Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

salih haluk reşat şentürk

http://blog.milliyet.com.tr/shr

02 Temmuz '07

 
Kategori
Müzik
 

Gözlerim yaşlı, kalbim coşku dolu...

Gözlerim yaşlı, kalbim coşku dolu...
 

Siz, en son ne zaman şarkılarla ağladınız.
Ben, cuma gecesi şarkılar dinleyip gözyaşı döktüm...

Cuma gecesi MFÖ konserindeydim.
Açıkhava tiyatrosunda 30 yıldan bu yana söylenen MFÖ şarkılarından bir demet dinledim.
Her şarkı benim alıp başka bir yere götürdü. Hayatımın üç farklı döneminde konsere gittim.
Bu üç konserin ilki Cem Karaca, ikincisi Barış Manço ve sonuncusu dün geceki
Mazhar, Fuat, Özkan konseriydi. İlk konseri 15 yaşımın verdiği hayret ve hayranlık dolu bir çoşkuyla
izlemiştim. Barış Manço'yu ise bir rastlantı sayesinde Ataköy Marina'da izledim, müthişti.
Ama galiba aradan geçen yıllara ve teknolojik gelişim vb. rağmen müzik olarak MFÖ
tartışmasız birinci sınıftı. Onları zevk ve mutlu göz yaşları ile dinledim.
Her söyledikleri şarkı müziği ve sözleri ile beni alıp ayrı bir yere götürdü.

"Bu sabah yağmur var İstanbul’da
Gözlerim dolu dolu oluyor bilinmezliğe
Anne sözü dinler gibi masum
Ağladım bu sabah
Günler dayanılmaz oldu
Senden uzak olunca
Martılar mahzun oldu onlar bile ağladılar
Şarkılarda düşünmek seni bana getirmez ki
Seni bana getirmez ki..
." dediler.

Ben daldım gittim. Sileceklerin arkasından yaşadığım yağmurlu
İstanbul sabahlarında işe gidiş gelişlerim aklıma geldi. O anlarda,
kafamın içinden geçenler, mutluluklarım, üzüntülerim , herşey ama herşey...


"Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan,
sana sarı laleler aldım çiçek pazarından..
sen olmasan.. buralara gelemezdim ben..
sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden..
nasıl bir sevdaysa bu, karşı koyamam..
dayanamam, kıskanırım seni, paylaşamam..
satırlar uçar gider aklımdan..
sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından
.." dediler.

Ben yine koptum, en çok sevdiğim çiçeğin şarkısıydı bu, harika bir şarkı...
Ve ilk dinlediğimde arabamda seyahatte idim. O gün geldi aklıma.
Upuzun bir yol ve sarı laleler... İlk benzin istasyonundan kasetini
alıp defalarca dinlemiştim, istanbul'u düşleyerek...

"Arayıp sormasan da unuttum seni sanma
Dünya bir yana sen bir yana
Aşık ettin beni kendine sonra da terkettin gizlice
Aradım seni her yerde hiç kimselere soramadım

Bekledim dön diye dönmedin bile bile
Bile bile sevdiğimi korkundan gelmedin
Arayıp sormasan da unuttum seni sanma sakın
Dünya bir yana sen bir yana,

Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki
Nasıl da gittin insafsız böyle bırakılmaz ki
Unuturum sanmıştın güzelim
Gözüm yollarda kaldı" dediler...

Londra sokaklarında, kulaklığımda bu melodi ile dolaştığım günler geldi aklıma,
bunu dinlerken.. Yapyalnız dolaşılan kaldırımlar ve çiseleyen yağmur, gri bulutlar.
Bir cafede çay keyfi ve deftere yazılan notlar...


Ve sonra "Güllerin içinden canım
Koşarak koşarak gel bana gel.."

"Senle beraber olsak da sevgilim
Ayrılsakta, ölsek de bu yolda...
........
Yalnızlık ömür boyu.."


"Erken kalkmak mecburen
İşe gitmek mecburen
......
Mecburiyetten..
." diyerek beni ve dinleyicileri çoşku seli içinde bıraktılar.

Konser bittiğinde, gözlerim yaşlı,kalbim çoşku dolu ve yüzüm gülüsemeler ile doluydu. Kafamın içinde ise,
geçmişten gelen bir sürü iyi ve kötü anıların verdiği sersemlik vardı. Böylesine güzel bir müziğin ve müzisyenlerin
varlığının ne kadar güzel olduğunu düşündüm. Sonra, çevrede dinlenen onca yoz müziğin varlığını düşündüm. Hoşgörü içinde olmayı isterdim, ama bunca güzellik varken yeterince insanın bunu hissedememesinin çok üzücü olduğunu düşündüm.
Ama asıl olan tek şey var,o da harika bir gece geçirmemdi...
Ohh.. Doyasıya mutlu oldum... Darısı başınıza dostlar.. İsteyin ve mutlu olun..
Ben istedim, ağladım, güldüm, mutlu ayrıldım oradan kulaklarımda
"sarı lalelerin içinden canım
Koşarak koşarak gel bana gel
.." sözcükleri dolaşarak....

 
Toplam blog
: 136
: 750
Kayıt tarihi
: 18.02.07
 
 

Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezuniyeti ve askerlik sonrasında başladığım iş hayatım aynı kuru..