Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '08

 
Kategori
Şiir
 

Gözlerinde köpüren denizlerim var...

Gözlerinde köpüren denizlerim var...
 

NET-TEN...


Bir acıklı ney sesi yaralar bedenimi...
Eğer yanında varsa bir tambur namesi...
Gözlerinin kahveleri telve telve yapışır yaralarıma...
Sen, geç bulup da yitirmekten korktuğumdun...
Lacivert gecelerin deniz kokularında...
Işıklı bir masanın süsleriydik sen ve ben...
Gözlerinin renklerinde kaybolmuştum hani...
Bir rüya ancak bu kadar gerçekçi olabilirdi...
Denizi deviren köpüklü dalgalar sıra sıra...
Sırayla seçmiştik şarkılarımızı ...

Bana ''seninle bir sonbahar akşamı düşmüştü...''
Sana ''Hani o bırakıp giderken seni;yüzüme böyle.......
Bakmasaydın keşke bir umudun sararan gölgesinde...
Kollarımın arasında dans ederken deniz şahitti...
Korkuların deryasına, fesatların ahına mı geldik ?..
Kim kıskanırdı yüreği kabaran denizleri...

Gölgesinin uzayan çimenine otursam iğdelerin
ve yüzünün yakıcı türküsünü söylesem bozkırlara
çığlığım uzar dağılır
çiçekler yavrular sesimde esen
kekikler dal uzatır hüznüme
bulutlar karışır-sular akışır
ki bilirim
sana söyleyeceğim tüm şarkılardan
daha güzelsin sen...

Gelişini düşlesem
bulutların akıl almaz rengiyle
gökkuşaklarıyla çizsem seni öpmeyi
duyulmamış masallar gibi bir şey işte
rüzgarlar evcilleşir
sana dair bir öpüş dokusam
gökyüzünün yamaçlarına
yüreğimin olanca ahengiyle
bozkırları çeviren mavi bakışlı dağlar
ve en çılgın dalgaları okyanusların
evcil birer süvari olur
gelip durur suretinin önünde
Yürek mi dayanır bu derin deniz namelerine...

Henüz koklayamadığım bir tomurcuktun...
Beklerdim her sabah gül rayihaları özlemiyle...
Ben çalsam da tüm renkleri
bahardan ve hüzünden
yine de sönük kalır çizdiklerim
yüzünün yakıcı senfonisinden
gözlerinin ummanından yakamozlar dökülür
boynunun kuğusuna dizdiğim dizelerime
gelir beklenmedik zamanlarda
yeniden hayat katar düşün...

Telefondaki sesin en güzel melodimdin...
Çok görmeseydin titreyen yüreklere ...
Yıldızlar tanık olmasaydı diyeceğim yoktu..
Ve kollarımda sen ve bir dans namesi...
Kahve miydi gözlerin kara mıydı...
Hep gecelerin suçu...Ah o geceler...

Hep şarkıların suçu...Sevgimi çoğaltan onlar...
Ve seni yaradan...Seni yaradan...Seni...
Yıldızlı gözlerinin önünde köle kesildiler...
Aslan burcunun azizliği Ağustosta yakar adamı..
Terazisi bozulmuş bir celladın ilmiği gibi...

en yaralı gözelerime
yalnızlığın en mağrur zamanında
olmadık yerinde kederin
sonsuzda saman gibi savrulan ömrümün
anlamsız boşluğundan geçen
bir yıldız şarkısı düşün

bütün şarkılarımı söylesem
bütün düş gergeflerinde
sonsuza dokusam sesimi yağmurlarla
terazisi kırılmış yıldızlar gibi
paramparça dağılırlar hiçliğe
kuşkusuz sen daha güzelsin tümünden..

ben çalsam da tüm renkleri
bahardan ve hüzünden
yine de sönük kalır çizdiklerim
yüzünün yakıcı senfonisinden
gözlerinin ummanından yakamozlar dökülür
boynunun kuğusuna dizdiğim dizelerime
gelir beklenmedik zamanlarda
yeniden hayat katar düşünben çalsam da tüm renkleri
bahardan ve hüzünden
yine de sönük kalır çizdiklerim
yüzünün yakıcı senfonisinden
gözlerinin ummanından yakamozlar dökülür
boynunun kuğusuna dizdiğim dizelerime
gelir beklenmedik zamanlarda
yeniden hayat katar düşün

gelişini düşlesem
bulutların akıl almaz rengiyle
gökkuşaklarıyla çizsem seni öpmeyi
duyulmamış masallar gibi bir şey işte
rüzgarlar evcilleşir
sana dair bir öpüş dokusam
gökyüzünün yamaçlarına
yüreğimin olanca ahengiyle

Ama sen yoksun...
Şarkılar yok...
Rüya ...
RÜ..
 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..