- Kategori
- Yurtiçi Tatil
Gözlerindeki genç kızı tanıyorum…
Ayağında naylon terlikler, kamburlaşan sırtını taş duvara yaslayıp, evinin ilk basamağına oturmuş. Eylülün tadını çıkartıyor.
Tüm evler boyasızken, onun evi kireçle sıvanmış.
Saçları gibi, duvarlar da bembeyaz.
Sokağı gözlüyor gibi gözükse de, yanından geçerken beni görmüyor...
Parmaklarımın ucuna basarak, nefesimi tutarak, yürüyorum.
İşaret parmağımı dudaklarıma götürerek kendimi tembihliyorum; Sussssttttt!
Eteğinin mintanın ve başörtüsünün, rengi solmuş ama hatırları gökkuşağı gibi...
Görenler onu yalnız sanıyor.
Sokağın sessizliğinde adım gibi biliyorum, yalnız değil!
Hayaletlerini toplamış etrafına; Kim bilir kimlerle sohbet ediyor?
Sanki… Çok eskilerden, siyah beyaz öykülerden tanıyorum onu ben
“Cumbalı evde gergef işlerken, tülün arasından sokağı gözleyen, başında kırmızı fesi ile geçen, kaytan bıyıklı delikanlıya mendilini atan genç kız değil mi o?”
“Hani şu babası balıkçı olan!”
“Evet evet ta kendisi!”
Yıllar yüzünde derin izler açsa da,
Saçları bembeyaz, vücudu yorgun,
Kasabadakiler ona “Nine” dese de...
Gözlerindeki genç kızdan tanıdım onu ben...
Saçlarını pelik yapınca harika oluyordu,
Pes vallahi! Aşk olsun!
Hiç değişmemiş!