Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Görünüş ve görüşler

Görünüş ve görüşler
 

Prezentabl olmak özellikle son yıllarda iş ilanlarının olmazsa olmaz şartı. Eğitiminiz, iş tecrübeniz ne olursa olsun, prezantabl olmazsanız, şu rekabet ortamında bir işte tutunamazsınız.

Böyle bir deyiş; bilmiyorum ama dilimize Fransızca "presentabl" kelimesinden geçtiği ve bu sözcüğün Türk Dil Kurumu'nun sözlüğündeki anlamı "sunulabilir" olduğu şeklinde. Tanım çok açıklayıcı olmasa da eli, yüzü düzgün, mümkünse güzel ve bakımlı olarak tarif edilebilir. Bence asıl sorun bu prezantabilite özelliğine kimin karar vereceği. Çünkü sonuçta her insan kendine göre az çok prezentabldır. Kendini çok beğenen, kendini seven bir insanı, siz hiç çekici bulmayabilirsiniz. Ama sonuçta ilanı veren işveren olduğu için buna karar verecek olan kişi de kesinlikle işverendir.

Bir düşünür şöyle der; “Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi. Biri düşünmek, diğeri oturmak için. Başarı hangisini kullandığınıza bağlı”

1972 yıllarında Pitsburg Üniversitesinde yapılan bir araştırmada, boyları 187–192 cm. arasında olan mezunların hiçbir neden olmadan diğer arkadaşlarına göre %12 fazla maaş aldıkları tespit edilmiş.

İnsanlar hakkında karar verirken fiziklerinden etkilendiğimiz kesin. Bunu büyük şehirlerde çok net görebiliyor ve hayretle izliyorsunuz. Gençlerin iş araştırmalarında verdikleri CV lerin içeriği değil ama görüntüleri çok daha fazla dikkat çekiyor artık.

Albert Einstein’dan izafiyeti anlatması istendiğinde der ki;
“Kızgın bir korun üzerinde bir saniye, bir saat gibi geçer, oysa güzel bir kadının yanında bir saat, bir saniye gibidir. İşte izafiyet budur” der.

Mevlana’ da diyor ki; “Ne insanlar gördüm üstlerinde elbise yoktu, ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu”

Arabaların arkasında bir zamanlar da moda olan sallama yazıların birinde “ Yollar gidişime, kızlar duruşuma hasta” “o nasıl bir duruşsa öyle”.

Bizler ne kadar da etkilenmiyoruz desek de, bilincimizin su altı derinlikleri bu ayrımı çoktan yapmıştır bile. Çünkü propaganda makinesi beynimize bu görünüşü, görmek istediğimiz şekli, kafamıza işlemiştir çoktan.

Meksikalılar tembeldir. Bir filmde kötü bir adam varsa esmer ve siyah saçlıdır. Şirinler çocuk dizisinde, Şirine büyü ile kötü kız olduğunda bile saçının renk dönüşümü o an siyahtır, iyi kalpli haline dönüştüğünde sarı saçlarına kavuşur.

ABD’de aykırı yönetmenler tepki olsun diye sadece zencilerin oynadığı siyah filmleri yaparlar. 74 yıllık Oscar tarihinde 2002 yılına kadar sadece Sydney Poitier en iyi aktör dalında ödül aldığı istatistiklerde mevcuttur. Irkçılık ABD de çok konuşulmaya başlayınca iki ödülü birden siyahlara vermek zorunda kaldılar bir ara.

Temel ABD’de otobüs şoförlüğüne başlamış, önde beyazlar, arkada siyahlar oturuyor. İki gurup arasında bir anda kavga çıkmış. Temel durdurmuş arabayı sinirle
“ İnin aşağı” demiş, herkes inmiş aşağıya.
“ Ne kardeşim böyle, sen siyah, sen beyaz kavgası. Bundan sonra yok öyle siyah – beyaz. Hepiniz yeşilsiniz, anlaşıldı mı? Binin şimdi arabaya”.
Bu arada mırıltılar başlamış otobüste. Temel bakmış durum yine vahim, işini kaybedebilir, devam etmiş.
“ Yalnız açık yeşiller öne binsin, koyu yeşiller arkaya !!”

Öyle bir dünya olmaya başladık ki insanlar giyimleriyle karşılanır, kuşamlarıyla uğurlanır olmaya başladı. Telefon markamız kişiliğinizi belirler oldu. Kullandığınız cep telefonu hattı sizin özgür olup olmadığınızı gösterir oldu. Sigara markanız maceracı yaptı sizi. Dondurma ile seksi birleştirdiler beynimizde, hayattan zevk almak için belirli marka içecekler içmek zorunda bırakıldık. Dert zannettiğimiz şeyler dert falan değil, hayatın akışında devam eden senaryolarımız bunlar.

Üç bin yıl öncesine ait Hitit tabletlerinde buna benzer ve hayat pahalılığı ile ilgili yazılara rastlanmış.

Döviz kurlarıyla kafayı bozanlar, görünüşe kafa yoranlar, ekonomik kriz bizi mahvetti diyenler, araba modelimiz eski diye bunalanlar, kız arkadaşım terk etti diye üzülenler, ne olacak bu memleketin hali, boyum neden kısa bari diye hayıflananlar, görünüşüm nasıl, yakıştı mı sorgucuları, böyle koca olmaz olsun diye düşünenler…

Işığı görmek için mutlaka karanlıkta kalmanız gerekmez.
Hayatı hak edin
Işığı görün.
Hayattan zevk alabileceğimiz, yaşamımıza çok şeyler katabileceğimiz, keşfedemediğimiz öyle değerlerimiz var ki.
Hayatla aranıza firmaları sokmayın. Hayatınızı özgür ve düşünerek yaşayın.
Ve saatiniz sadece saati göstersin.

Ve bir adam söyle dedi: "Bize kendini biliş’ ten bahset."
Ve o cevap verdi:

"Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir.
Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur”

 
Toplam blog
: 62
: 690
Kayıt tarihi
: 04.01.07
 
 

Aşçıları ile ünlü Mengen doğumluyum. Beden Eğitimi Öğretmeni, güzel sanatlara ilgili, sporu mesle..