Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '09

 
Kategori
Bilim
 

Göz yanılması

Göz yanılması
 

Göz kesiti


İnsan gözü için mükemmel derler. Gerçekte birçok kişinin bildiği gibi göz mükemmel değildir. Burada göz yanılmaları ile ilgili bir galeri hazırladım. Üzerine tıklayınca büyük olarak görebilir, bazıları üzerinde test yapabilirsiniz. Her biri için birkaç söz:

Zarlardan oluşan üçgen. Bu üçgenin içi açıları toplamı 270 derecedir. Yani bu üçgenin her köşe açısı 90 derecedir. Gerçekte üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir. Böyle bir şey olamaz.
Renkli noktalar. Ortadaki siyah noktaya biraz bakınca çevredeki renkli noktalar kayboluyor.
İç içe girmiş iki halka. Resme uzaklaşıp yakınlaştıkça ters yönlerde dönüyormuş gibi görünüyor.
Kareli yuvarlaklar. Onlara bakarken sanki hareket ediyormuş gibi görünüyor.
Fıstık çekirdekleri. Üzerinde göz gezdirirken onlar da hareket ediyormuş gibi görünüyor.
İki yüzeyin renkleri aynıdır.
Yunus vaya araba. Resim yakından bakınca yunus, uzaktan bakınca araba olarak görünüyor.
Karelerde siyah noktalar. Bir noktaya bakarken başka bir yerde sanki beyaz üzerinde siyah nokta varmış gibi görünüyor. Bakarak bir türlü siyah noktayı yakalayamıyoruz.


Galeride söylediğim aldanmalardan başka birkaç göz kusurumuz daha vardır. Bütün gözlerde bir kör nokta vardır. Baktığımız yeri görmeyiz. Normal olarak bakarken her yeri görüyormuşuz gibi algılarız. Aslında her gözümüz için iki noktayı görmeyiz. Fakat beyin o görünmeyen noktayı çevresinde gördüğü görüntülerle tamamlar. Bir de bu iki kör nokta gözün tam karşısında olmadığı için iki gözümüz diğerinin eksiğini bir dereceye kadar kapatır. Bu noktayı bulmak için şöyle bir deney yapabilirsiniz:


Bir gözünüzü kapayın. Kolunuzu ileri doğru uzatın. Başparmağınızı Amerikalıların OK demesi gibi yukarıya doğru açık gözünüzün önünde tutun. Gözünüz ve kolonuz aynı yanda olmalı, yani sağ veya sol yanda. Bilgisayar ekranında herhangi bir nokta seçin. Sürekli o noktaya bakarken kolunuzu yavaş yavaş dışarıya doğru açın. Kolunuz yaklaşık 3-4 derece açıldığı zaman başparmağınız kaybolacaktır. Kolunuzu o noktadan sağa, sola veya yukarı aşağı oynatırsanız veya başka bir yere bakarsanız parmağınız yeniden görünür. Parmağınızın kaybolduğu nokta kör noktadır. Orayı görmüyorsunuz ama beyniniz sizi aldatıyor. Gördüğünüzü sanıyorsunuz. O nokta göz sinirlerinin gözden çıktığı noktadır ve orada görme hücreleri yoktur. Bu bütün insanlarda böyledir. Göz mükemmel değildir ama hayatta kalmamız için yeterlidir.


Yukarıdaki hata başka bir hatadan kaynaklanır. Bir örnek daha. Hücreler 3 ana bölümden oluşur. Zar, plazma, çekirdek. Plazma içinde mitokondri vardır. Görme hücreleri özelleşmiştir. Bunlara ek olarak ışığa duyarlı bölüm ve görüntüyü nakleden sinir bağı vardır. Dışarıdan ışık gelir. Işığa duyarlı bölüm görüntüyü alır ve sinirlere aktarır. Sinirler de görüntüyü beyne taşır. Hücre bir çubuk şeklini almıştır. Ancak bir terslik vardır. Işığa duyarlı bölüm çubuk biçimindeki hücrenin en arkasındadır. Işığın geldiği yönde mitokondri, hücre çekirdeği, sinir telleri vardır. Bunlar da görüntüyü bir dereceye kadar bozar. Sıralama tam tersi olsaydı sinir hücreleri toplanıp bir noktadan çıkmayacak ve kör nokta olmayacaktı. Göz de daha iyi görecekti. Nitekim ahtapotlarda böyledir. O nedenle ahtapotlar insanlardan daha iyi görürler. Ama bu terslik ölümcül değildir. Öyle olsa yaşayamazdık. Gördüklerimiz yaşamamıza yetiyor.


Işığı dalgalar halinde algılarız. Dalga birimi Angström’dür ve milimetrenin milyonda birine eşittir. Biz ancak belli dalga boyunda ışıkları görebiliriz.Görebildiğimiz ışığın alt sınır dalga boyu 4000 (mor), üst sınır dalga boyu 7000 (kızıl) angströmdür. Bu dalga boyları arasında bildiğimiz renkler, 7 temel renk dağılır. Bir prizmayı ışığa tutarsak ışık prizmadan geçerken farklı dalga boylarına göre kırılır ve güneşten gelen ışığın renlerini görürüz. Buna güneşin 7 rengi de denir. Güneşten gelen ışığı beyaza yakın görürüz. Beyaz rengin dalga boyu yoktur. Gözümüz beyazı insanın hayata başladığı binlerce yıl öncesinden referans olarak almıştır. Diğer renkleri beyaza göre değerlendirerek bir renk kararına varır. Bazen bir rengi bir gözümüz diğerinden farklı renkte görür. Bunlar bize ortalama bir değer verir. Yani renkleri mükemmel olarak algılamayız ama algıladığımız şeyler yaşamamıza yeter. Bundan başka algıladığımız dalga boyu sınırlarının dışında kalan dalga boylarını göremeyiz, algılayamayız. Ama bazı hayvanlar, ahtapot örneğinde olduğu gibi, algılar. Bu da gözümüzün mükemmel olmadığını gösterir.


Güneş bizden yukarıda olduğu için, yine binlerce yıldan gelen alışkanlıkla ışığı aşağıdan da gelse hep yukarıdan geliyormuş gibi algılarız. O zaman ışık aşağıdan geliyorsa tümsekleri çukur, çukurları tümsek sanarız. Örnek olarak Ay yüzeyi görüntülerinde kraterler bazen tepecik gibi görünür. Halbuki onlar çukurdur. Böyle görmemizin nedeni orada resmin çekildiği anda güneş ışığının resmi çekene göre alttan geliyor olmasıdır. Resmi ters çevirince doğru algılanır. Aynı şey gece vakti araba sürerken far ışıkları nedeniyle olur. Işık bize göre aşağıdan geldiği için az engebeli yerlerde tepeleri çukur, çukurları tepe sanabiliriz. Aynı şeyi Google Earth kullanıcıları da fark etmiş olabilir. Güneş dünyaya güneyden vurur. Dünya kuzey yukarıda olacak şekilde durunca güneyden yani aşağıdan gelen ışık dözümüze aynı oyunu yapabilir. İnsanlar yaşadıkları ilk yıllarda uzaya çıkamadıkları için bu eksiklik yaşantısında tehlike yaratacak bir durum olmamıştır. Şimdi ise bunu bilincimizle aşmaya çalışıyoruz. Bir ağaç veya bina gözümüze çukur olarak görünüyorsa öyle gördüğümüz halde onların çukur olmadığını düşünebiliyoruz. Gözümüz bizi aldatıyor ama kanmıyoruz.


Kalbimiz mükemmel değildir. Gözümüz mükemmel değildir. Sonradan oluşan veya doğuştan gelen göz bozukluklarından hiç söz etmedim. Vücudumuzda daha bir çok organ mükemmel değildir ama yaşamamız içim yeterlidir. Yaratılışçıların dediği gibi vücudumuz mükemmel olarak yaratılmamıştır. Doğrusu kendimizi bu hatalarımızla kabul etmektir. Yoksa çok yanlış ve olmadık noktalara çıkar ve sonunda hayal kırıklıklarına uğrayabiliriz.

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..