sen ona rağmen usulca kapa gözlerini ecele etme sakın, kaşla göz arasında sessizliğin sonsuzluğuna uzanıvermişsin gibi, yüreğinde küt küt atan minik serçe ruhuna sahipmişçesine, sonsuzluğun ufkuna özgürce kanat çırpıyormuşçasına... Zamanın eflatuna çaldığı, dokunup örüldüğü yere süzülüyorsun. Varolmanın coşkusunu çekebildiğince çekiyorsun içine, farklı çiçekleri koklayıp özümseyerek içindeki saklı özlemleri gideriyormuşçasına, her biri için ayrı bir nefes, itina ve özenle.

Onun parlak ışıklar altında her sahne alışları sana karşı elde ettiği başarılar seni yanıltıp umutsuzluğa sürüklemesin sakın! Her şeye rağmen O seni ne zaman terk edeceğini, hayatından ne zaman çıkması gerektiğini çok iyi bilir çünkü ona karşı durmayı başarabilmiş herkes bunları yaşamıştır. Sende bunu yaşayıp göreceksin. Duruşu olmayanların onurlarının da olamayacağını iyi bilirsin sen...

 
Toplam blog
: 40
: 1069
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

İzmirli'yim. Felsefe mezunuyum. İlgi alanlarım Felsefe, edebiyat, sosyoloji, tarih, toplum ve kültü..