Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

11 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Görgüsüzlük ve küstahlık ...

Görgüsüzlük ve küstahlık ...
 

GÖRGÜSÜZLÜKTÜR…

Ne aklım ne aldığım eğitim ne de ailemin sosyal biçimi “görgü kralları” hakkında ahkâm kesecek yeterlilikte değildi. Görgü kurallarını işinin erbabı olanlar zaten hemen her yerde gazetelerde televizyonlarda dergilerde radyolarda paylaşıyorlar zaten. İlgilenmiyorum, kendime yeterli olacak hiç kimseye mahcup olmayacak kadar görgüm yani bilgim vardır.

Benim derdim zoruma giden aklıma takılan “görgüsüzlük” yani son zamanlarda gözle görülür biçimde artan “görgüsüzlüğümüzdür.”

Müstehcenlik aşk macera benim ilgim alanında değil, bu konularda insanların tercihine daima saygı duymuşumdur. İnsanlar istedi açıklıkta ya da kapalılıkta giyinebilir istediği şekilde davranabilir, makyaj yapabilir, ne dinle ne de namusla alakası olan bir durum olmayıp “kendi hayatını ve geleceğini” tayin etme biçimidir.

Geldiği yer belli, geçmişi belli kazandığı belli vergisi belli ama öyle görgüsüz ki, yolu bozuk gideceği yer ve hız sınırlı olan bir şehirde neredeyse milyon dolarlara varan fiyatta araba ya da ev alıyor…

Ne oluyor bunları alınca çok önemli insan sınıfına mı giriyor, o arabada yanınızda güvenerek severek gezeceğiniz biri yoksa o şaşaalı evde huzurla mutlulukla isteyerek severek sevişeceğiniz yemeğinizi paylaşacağınız biri yoksa o ev ne işe yarar acaba?

Adam ya da genç araba almış camını ve teybinin sesini sonuna kadar açmış bangır bangır bağırıyor, müzik desen müzik değil, söz desen söz değil, gırtlaklıyorlar sanırsınız ya da dım tıs, dım tıs…

Toplu taşıma araçlarında gideceğiniz yer de sınırlıdır kalacağınız zaman da, elinde cep telefonu bağırarak üstelik hepimizin neredeyse mahremimiz dediğimiz konularda konuşuyor, bir iki dakika değil ineceği yere kadar hatta indikten sonra da konuşmaya devam ediyor. Ne otobüsteki trendeki metrodaki insana ne yolda yürüyenlere saygısı var…

Cep telefonum küçücüktür, cebime sığacak şekilde ve sadece konuşmak haberleşmek amacını taşır. Arayan dostlarım çocuklar sevdiklerim aradıklarında beni bulsunlar diye cep telefonum var üstelik numaram yıllardır değişmez.

Şimdi bakıyorum gençlere iki telefon iki hatta üç hatları yani numaraları var. Son zamanlar da ise telefon cep telefonu olmaktan çıkmış kocaman tek camlı bilgisayar haline dönüşmüş, insanın gözüne sokar gibi konuşuluyor ya da oyun oynanıyor. Pahalı üstelik korunması saklanması son derece zor aletler bunlar bir düşürseniz binlerce lira uçup gidecek bir anda. Kafam kadar yahu kafam kadar…

Bunları evde ya da çantanızda muhafaza etseniz, uygun zamanlarda ve yerlerde kullansanız birilerine hava atmak gösteriş yapmak ya da kendinizi olduğundan daha zengin akıllı ya da çağdaş göstermek için kullanmasanız, üstelik bunlar için kullanmanın ne anlamı var? “Tenekeden altın yapıldığını hiç duydunuz mu?”

Son günlerin en garip giyim aksesuarlarından birisi yüksek ama çok yüksek topuklu ayakkabılar. Kızlarımızın kadınlarımızın boyu kısa, onu giyince birden bir boyları uzuyor, yolda yürürken tek toynaklı hayvanlar gibi yürüyorlar ve kibar durmuyor eğreti duruyor. Hanımlar kusura bakmayın ama biz erkekler için gerçek tamamen budur; Bu ayakkabılarla uzun görünmeye çalıştığınızın yanında ayakkabılarınızı çıkardığınızda öyle komik duruma düşüyorsunuz ki anlatamam. Yapmacık boy uzatmakla, sizin uzun boylu olduğunuz için beğenileceğinize nasıl inanabiliyorsunuz. Ya sonrası ne olacak ha yalan söylemişsiniz ha boyunuz sahte. Bir dostum o ayakkabılardan denedim yemin ediyorum ayakta nasıl durduklarına inanamadım, dedi. Üstelik dostum o kadar güzel o kadar alımlı ve düzgün fiziğe sahip ki…

Adana Dörtyol ağzında konferansım için bir bankanın çalışanlarını ziyaret ettim, köşe başlarına oturmuş gençler yanlış anlaşılmasın sadece gençler değil yaşlı orta yaşlı insanlarımızı gördüm. Özellikle de erkekler oturmuş bir elinde kebap ya da döner dürümü, diğer ellerinde bir limon ya da ayran şalgam limonu sıkıyor, ağzını şapırdatarak hem de gelip geçenlerin gözlerine bakarak yiyor içiyorlar. Yazıktır yahu, hamile olanlar var, alamayanlar var, yiyemeyenler var, onu alıp yiyemeyecek kadar fakir fukara olanlar var, zamanı olmayanlar var. Belediye yani devlet buna nasıl müsaade edebilir bunun adı özgürlük müdür, medeniyet ya da insanlık mıdır?

Bunların hepsi “görgüsüzlüktür” insanlık başkalarının duygu ve düşüncelerine saldırmamak şartıyla ortak paylaşımı gerektirir. Varlığınızı zenginliğinizi inancınızı birilerinin gözüne sokar gibi yapıyor kullanıyor ya da hava atıyorsanız bunun adı sadece “görgüsüzlük” değil aynı zaman da büyük bir küstahlıktır.

Bu ülkede unutmayın görgüsüzlüğün ve küstahın getirdiği çok acılar yaşanmaktadır. Daha geçen günlerde bir otobüs içinde sevişiyorlar diye iki genç otobüsten atılmadı mı? Hatta evden kaçan kız çocuğuna otuz altı kişi tecavüz etmedi mi? Bunların sebebi “görgüsüzlüktür” başkalarının hakkına kişiliğine duygularına saygısızlık büyüğüne küçüğüne küstahlıktır…

Son zamanlarda dinimizi sömürmekten başka hiçbir amacı olmayan “türban” ve tesettür anlayışının adı da bana göre resmen “görgüsüzlüktür” çünkü görgüsüzlüğün temelinde başkalarının haklarına duygularına inancına saygı duymamak vardır. Yukarıda anlatmaya çalıştığım davranışların tamamı (hiç kimse yalanlamaya kalkmasın) ile marka saplantısı ve savurganlık resmen “görgüsüzlüktür.”

İnsanca ve sadece hak ettiğiniz sevgi ve saygıyı yaşamanızı diliyorum…

 

Erdoğan Özgenç 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..