Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '12

 
Kategori
Siyaset
 

Gönlünüzde sevecek sevginiz yoksa...

Gönlünüzde sevecek sevginiz yoksa, zoraki kimseyi sevemezsiniz. Gün gelir, hiç umulmadık bir anda, hiç umulmadık bir şekilde ortaya çıkar, çıktığında ise, insanın yüzüne bakamaz olursunuz. Hoş, böylelerinin insan varlığına değer vermeleri pek de umurlarında olmaz ya... Olsa olsa işleri güçleri, varlıklarına bir varlık daha eklemek, ya da siyasi kariyerlerini korumak olur.

İçlerinde gerçek sevgi tozu olmayanlar, sevgiden, saygıdan, dinden ve imandan (inançtan) daha çok konuşur olurlar ki, inandırırcılıkları güçlü olsun, yan yollara saptıkları araştırılmasın, sorgulanmasınlar ki, yaptıkları - gördükleri işlerin olamazlığı- ortaya çıkmasın, dillenmesin!

Dikkat edin böyle insanlara; ağızlarında "Allah" sözü varsa, bilin ki, işleri maddiyatla ilgilidir; ağızlarında "yardım" sözü varsa, bilin ki, yardım isteyen kendileridir; ağızlarında eğitim, öğretim, kültür... vs. sözleri varsa, bilin ki, o kişiler kariyer yapma peşindeler.

Ayetleri, hadisleri, ahlâk düzeyine indirgeyerek, güncel yaşama eş koşanlar; Allah'ı, yüzlerine "maske" olarak geçirenlerdir ki, bu maskeleri her türlü ortama göre degiştirip - dönüştürüp, çıkarları doğrultusunda rahatça kullanabilsinler.

Dikkat edin, bu maskeli yüzler, her zaman düzenden yana olurlar, belirli bir siyasi görüşleri de yoktur. Kim iktidar olursa, onların dümen suyuna giderler. Çünkü varlıkları, bu iktidarın sayesinde oluşmuştur. Ìktidarın da eli, bu varlıklıların korunmaları üzerinde bulunur. Çünkü onun da varlığı-sürekliliği bu sermaye zenginlerinin eline bağlıdır. Böyle bir "kader işbirliği" yapmak zorunluluğundandır ki, birbirlerinin açıklarını söyleyemezler; bir bakıma, böylece vicdanları da, birbirlerinin var olmalarına bağlanmış olur.

***

Bu yüzdendir ki, yüzyılın vicdan soygunu Deniz Feneri hakkında karşılıklı suskunluk hâlâ devam etmektedir. Azıcık ağza alınması bile, Sayın Başbakanın aslan kesilmesine yetiyor. Keza, F tipi cemaatler hakkında yiğitseniz bir söz edin! Hemen krediniz 3-5 puan birden düşer. Ne düşmesi, hemen kapıya konursunuz.

Hele, bir de, AB'ye girme yanlısı gibi hükümetin göz boyama taktikleri var ki... Bir taraftan "muhafazakâr-gelenekçi- bir sistemi savunacaksın, diğer taraftan, çağdaş, ilerici - her şeyden önemlisi de, müslümanlığı dışladığını açıkça söyleyen hıristiyan bir kulübe üye olmaya çalışacaksın!

Fakat gerçek şu ki, bu ikili oyunda, içerde başarı sağlanmış; Batı'nın Türkiye'ye yüz vermeyeceğini, onu, AB'ye almayacağını zaten çok önceden bilen iktidar; önce, AB yanlsı görünerek, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra, halkımıza sindirte sindirte halkı buna inandırmış, sonra da yüzünü Doğu'ya çevirip, sık sık Arap ülkelerine giderek, -sözüm ona- ekonomik gelişmeler sağlamak istemiştir.

Orta Doğu ülkelerinin (ki Türkiye de buna dahildir) kalkınmalarına hiçbir zaman sıcak bakmayan ABD, (Irak'ı, Mısır'ı, Libya'yı, Tunus'u sırf bu yüzden vurdu),Türkiye'nin bu ikili oyunda başarı sağlamaması için, Orta Doğu'yu karıştırmış, böylece de,Türkiye'nin Doğu'yla kuracağı ekonomik ilişkilerin önünü kesmiş,(anlaşılmaması için de Erdoğan'a bir B(ST)OP eş başkanlığını vermiş); -sözüm ona - Türkiye'nin AB'ye girmesini destekler görünerek de işin sürüncemede kalmasına yardımcı olmuştur. (Kıbrıs Rum tarafının Türkiye ile sorunları olduğu halde AB'ye girmesine sesini çıkarmamıştır)

***

Muhafazakâr bir iktidarın Batı yanlısı olamayacağını kavrayamayan halkımız; şimdi, bu gerçek karşısında, "ekonomimiz iyiye gidiyor ya!" tesellisiyle, (ki, o da şişirme!) bir müddet daha oyalanacak; diğer taraftan da iktidar, Anayasa'yı bir an önce değiştirip, ABD'ye verdiği (Türkiye'yi bölme - Başkanlık sistemiyle eyaletlere ayırma) sözünü yerine getirme gayreti içine girecektir -girdi bile.

Türkiye'yi eyaletlere bölmeyi açıkça dile getiren iktidarın Anayasa Profesöru Sayın Burhan Kuzu ve ekibi, şehir şehir dolaşarak (dün Konya'da idiler) topu -siyasilerden çok-sivillere atması, bir kandırmacadır. Temennimiz odur ki, halkımız bu oyunun farkına en kısa zamanda varır ve topu taca atarak, ileride telafisi mümkün olmayan bu ağır sorumluluğun altına girmez ve iktidarın yarın bir gün, "ne yapalım siz istediniz" demelerine fırsat tanımaz...

ESKÌDEN  "EKMEK, ASLANIN AĞZINDA"  DERLERDİ;  ŞİMDÌLERDE İSE  "VİCDAN, ASLANIN AĞZINDA"  DİYORLAR...

Alaettin Morgül / 24.01.2012 - 00:35 -

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..