Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '15

 
Kategori
İnternet
 

Görücü usulü facebook aşkları

Görücü usulü facebook aşkları
 

facebook


Türkiye, Sanal aşkla 2000’li yıllarda MIRC ve benzeri Chat programlarıyla tanıştı. O yıllarda sadece yazışmayla gündeme gelen, yaygınlaşan ve bir yaşam biçimine dönüşen sanal arkadaşlık ve bunun beraberliğinde sanal aşk bir ilişki biçimine dönüştü. Teknoloji ile beraber sanal arkadaşlık ve sanal aşk da yaygınlaşmaya başladığı gibi bir üst seviyeye gelindi. Sesli ve görüntülü görüşme imkânların artmasının yanında sınırsız fotoğraf paylaşılmasıyla insanlar kendilerini daha rahat görücülüğe çıkarma imkânı buldular.

Facebook üyeleri, ev halinden, sahildeki bikinili hallerine, cafe ve sokaktaki hallerine kısaca her anlarını fotoğraflayıp ve bu fotoğrafların gerçekliğini yitirecek kadar fotoğraf programlarıyla fotoğrafların üzerinden oynayarak kendilerine sanal makyajlar yaparak profillerinde yayınlamaya başladılar. Hiç doğal olmayan bu fotoğraflar, ister tanıdık olsun ister olmasın diğer üyelerin beğenisine sunulmaya başlandı. ‘seksi, albenili, tahrik edici, kışkırtıcı, sempatik, sürekli gülen yüzler, sevecen’ görünümlü bu fotoğraflarını yayınlayan üyeler herkesin beğenisi almak adına elli takla atmaya başladılar. Kendilerine gelen beğeni ve iltifatlarla gururları okşandı. Birilerinin çok güzelsiniz, muhteşemsiniz, sizin gibi güzel görmedim, giydikleriniz size çok yakışmış, çok seksi görünüyorsunuz, gibi gelen yorumlarla kendilerin dünyanın en mutlu kadını sanmaya başlayan kadınlar, aldıkları iltifatlarla(gazlarla) kendilerini sanal aleme daha çok teşhir etmeye başladılar.

İlk zamanlarda sadece sağda solda geçilen günlük hayatın kareleri zamanla seksi kıyafetlere dönüştü. İlgi toplamak adına mahremiyet içeren fotoğraflar yayınlanmaya başlandı. Sırf kendini beğendirme ve iltifat toplama adına ne kadar mini etekli kıyafet varsa ayna karşısında geçilip, çekildi. Ne kadar göğüs dekolteli elbise varsa selfie yapıldı. Ne kadar tahrik edici görüntü o kadar beğeni ve takdir demekti.

Öyle ki bazı Facebook üyeleri yatak odalarındaki hallerini bile servis etmeye başladılar. Özel yaşamlarını olduğu gibi Facebook taşımaya başladılar. Böylece kişinin değeri giydikleri ve vücudunu ne kadar nasıl sergilediği ile ölçülmeye başlandı. Ve erkek üyelerde kadınların bu gösteriş merakını bildiklerinden kadınların daha da soyunmaları için ellerinden gelen bütün sözde güzel sözleri ardı ardına dökmeye başladılar. Görüldüğü kadarıyla da başarılı oldular.

Kadın üyelerin beden ve giyim şovları karşısında erkek üyelerde kayıtsız kalmadı. Onlar da kendilerini kadın üyelere beğendirmek adına beden ve giyim şovlarına giriştiler. Erkeklerde en güzel, en yakışıklı ve albeni fotoğraflarını bol bol sergilemeye başladılar. Böylece çirkinlik kayboldu bütün kadınlar güzele, bütün erkekler de yakışıklıya dönüştü. Bu aldatıcı ve gerçeği yansıtmayan sürekli sempatik ve güler yüzlü fotoğraflara onlarca yüzlerce beğeni gelmekle yetinilmedi, fotoğraflara talipliler çıkmaya başlandı.

Üyelerin cilalanmış görüntüsüne aldananlar fotoğraflardan hoşlanmaya, aşık olmaya başladılar. Fotoğraflardan etkilenenler hemen kitaplardan çalıntı güzel sözler ve şiirlerle görmediği, bilmediği üyeye ilanı aşk etmeye başladılar. Kimse kimsenin inancıyla, yaşam biçimiyle, dünya görüşüyle, kişiliğiyle, ahlakıyla, aile yapısıyla, kültürüyle ilgilenmedi. Umursayanlarda olmadı. Önemli olan fotoğraftaki dehşet güzellik ve yakışıklıydı. Gerisinin önemi yoktu.

Böylece sergilenen ve görücüye çıkan fotoğraflar başarılı olmuş, karşılıklı beğeniler, övgülerle uyuyan duygular uyanmış ve aşka dönüşmüştü. Ardından sesli konuşmalar ve görüntülü konuşmalar. İlginçtir, görüntülü konuşmalardaki insanlarla fotoğraflardaki birbirini pek tutmuyordu. Maskeler kalkmış, gerçek yüzler, bedenler, mimikler ortaya dökülmüştü. Platonik aşklarda birden bitiyor, üyeler hayal kırıklığı yaşamaya başlıyordu. Gerçeğe yakın olanlar, görsel görüşmeleri yüz yüze görüşmelere dönüştürüyorlardı.

Bu defa da sanaldaki güzel sözler, cilveli mesajlar, smiller yerine farklı kişiliklerdeki insanları karşı karşıya getirmişti. Çoğu sanaldaki kadar esprili değildi. Güler yüzlü de değildi. Sempatik ve hoş sohbette değildi. Üyeler yine yanılmaya başladılar. Sanalda hayran oldukları o güzel ya da yakışıklı tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Çoğu ikinci görüşme talebinde bir daha bulunmadı.

Binlerce görücü usulü Facebook görüşmesi hayal kırıklığı yaşarken, yine flörtün aldatıcılığına kapılanlar işi evliliğe kadar götürdü. Baba evinden kaçıp evlenenler, var olan karısını/kocasını/çocuklarını bırakıp evlenenler ve sevgi/aşk hislerle evlenenler çok geçmeden yanlış evliliği fark ettiler. Kimi artık çocuk sahibi bile olmuştu. Çoğu boşanma yoluna gitti. Kimisi katlandı. Azı da aradığı mutluluğu buldu.

Görücü usulü Facebook aşkların kısa aşk öyküsü böyle. Gerçek hayatta aşkın tartışıldığı ve insanları duygu ve akıllarının karışıklığı karşısında sanal aşkın varlığı birçok Facebook üyesi tarafından kabul görmemektedir. Özellikle yıllarca beraberlikten sonra evliliğe dönüşen ilişkilerdeki sorunların ve boşanmaların yanında sanal aşk ile evliliği sağlıklı ve yersiz bulan çok üyeyle konuştuğumuzda sanal aşkla evlilik yapanların zaten gerçek hayatta kendilerine güveni olmayan ve kendi başına bir sevgili bulamayacakların sanal âlemi fırsata dönüştürdüklerinden bahsettiler. Ancak aşkın ve evliliğin hangi zaman ve hangi mekânda gelineceğini bilinmediği önemli olan iyi ve doğru insana dek gelmeye bağlı olduklarını ifade ettiler. Ancak her şeye rağmen Facebook’un sağlıklı ilişki mekânı olmadığı, güven vermediği ve tehlikeli olduğu görüşler çoğunluktaydı.

İnsanların iletişim mekanları artık sanallaşmaya başlamasıyla, tanışmaların çoğunluğu da artık sanal mekanlarla olmaktadır. Bunun önüne geçilmesi zordur. İletişimde Facebook’un varlığı inkar edilemeyeceği gibi bunun önüne geçilmesi de anlamsızdır. Her ne kadar risklerden bahsedilse de insanlar kendilerine sevgili/arkadaş/eş aramaya devam edeceler. Öyle ki riskleri ve kötü karşılaşmaları rahatlıkla göze alacaklardır ki alıyorlar. O zaman bunun önüne geçilmekten ziyade bunun daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde değerlendirileceğidir. Artık Facebook ilişkileri/arkadaşlıkları/aşkları hayatının bir parçası haline geldi. Diğer sosyal medya ağlarıyla hızla yaygınlaşıyor ve bir realiteye dönüşüyor. Hayattaki insan gerçeğinden kaçan insanlar, sanalı yapay/sahte/yalancı üyelerine yöneliyor ve onların yine yapay söylemleriyle sarhoşa dönmeyi tercih ediyorlar. Çünkü sanalda duymak istedikleri güzel sözleri ve romantizmi buluyorlar. Bile bile kendileri ateşe attıklarını farkındalar. Sanalın okşayıcı kolları arasında kısa süreliğinde olsa da kendilerinden geçmeyi arzulamaktadırlar. En azında kimse boşluk da olan üyelere hakaret etmiyor, küçümsemiyor aksine el üstünde tutuluyor, sürekli övülüyor en azından kendisine hayran birilerini bulması kolaylaşmaktadır.

Güven sorun yaşayan, sosyal hayatta başarısız olan, farklı maceralar peşinde koşanların ve iradesi zayıf, hedefi olmayan, zamanı nasıl geçireceğini bilmeyenlerin Facebook’a saldırmaları ve kendilerini orada gerçekleştirme alanına çevirmeleri normal bir durumdur. Ancak kötü niyetlilerin de Facebook’da yer almalarıyla aldatılan ve hayal kırıklığına uğrayan insanların sayısı binleri bulmaktadır.

Unutmamak gerekir ki Facebook hayatın gelişimi adına bir araçtır; Ama Facebook amaç edinilmeye başladığında üyeler nesneye dönüşüp, değersizleşmektedirler.

Osman Tatlı

osmantatli@gmail.com

@tatliosman63

 
Toplam blog
: 90
: 382
Kayıt tarihi
: 02.08.14
 
 

2004 yılında İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Üniversite yılla..