Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Beyhan BiÇKİN KOZANOGLU

http://blog.milliyet.com.tr/turk35

19 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gözler kalbin aynasıdır

Gözler kalbin aynasıdır
 

Hani şarkısı bile var 'gözler kalbin aynasıdır yalan nedir bilmez onlar' bu resimdeki göz işte onlardan biri. Bu gözün sahibi benim canım gibi sevdiğim, o ismi gibi çağla rengi gözlerini kıskandığım, her sarıldığımda bahar gibi kokan, güzel yüzünden gülücüğü hiç eksik olmayan,pırıl pırıl dalgalı saçlarıyla, her zaman bakımlı haliyle, pek çok insanı özendirecek sevgisiyle, saygısıyla tüm olumsuzluklara engellere rağmen yaşama sarılma hevesiyle, azmiyle hep gurur duyduğum bir tanem Çağla'm.

Bugün Çağla'nın doğum günü ve ben onun doğum gününü ve ben bunu Türkiye ile kutlamak istedim.

İyi ki doğdun Çağla'm ve ben, seninle aileni iyi ki tanıdım.

Konu kutlama, olunca kelimeler ne kadar kolay dökülür ağızdan farkında mısınız? Sevgidir, dostluktur bazen özlemdir paylaşılan. Ama içinizde neredeyse hiç 'ya yanlış anlaşılırsam' diye bir korku yoktur. Bazen de kullanmak istediğiniz kelimeyi seçmekte zorlanırsınız ya şimdi ben o durumdayım. Anlatmaya çalıştığım, aynı anlamı taşıyan kelime çoktur ama içerikleri farklı olunca siz de karşınızdakini inciltmek istemiyorsanız çok zorlanırsınız bu kelimeleri seçerken. Bunu en çok yaşadığımız ortam ise, yakınımızda engelli bir tanıdığımızın olduğu ortamlardır. Ne diyeceğimizi bilemez çoğu zaman da pot kırarız galiba. Oysa yapılması gereken sadece normal davranmak. Yanımızdakinin engelini olduğunu düşünmek değil onun da bizim gibi biri olduğunu görmek ve bu duruma kendi isteği ile gelmediğini bilmek. Bunu da sadece acıma duygusu yaşayanlar için yazdım. Çünkü hayatım boyunca engelli kişilere acıma duygusu ile yaklaşan ve yaşayanlara anlam veremedim. Kime ne için acıyorlar bunu hiç anlayamadım. Acınacak durumda olan, engellilere yeteri kadar özeni, ilgiyi, sevgiyi göstermeyen bizlermiyiz yoksa onları düşünmeden yollar, evler, tuvaletler otelleri yapanlar mı yoksa dünya vatandaşlarını düşünen ama engelli vatandaşlarını bir türlü hatırlamayan yetkililer mi bu başka bir tartışma konusu.

Yine Çağla'ya ve bana dönelim. Çağla ile yaklaşık 10 sene önce Kuşadası'nın Davutlar sahilinde bir otelde ailesiyle tatilini geçirirken tanıştık. Bizim arkadaşlarımızla havuzundan yararlandığımız otel, eşi az bulunur bir dostluğa temel attı bu yüzden sonradan el değiştirip kalitesini yitirmiş bile olsa önünden geçerken hala anarım o günleri ve yanımdakine belki önceden defalarca söylediğim halde yine söylerim' biliyor musun ben Çağlamı bu otelde tanıdım' diye bunun bir adı da özlem galiba. Çünkü Çağla Edirnede yaşıyor. Türkiye'ye araba ile geldiğimiz seneler benim ve Çağlanın bayramı oluyor. Çünkü her zamankinden daha çok görüşebiliyoruz o zaman.

Tanışmamızın hikayesine gelince yine denizin dalgalı olduğu bir gün havuza gitmiştik. Küçük çocuğu olanlar bilir, hiç yorulmaz, dur durak bilmez, hoplar zıplar koşarlar böyle rahat ortam buldukları zaman yaramaz afacanlar. Benim canım oğlum bu koşmacalardan birinde ortadan kaybolunca onu aramaya çıktık. Çocuk havuzunun önünden geçerken babasıyla havuzda eğlenen biri çarptı gözüme. Dönüp baktım tekrar baktım, sonra bir daha. Benim aklımdan geçen ' Allahım bu ne harika gözler böyleydi' Çünkü Çağlanın gözleri aynı ismi gibi çağla rengindeydi. Suyun ve güneşin pırıltıları da eklenince öyle güzel bir tabloydu ki Çağla suyun içinde, bakmadan geçen olmamıştır sanırım. Bu bakışlardan belki yanlış anlam çıkabilir gerekçesiyle yaklaşıp gözlerinin güzelliğine baktığımı söylediğimde Çağlanın o güzel gülümsemesi yayıldı yüzüne. Artık çıkmak istiyordu havuzdan, benim ufaklıkta bulunmuştu kenarda güneşlenen dünya tatlısı annesinin yanına gittik birlikte. Sohbet sohbeti açtı ama aslında bu dostluğun başlamasına Çağla'nın peçete koleksiyonu yapması önayak oldu.

Babasının Çağlayı havuzdan cıkartıp yerine götürene kadar çektiği sıkıntı annesinin üşümeden onu giydirmek için çırpınışı insanın aklına yüzlerce soru getiriyordu. Bu oteli yapanlar (ki o zaman devlete ait bir oteldi) hiç mi 'belki bedenselengelli bir misafirimiz olabilir' diye düşünmemişlerdi acaba. Engelli olmayanların bile güclükle tırmandığı bir merdiven yapmışlar çık çıkabilirsen. Diyeceksiniz ki ' ilahi Beyhan Türkiyenin neresinde bu düşünülmüş ki orada düşünülsün' . Eh o zaman ben de ' peki ama bunu düşünmek için ne bekliyoruz' derim.

Ve son açıklama bu yazıyı neden bir doğum günü kutlaması ile birleştirdim biliyor musunuz? Çünkü biz engelli arkadaşlarımıza, akrabalarımıza, tanıdıklarımıza onlarmış gibi değil engellilermiş gibi davranıyoruz. Oysa onların bizden daha çok yaşama bağlı oluşları, yaşama sevinçleri, akıllarında binbir fikir, paylaşmaya hazır oldukları kocaman bir yürekleri var. Bu yüreği paylaşmak için beklemeyin olur mu? İlk el uzatan bu kez siz olun.

O zaman siz de benim gibi yıllar sonra ' iyi ki ' ile başlayan pek çok cümle kurabilirsiniz. O zaman sizin de canı yürekten 'canım' diyebildiğiniz can dostlarınız olur.

Canım Çağla'm iyi ki o güzel yüreğinde bana ve aileme yer verdin ve bu güzel arkadaşlık dostluk başladı.

Not 1- resim Çağlanın güzel gözlerinden birisi.

Not 2-Kaç yaşına girdiğini yazmadım bu iyiliğimi unutmazsın değil mi?

 
Toplam blog
: 124
: 1137
Kayıt tarihi
: 24.08.06
 
 

Danimarkada yaşayan bir İzmir'liyim. Hiç de sanıldığı gibi yurtdışında olduğum için milliyetçi değil..