Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '13

 
Kategori
Haber
 

Göz açıkken rüya gördünüz mü? Kınalı tahta kaşıklarla tanışıp, Süleymanın tahtında uzandınız mı?

Göz açıkken rüya gördünüz mü? Kınalı tahta kaşıklarla tanışıp, Süleymanın tahtında uzandınız mı?
 

Çam kozalakları ve çam fıstıkları


 

 

 

Yeri göğü deldiler. Ulusal anlaşmaları hiçe sayan Amerika,  feza’daki kara deliğin büyümesine katkı sağlıyor. Güneş de bu yüzden   tepemizden inmiyor. Sera gazları Amerika’da yaygın. Derebeylik değil mi bu? Kızılderililerin, siyahilerin elinden toprağını al.  Bayrağını dik oraya. Buralar benim de. Vaat ettiğin harika ve renkli Amerika. Amerika her şey demek. İstikbalin kapıları demek”  “ Amerika fırsatlar ülkesi” diyerek insanları kandır. Öbek öbek biriken  hayvan pisliklerini imha etmeden sera gazları kara deliği büyütsün. Dünyayı tehlikelere at. Olacak iş mi? Gün gelecek bu kara delik, sonumuzu getirecek. Hala daha en ufak bir tedbir aldıkları yok !

Yeryüzünde kimin ensesinde sıcaklardan enselerde boza pişiriliyorsa, bunun  sorumlusu Amerika’dır. Ört ki, ölem !

 Buna mukabili yaylalar bize ihsan  edilmiştir. Çıkıyorsun. Yer serili döşekler. Yer serili yuvarlak, tahta kınalı kaşıklarla yayla çorbanı içiyorsun. İçine has undan  yapılma ekmeğini doğruyorsun. Akşamüstü de ev yapımı şaraptan yudumluyorsun. Serinliğin bir kat daha artıyor.

Kozak Yaylasına çıkarken,  sıralı “Kahvehaneler” var. En namlısı“Sevinç Ana’nın Yeri”  kocası İbrahim Oktay’la birlikte buraya kır havası içinde yaşanan ve soluk alınan bir köşe yapmışlar. Hemen yol kenarında.

Buralarda sıra sıra kahvelerde de durum aynı. Buralarda yenilen içilen her şey doğal. Üzümler salkım salkım yanı başlarındaki tarlalarda. İlaçsız yetişmişler. Köşe başlarında, Sultan Süleymanın tahtına benzeyen  trabzonlarla çevrili,  yerden birkaç karış yukarıda, bul minderli, yer sofralı, uyumalık peykeleri olan yerer var. Tam Anadolu işi. Kafayı koydunuz mu, uyuyorsunuz. Cırcır bö cekleri de senfonisi ile beyinleri tatlı tatlı uyuşturuyor.

Çam ve fıstık ağaçları üzerinize koyu gölgelerini düşürüyorlar. Bir yaz senfonisi yaşıyorsunuz. Bütün renkler yeşile durmuş. Yeşile kesmiş. Yeşil yeşil bakıyor size. İçiniz dışınız yeşil.

En iyisi yaylalar. "Gözü açık görülen rüyalar,"  elle tutulacak kadar şeffaftır. Gelin buraya, postu serin. Bir eli işte, diğer eli, beline doladığı meşin, çırcırlı para cebini dakika başı açıp kapamakla geçiren İbrahim Usta'ya kulak verin. Seyyar kasa, görmeyeli eli sıkı olmuş. 18 sene sonra karşılaşıp, özel olarak 25 Km.  bu dağlara geldiğimiz halde, bir eli yine çırcırlı para kesesinde, diğer eli ortalıklarda dolaşıyordu. Çalışkanlığının neticesi bu hallere erişmiş olduğunu görmek, bizi memnun ederdi. Nitkim de etti. Memnun ayrıldıık.

Yaylalar yaylalar.

BERGAMA YOLUNDA YÜKSELDİKÇE KOZAK YAYLASINA ÇIKILIR. FISTIK AĞAÇLAR MEŞHURDUR.

                                                        KOZAK'TA BİR KIR KAHVESİ.

                               BÜYÜK USTA ARA GÜLER DE GELİP GEÇMİŞ BU YOLLARDAN

İŞTE SEVİNÇ ANA VE KOCASI, YER SOFRALI DİVANDA TAHT MİSALİ BAĞDAŞ KURMUŞLAR

                                               HAS BUĞDAY EKMEĞİ, TAŞ FIRINDAN

                                                                      DEDE - KIZ

 

 

                    SALINCAKTA BİR KİŞİ. ÜNİVERSİTE MEZUNU. GARSONLUIK YAPIYOR

 

 

 

.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..