Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Görünmeyen gerçekler

Görünmeyen gerçekler
 

Kazım


Görünmeyen Gercekler
Fenerbahçe Kocaeli maçını kayıpsız geçmesine geçti ancak bu maçla birlikte bir yığın soru işareti de geride kaldı. Takımın hala oturmamış olması, oyunun hiçbir anında ve alanında güven vermemesi, elde ettiği skor üstünlüğünü dahi koruyamaması bu soru işaretlerinden bazıları.

Ancak, uzatmada atılan gol ile alınmış bir galibiyet hem oyuncuların birbirine olan inancını artırdı, hem de maçtan asla kopmaları gerektiğini bir kez daha gösterdi. Bu da son maçın olumlu tarafları.

Fenerbahçe, Kocaeli deplasmanında yediği gole kadar çok kötüydü. Ancak golden sonra her şeyin daha da kötü olacağını anlayan futbolcular sorumluluk aldılar ve oyuna ağırlıklarını koydular. Rakibin forvet sayısını azaltması ve skoru koruma derdine düşmesi açıkçası Fenerbahçe’nin işine geldi ve rakip sahada daha etkili gözüktü.

İkinci yarı ile birlikte takımda değişen bir şey yoktu. Buna karşın Kocaeli’nin gol atacak bir girişimi de yoktu isteği de. Bun rağmen oyunda farklı bir şey oldu. Kazım ya sakatlandı da çıktı ya da Luis Kazım’a daha fazla dayanamayarak oyundan aldı. İşte bu an Fenerbahçe için her şeyin değiştiği andı. Ali Bilgin ile Gürhan çok uzun zamandır, Kazım nedeniyle işlemeyen sağ kanadı işler hale getirdiler. Fenerbahçe’nin attığı 3 golde bu kanttan geldi. Ancak Fenerbahçe 2-1’i yakalamışken acemice yediği gol, takımı yeniden krize soktu. Oysa şampiyonlar liginde oynayan ve tümü tecrübeli oyunculardan kurulmuş bir takımın tempoyu ayarlayamaması ve skoru koruyamaması çok önemli bir sorun.

Fenerbahçe İkinci golü yerken sadece 3 oyuncu topun arkasındaydı geri kalan 7 oyuncu rakibin arkasında kaldı. 2-1 öndeyken bu derece sorumsuz ve şuursuz atağa kalkması ve böyle dengesiz kontra yemesi büyük takıma yakışmıyor.

Daha önceki yazılarımda değindiğim üzere Volkan-Maldo-Selçuk ve Kazım bu dörtlüden üçünün aynı takımda oynaması halinde o takımın maç kazanması zordur demiştim. Volkan için Luis’e kızmak mümkün değil. Koca bir takımı Volkan’a mecbur bırakanların ayıbıdır bu ayıp. Ancak Selçuk ve Kazım konusunda Luis üzerine düşeni de derhal yapmalıdır.

Özelikle tek ön libero oynayacağınız maçlarda dirençli, mücadeleci, çok koşan, alan daraltan, nerede ve ne zaman basması gerektiğini bile ve her şeyden önemlisi fizik gücü yüksek bir ön liberonun oynaması gerekiyor. Marco’yu Fenrebahçe için önemli kılan buydu. Bu işleri çok iyi yapıyordu. Fenerbahçe’de Marco’nun tek alternatifi Deniz. Oysa Bu mevki de Luis’in tercihi Selçuk ve bence bu tercih son derece yanlış bir tercih.

Nitekim yenilen ilk golde Selçuk’un çok ciddi pozisyon hatası vardı. Üzerine gelen rakibini karşılamadı, geriye kaçarak gol pozisyonunu kendisi hazırladı. Fenerbahçe teknik heyetinin ve özelikle Luis’in bu pozisyonu defalarca izlemesi gerekiyor.

Bence tek ön liberolu maçlarda Selçuk yerine Deniz, defansif anlamada her zaman daha iyi bir tercihtir. Belki Deniz, Selçuk kadar teknik değil ama zaten bu bölgeye çok teknik oyuncu değil, fizik gücü yüksek, top kapan ve kaptığı topları hızlıca oyuna sokan oyuncu lazım. Bu anlamada bundan sonraki maçalara Luis Deniz ile başlarsa büyük yanlışlarından birini daha terk etmiş olacak.

Ayrıca bu bölgede Luis, zaman zaman Ali Bilgin’i de kullanmalıdır. Bu bölgedeki diğer bir alternatif olan Josico ise muhtemelen yabancı kontenjanına takılacak. Bu nedenle bu bölgede çoğunluklu olarak Deniz’i zaman zaman Ali Bilgin’i ve Selçuk’u denemek gerek.

Gelelim Luis’in en büyük ve affedilmez hatasına yani Kazım’a. Pazar günü gazetelerin büyük bölümüne baktım. Tüm “büyük ve usta” yazarları okudum. Herkes kendince bir takım analizler yapmış çözüm önerileri sunmuş ve herkes Fener’in bir ritim sorunu olduğuna dikkat çekiyor. Teşhiste kimsenin şüphesi yok, bir ritim sorunu olduğu doğru ama bu ritim sorunu nerden kaynaklanıyor? Bana göre bunca yıl bu mesleği yapan “büyük” yazarlar ne kadar acı ki takımdaki ritimsizliğe hep yanlış çözümler üretmişler. Bu ritimsizliği kimisi hocaya bağlamış kimisi yönetime.

Oysa Futbol çok basit bir oyundur aslında. Avrupa şampiyonasında F.Terim’de bunu defalarca gördük. Doğru adamları doğru yerde oynattığı zaman, tel, tel dökülmekte olan takımın, bir anda makine gibi işler bir takıma dönüştüğünü defalarca gördük. Bazen bir oyuncu değişikliği ile birlikte bir takım inanılmaz bir değişim içerisine girebiliyor. Kimlik değiştiriyor, kendine olan güveni artıyor. Bunun örnekleri çok.

Kocaeli maçı bunu bize bir kez daha gösterdi. Kazım çıktı, çıkmasıyla birlikte bambaşka bir takım sahaya girdi. Kimsenin ciddiye almadığı hatta yedek oyuncudan bile saymadığı Gürhan, oyuna girer girmez takıma inanılmaz bir hareketlilik getirdi. Çok mu iyi oynadı Gürhan, hayır çok iyi oynamadı ama Kocaeli karşısında 10 kişi oynayan takım Gürhan ile birlikte eşitlendi yani 11-11 oldu.

Gürhan ters ayaklı olmasına ve alışık olmadığı bir mevkiye geçmesine rağmen sağ kanada hareket getirdi. İyi toplar attı. Birkaç defa rakip oyuncuları eksiltti ve savunmanın arkasına da harika bir koşu yaptı. Anacak aldığı bu güzel topu çok kötü kullandı. Zaten önemli olan da gol yapması değildi. Futbolda önemli olan denemek ve rakip savunmanın dengesini bozmak değil mi? Sağa, sola, araya, savunmanın arkasına düz ve çapraz koşular yapmak değil mi? Takıma direnç ve mücadele azmi kazandırmak değil mi? Tuncay’ı Tuncay yapan bu değil miydi?

İşte Gürhan sahada kaldığı 30 dakika içinde bütün bunları yaptı. Kazım’a sağ kanatta nasıl oynaması gerektiğini gösterdi.

Gürhan savunma arkasına yaptığı güzel koşunun hemen ardından, kendi ceza sahasına yakın bir yerde kaptığı topu hemen oyuna soktu. Kaptığı topu pas olarak geri aldı ve hemen Semih’e aktardı. Semih bu pasla ilk golün asitsini yaptı. Bazıları Gürhan’ın bu hareketine faul diyebilirler . Faul olup olmaması da hiç önemli değil. Burada önemli olan kendi ceza sahasına kadar gelip, topu kapması, ayağında eveleyip gevelemeden hemen oyuna sokması, aynı topu alıp Semih’e aktarmasıdır. Yerinde oynadığı Kazım ise 15 resmi maçta bırakın top kapmayı kendi ceza sahasının bulunduğu yerlerde TV ekrana bile giremiyor.

Kimsenin adam yerine koymadığı, yedekten bile saymadığı çoğu zaman 18 kişilik kadroda yer bulamayan Gürhan Fenerbahçe’nin attığı 3 golün içinde de vardı.

Benim niyetim burada Gürhan’ı Kazım karşısında övmek değil. Belki Gürhan bir maç sonra saç baş yoldurabilir. Ancak benim haftalarca anlatmaya çalıştığım, söyleye söyleye dilimde tüy bitiren olay bu. Kazım ile başlamak takımı bir kişi eksik oynatmaktır.

Kazım kötü futbolcudur demiyorum, yerine Gürhan oynamalıdır da demiyorum ama artık Kazım’ın sağ kanatta hiçbir işe yaramadığını, saha içindeki görevlerini yerine getirmediğini, sorumluluk almadığını, kaçak oynadığını ve zaten orta sahası sorunlu olana bir takımı bir kişi eksik bıraktığını görün istiyorum. Teknik heyette görsün hoca da görsün istiyorum. Bunu görmek için daha kaç 15 maç gerekecek onu da bilmiyorum. Ama sihirli sözcük bu yani KAZIM.

Kazım ile Tümer arasında hiçbir fark yok. Zico döneminde Tümer gitti takım dengeye oturdu. Çünkü Tümer, takım savunmasına hiç yardımcı olmuyordu. Sadece top ayağına geldiği zaman top oynamak istiyordu. Aynı şey Kazım için de geçerli. İddia ediyorum Kocaeli maçındaki 11 içinden Selçuk ve Kazım çıksın, takım yine rayına oturacaktır. Her şey bu kadar basit mi diyenler olacaktır elbette. İşte ben de onu anlatamaya çalışıyorum ve diyorum ki her şey bu kadar basit.

Daum zamanında Anleka ve Alex ile birlikte takım berbat oynuyordu. Her hafta zorlanıyordu. Zannedersem içeride bir Konya maçıydı ve takım yine kötü oynuyordu. Türbinden ıslıklar ve protestolar yükselmeye başlamıştı. O anda mucize gibi bir şey oldu. Anelka sakatlandı ve çıktı. Yerine Nobre girdi. Pozisyon bulmakta zorlanan Fenerbahçe o maçta 5 gol attı. Ardından Anleka düzelene kadar Nobre oynadı ve Fenerbahçe arka arkaya oynadığı 7 maçta 30’a yakın gol attı ve sadece Kupa maçlarında GS den toplam 4 gol yedi. Sonra Anleka düzeldi. Ara ara oyuna girmeye başladı ve Fener yine teklemeye başladı. Ardından Makina düzeninde işleyen, ritim tutan takıma sağ açık olarak Anleka monte edildi. Nobre-Alex- Anelka görünürde muhteşem bir forvet üçlüsüydü. Peki bu muhteşem forvet hattı ilk maçında ne mi yaptı? Vestel Manisa’dan 5 yedi. Çünkü Anleka ne savunma yapabildi ne de hücumu destek verebildi. İşte Futbol aslında bu kadar basit. Her koşulda 11-11 oynamak çok önemli.

Luis Avrupa maçları dahil olamak üzere toplam 15 resmi maç oynadı. Bu 15 maçın istatistiklerine bakıldığı zaman en kötü oyuncu Kazım. 15 maç boyunca yaptığı isabetli orta sayısı 15 değil. İsabetli, isabetsiz toplam orta sayısı bile 15’i bulmaz. Rakipten çaldığı top bir elin parmaklarını geçmez. Genel anlamda takım savunmasına hiçbir katkısı yok. Asla boş koşu yapmıyor. Savunmayı hiç rahatsız etmiyor. Düz ve çapraz koşular yapmıyor. Ayağına gelen topları eveleyip, geveleyip sağ kanatta gereksiz bir yığılmaya neden oluyor. Çok nadiren fiziğini kullanarak adam eksiltiyor, ardından son derece isabetsiz ortalarla maçı tamamlıyor.

Orta saha zafiyetinin yaşandığı bir takımda sahaya Kazım ile çıkmak anlaşılmaz bir ısrar. Zaten senin Volkan gibi bir dezavantajın var. Patlamaya hazır bomba gibi. Ne zaman ıska geçeceğini kendi de bilmiyor. Senin Alex gibi hiçbir fizik gücü hiç olmayan bir oyuncun var. Zaten senin Uğur gibi ne zaman ne yapacağını bilmediğin bir oyuncun var ve top kapabilecek potansiyele sahip tek oyuncun Selçuk ise bu orta sahadan dirençli bir takım yaratmak mucize gibi bir şey. Bu kadar olumsuzlukların yaşandığı bir bölgede fazla alternatifin yok, kabil ama Gürhan-İlhan-Ali Bilgin-Gökhan-Burak gibi alternatifi en çok olan yerde Kazım gibi bir oyuncuda ısrar etmenin ne anlamı var bunu anlayabilmiş değilim.

Orta sahanın sağında göre alan kişi

1-Genel olarak takım savunmasına yardımcı olacak.

2- Özel olarak kendi kanadını savunacak rakibinin soldan hücuma çıkmasına engel olacak.

3- Sert savunma yaparak rakipten top çalacak.

4- Rakip hücumdayken alan daraltacak, kendi takımı hücuma kalkınca alan genişletecek.

5- Aldığı topları hızlı bir şekilde oyuna sokacak.

6- Oyunun kilitlendiği anlarda hücumda genişlik sağlayacak, Sağa, sola çapraz koşular yaparak arkasından gelen oyunculara alan açacak.

7- Oyunun sıkıştığı anlarda, sağ kanattan adam eksilterek içeriye isabetli ortalar yapacak ve rakip savunmanın dengesini bozacak koşular yapacak.

Orta sahanını sağında oynayan bir oyuncunu en temel görevleri bunlardır. Peki Kazım bunların hangisini yapıyor? Ben de diyorum ki takım savunmasına yardımcı olan, top kapan ve kaptığı topları ayağında gevelemeden oyuna sokacak kim varsa o oynasın. Adı Kazım olmuş, hasan olmuş hiçbir önemi yok. Ancak Luis, yanlışlarını bir bir düzeltti geriye kaldı bir tek kazım ve bana göre sihirin adı KAZIM.

Herkese sevgiler,

 
Toplam blog
: 6
: 449
Kayıt tarihi
: 10.10.08
 
 

1972 Doğumluyum. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimiler Fakültesi Mezunuyum. İyi bir Fenrbahç..