Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Gölyazı (Apolyont) gezisi

Gölyazı (Apolyont) gezisi
 

Gölyazı-Bursa


Yıllardır Ege bölgesine yapmış olduğumuz tatillerin dönüşlerinde Bursa-Balıkesir ana yolu üzerinden geçerken gördüğümüz ancak bir türlü ziyaret etmeye fırsat bulamadığımız Bursa’ya bağlı Gölyazı, Ayvalık dönüşü bu kez bizi misafir ediyor.

Tarih 11 Eylül 2014 Perşembe. Balıkesir yönünden Bursa istikametine giderken Bursa-İstanbul otobanına girmeden 5 km geride Gölyazı tabelasını görüp sağa sapıyor ve Zeytin ağaçları arasında ilerledikten  sonra köye varıyoruz.

Uluabat gölü kıyısında küçük bir yarımada üzerine kurulan eski bir Rum köyü olan Gölyazı, mübadele sonrasında Selanik Türklerinin yerleşim yeri olmuş ve tarih sayfalarında Apollon Krallığının merkezi olarak Apolyont adıyla anılmış.

Ana yoldan içeri sapar sapmaz ilk olarak Uluabat Kuş Cenneti ile karşılacaksınız. Özel bir işletme olan kuş cenneti kuş ve doğa severler için güzel bir yer olabilir. Biz Kuş Cennetini bir sonraki ziyarete bırakıyoruz.

Balıkçılık ve Zeytincilik ile geçim sağlayan Gölyazı halkı sıcakkanlı ve yardımsever. Köyün girişinde sizi ilk olarak bir Kilise karşılıyor. Daha sonra köy meydanına doğru ilerlerken 735 yıllık geçmişe sahip Ağlayan Çınarı görüp Çınar altındaki çay bahçesinde göle nazır soluklanabilirsiniz. Gerçi Gölyazı’nda her yer göle nazır.!

Gölyazı iki bölümden oluşuyor. Ana kara ve ana kara parçasına bir köprü ile bağlanan ada parçası. Her iki kısımda da yerleşim var. Ağlayan Çınarı görüp köprüden karşıya geçiyor ve köy meydanına varıyoruz.

Köy meydanı küçük, etrafta çay bahçeleri ve köy kahvesi , fırın ve bakkal göze çarpan yerler. Ada parçasını araba ile 5 dk içinde turluyoruz. Güzel fotoğraf kareleri ve sayısız leylek, ördek ve farklı renklerde kuşlar görüyoruz.

Köyde dar sokaklar arasında dolaşmak, 200 yıllık tarihi Rum evlerini görmek fazla vakit almıyor. Gezerken bazı tarihi kalıntılara da denk geliyoruz ancak bu kalıntılar çekiciliğini kaybetmiş.

Gölyazı az da olsa antik çağların izleri taşıyan sur ve kalıntıları, Kilisesi, Ağlayan Çınarı,  koruma altındaki kuşları, leylek ve ördekleri, tarihi Rum ve köy evleri, dar sokakları  ve göl kıyısına konuşlanmış rengarenk kayıkları ile doğayı, yeşili, kuşları, gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi seven herkesi bekliyor.

Köyde yapmış olduğumuz kısa gezi sonrası yemek için güzel bir restoran arıyor ve yöresel lezzetler tatmak istiyoruz. Genelde Balık restoranları ve köfte-gözleme yapan kafe ve restoranlar mevcut.

Biz ailecek köyün girişindeki  diğer tüm mekanlar gibi Uluabat gölüne hakim konumda olan Apolyont Restoranı, ailemizde balık yemeyenler olduğu, et ve balık çeşitlerini beraber servis edebildikleri için tercih ediyoruz.

Tesis çok güzel ve temiz idi. Tesisin içinde zemine döşenmiş küçük bir akvaryum var. Göl balıkları ayağınızın altında yüzüyor ve sizde yemek yerken bunları seyredebiliyorsunuz. Yayın ve Turna balığı Uluabat gölünde en çok üreyen balıklar ve ben her ikisini de tadıyorum. Eşim ve ablası ve kızım ve yeğenim ise kasap köfte yiyorlar. Turna balığı oldukça lezzetli idi. Yayın balığı ise biraz yağlı ve dil balığına benzer bir tadı vardı. Ancak fena değildi. Kasap köftesi de aile bireylerimiz tarafından çok beğenildi. Salata ve köy ekmeği ise tek kelime ile muhteşemdi. Balık yanında gelen mezeler ise ikram olarak sunuldu ve gayet başarılıydı. Fiyatlara gelince köfte porsiyon 12,5 TL, Balık porsiyon 15 TL. Porsiyonlar büyük olduğu için ucuz sayılır. Biz ailecek tıka basa doyduk diyebilirim. Bu mekana tekrar gelip Turna balığı yemek isterim.

Doğal güzelliklere sahip Gölyazı, İstanbula çok yakın olması veya tatil dönüşü uğranılacak yerler arasında düşünülebilir, tüm yol yorgunluğunuzu burada atıp kafanızı dinleyebilirsiniz. 

 
Toplam blog
: 38
: 4208
Kayıt tarihi
: 07.01.12
 
 

Küçüklüğümde yaramaz bir çocukmuşum, delirdiğim zamanlar kimse zaptedemezmiş beni. En büyük örneğ..