- Kategori
- Deneme
GÖZ HER ŞEYİ GÖRÜR MÜ?
kaynak: resimsakla.com
Göz var ama insan her zaman her şeyi göremiyor ne yazık ki. Göz bir emir kulu sadece. Bir ses gözü yönlendirmedikçe, emir vermedikçe, gözün yapacak fazla bir şeyi yok. Bir ses göze: "Şunu gör, şunu daha ayrıntılı gör, şunu iyice yakından bir gör, şunu öyle bir gör ki bir daha unutmak mümkün olmasın" gibi komutlar vermedikçe gördüğümüz hiç bir şeyi görmüş olmayız aslında.
Bu görme dediğimiz olay, her gün önümüze çıkan yol, ağaçlar, arabalar, evler, insanlar olabileceği gibi, olaylar, olayların ardındaki nedenler yani akılla bağlantı kurularak görülen soyut durumlar da vardır. İster somut ister soyut olsun nesneler ve olayları görebilmek için gözü uyaracak desteklere ihtiyaç var. Düşünürler, sanatçılar gibi duyarlılığını geliştirenler herkesin göremediğini görebilmeyi başarırlar. Duyarlı olmak çok önemli. Duyarlı olanlar kimselerin farkedemediği ayrıntıları görürler ve kendilerine dert edinirler. Sanatçıların ve düşünürlerin içinde yaşadıkları toplumları etkilemeleri bu öngörüleri sayesindedirler. Deyim yerindeyse kendilerine üçüncü bir göz yaratırlar ve kimsenin göremediğini bu gözleriyle derinlemesine görerek toplumlarının geleceğine yön verirler.
Kitap okumak ufku genişletir. Ne kadar çok kitap okursanız o kadar duyarlı hale gelirsiniz ve yaşadıklarınızın farkına vararak doya doya yaşarsınız. Okumak görmeyi daha keskin kılar. Olayların bağlantılarını daha rahat kurarsınız ve olayların arkasındaki nedenleri hemencecik görebilirsiniz.
Her şeyi görmek, bilmek mutlu eder mi insanı? Etmez. Çünkü ayrıntıları görmek, haksızlıkları, adaletsizlikleri de görmek demektir. Sesinizi çıkartırsanız başınız belaya girer, çıkartmazsanız vicdan azabı çekersiniz. Ama insan olmak için de duyarlı olmak olmazsa olmaz bir özellik değil midir?
Gözün bir başka özelliği de, insanlar mutluyken dünyayı pek görmez. Ama başına bir felaket gelmişse ve kimselerden de yardım eli görmemişse bir görmeye başlar ki kendi de inanamaz gördüklerine. Ne eş kalmıştır ne dost. Cüzzamlı görmüş gibi insanların kendinden nasıl kaçtığını görür. Bununla da kalmaz onların kafasında geçenleri bile görmeye başlar. Yani gözün görmesi için düşmek gerekir.
Düşünce daha bir net görünüyor her şey.
BİLİNMEZ
bir yapraktan süzülen yaş
nedendir
ağlayan
ağaç mıdır yaprak mı
bilinmez
yaprak sararınca
yere düşer, savrulur
sararınca, damla çıkmaz yapraktan
nedendir
sararan
ağaç mıdır yaprak mı
bilinmez
yeşil yaprak yaşar ama
ağlar hep
ölür gider sarı yaprak
ağlamaz
ağlayan,
ağaç mıdır yaprak mıdır bilinmez
yeşil yaprak
neden düşmez ağaçtan
mutlu olan hangi renktir
bilinmez
Coşkun KARABULUT
Bu görme dediğimiz olay, her gün önümüze çıkan yol, ağaçlar, arabalar, evler, insanlar olabileceği gibi, olaylar, olayların ardındaki nedenler yani akılla bağlantı kurularak görülen soyut durumlar da vardır. İster somut ister soyut olsun nesneler ve olayları görebilmek için gözü uyaracak desteklere ihtiyaç var. Düşünürler, sanatçılar gibi duyarlılığını geliştirenler herkesin göremediğini görebilmeyi başarırlar. Duyarlı olmak çok önemli. Duyarlı olanlar kimselerin farkedemediği ayrıntıları görürler ve kendilerine dert edinirler. Sanatçıların ve düşünürlerin içinde yaşadıkları toplumları etkilemeleri bu öngörüleri sayesindedirler. Deyim yerindeyse kendilerine üçüncü bir göz yaratırlar ve kimsenin göremediğini bu gözleriyle derinlemesine görerek toplumlarının geleceğine yön verirler.
Kitap okumak ufku genişletir. Ne kadar çok kitap okursanız o kadar duyarlı hale gelirsiniz ve yaşadıklarınızın farkına vararak doya doya yaşarsınız. Okumak görmeyi daha keskin kılar. Olayların bağlantılarını daha rahat kurarsınız ve olayların arkasındaki nedenleri hemencecik görebilirsiniz.
Her şeyi görmek, bilmek mutlu eder mi insanı? Etmez. Çünkü ayrıntıları görmek, haksızlıkları, adaletsizlikleri de görmek demektir. Sesinizi çıkartırsanız başınız belaya girer, çıkartmazsanız vicdan azabı çekersiniz. Ama insan olmak için de duyarlı olmak olmazsa olmaz bir özellik değil midir?
Gözün bir başka özelliği de, insanlar mutluyken dünyayı pek görmez. Ama başına bir felaket gelmişse ve kimselerden de yardım eli görmemişse bir görmeye başlar ki kendi de inanamaz gördüklerine. Ne eş kalmıştır ne dost. Cüzzamlı görmüş gibi insanların kendinden nasıl kaçtığını görür. Bununla da kalmaz onların kafasında geçenleri bile görmeye başlar. Yani gözün görmesi için düşmek gerekir.
Düşünce daha bir net görünüyor her şey.
BİLİNMEZ
bir yapraktan süzülen yaş
nedendir
ağlayan
ağaç mıdır yaprak mı
bilinmez
yaprak sararınca
yere düşer, savrulur
sararınca, damla çıkmaz yapraktan
nedendir
sararan
ağaç mıdır yaprak mı
bilinmez
yeşil yaprak yaşar ama
ağlar hep
ölür gider sarı yaprak
ağlamaz
ağlayan,
ağaç mıdır yaprak mıdır bilinmez
yeşil yaprak
neden düşmez ağaçtan
mutlu olan hangi renktir
bilinmez
Coşkun KARABULUT