Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '18

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Gönül Aşk İster, Gerisi Bahane...

Gönül Aşk İster, Gerisi Bahane...
 

   Piyasada çeşit çeşit aşklar var tabi. İçinde, yıldırım aşkından tutun da, taahhütlü, iadeli taahhütlü olanları, göstermelik olanları, danışıklı döğüşlü olanları da var. ELT aşklar da var. Mıymıntı aşklar da var. Ha, bir de unutuyorduk “ Reklam” aşkları” da var.

  Aşk üçgenleri kurulduğu gibi, sağlam olarak ayakları yere basan ve uzun ömürlü olanlar, azaldı son yıllarda. Bir kere genel kaide, aşkların ayakları, yere sağlam basmalı. ve dış etkenlerin tesiri ile bu çatkılar bozuluyor tabi. Aşk üçgeni o zaman üçgenlikten çıkıyor, bir bilinmeyen kapalı daire oluyor, bir bakıyorsunuz yamuklaşıyor, yamuk kalıyor.

  Zırt-televizyona çıkıp da ahkam kesenler var.  “aşk” konusunda acayip fikirleri var. Neler söylenmiyor neler.. “Yok, evde kalmazmış” Nasıl olsa evlenirmiş. Daha olmadı mı, sperm bankasına gidermiş. Bankadaki baba adaylarının resimlerine baka baka, en yakışıklısını seçer, onun spermini alıp çocuk sahibi” olurmuş. Manav tezgahı mı burası? Manav farkına varırsa, eline vuurur. “ Seçmece değil” diyerek. Di mi?

  Ha bu arada da “Ben çok ateşliyimdir” Ne lüzum var demeğe, kimi ilgilendirir kendisinden başka? Di mi? Gece, jartiyerleri ile yatağa girermiş. Hatta ve hatta, bakkala giderken dahi, iç çamaşırı giyermiş. Demek ki, başka zaman giymiyor. Bakkal amcaya saygısı var. Tam tekmil giyiniyor. Ama şimdi öyle bakkal amca kaldı mı ki?

 Otomatik alternatif metin yok.   

       Şu bizim magazincileri anlamak güç. Dedi-kodu yazarlarıızın aşkı “boşta kaldı “ diye, bir lokmacık kızı sualleriyle didiklediler de didiklediler.

      Eskiden aşka aşk’a inanmayanlara sorulduğunda, kestirmeden cevap alırdınız: “ Aşk mı? O, bir elma şekeridir. Yalarsın yalarsın sonunda kazığı kalır”

       Kimine göre, “iyi geceler öpücüğü” imiş. Bir uzun beklentiymiş anlayacağınız. Kimine göre de bir “sabır” işiymiş.

      Neymiş neymiş? Birisini seviyorsak, “serbest“ bırakacakmışız. Dönerse “bizim” miş. Dönmezse “hiç bizim” olmayacakmış. Ne bu ya, güvercin besliyoruz sanki.

      Ben derim ki," aşk, gecesi Ay gibi parlak, gündüzü de yıl kadar uzun" olmalı. Seveceksen böyle sev derim. Ve eklemek lazım:: " Zambağın beyaz teninden öptüm  Gönlümden gönlüne iz kalsın diye” Bilmeyiz. Gidip görmek o izi aramak lazım. Yoksa mevsimlik yağmurlara takılıp, yağmurcudan medet umarsanız, yandı gülüm keten helva. Yağmurlar gelir geçer. Ama iz bırakmazsa neye yarar? Yani birlikte ıslanmazsanız neye yarar?

       Yıllar önce bir Amasralı balıkçıyle röportaj yaparken, aşktan bahisle, aşk nasıl olmalı demiştim. Enteresan bir cevap vermişti. Hiç unutmuyorum:

        “Eğer aşkın bir sabun ise, köpürt beni Pakize” Ve bu lafı da, küreğinin sapına da yazdırmıştı.

        Bilmiyoruz. O balıkçıyı köpürten oldu mu? Hala köpükler içinde mi?

       Ört ki, ölem !

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..