Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '16

 
Kategori
Öykü
 

Gözyaşı

Gözyaşı
 

Ahmet Miskioğlu gününde kendisiyle birlikteyiz.Şimdi uzak kaldı o gün ve Ahmet Miskioğlu!


Anne evliliğinin ilk yıllarını anımsadı. Gözyaşından uzak o yıllar geçmişte kalmıştı. Hanımlığının, nazının geçtiği, kocasının gönlünce davrandığı geçmişi gününe taşıyamamıştı. Giderek yıpranan bedeni miydi nedeni? Yoksa kocasıyla birlikte çoğaltmaları gereken sevgi mi azalmıştı yüreklerinde? Tüm bunların yanıtını bulamıyordu, bilemiyordu anne. Kafasını yorması olumlu bir sonuca ulaştırmıyordu anneyi.
 
Geride, uzaklarda kalan bedeninin diri olduğu o günlerde kulağına fısıldanan aşk yüklü sözleri sanki kocası söylememişti. Yüreğini hoplatan, kocasına baygın baygın bakmasını sağlayan bu sözler şu anda karşısında duran, erkeğim diye güvendiği adamın ağzından mı çıkmıştı? Durmadan dönüp duruyordu beyninde bu sorular.
 
Yıllardan sonra ulaştığı bugün dünü aratıyordu anneye. İki çocuktan sonra yitirdikleri bir bir önündeydi. Gergin yüz kasları, bakımlı kalem parmakları ve direnci yerini nelere bırakmıştı?! Yüzündeki kırışıkların, tenleri çizen parmaklarının yıllar öncekilerle tanışıklığı yoktu.
 
Pazar çantasının başında geçmişine uzanan bir yolculuk yaptığını anımsadı birden anne. Gerçeklerden kaçar gibi düne sığınmak gereğini duydu. Arasıra bu yola başvurması kurtuluşu değildi annenin kuşkusuz. Ama yine de denemeye değerdi. 
Mutfağın karşısına düşen yatak odasından oğlunun, kocasının sesleri, gülüşleri geliyordu. İtiş kakışmalarını buradan duyuyordu.Mutfakla yatak odası arası kaç adımlık yerdi ki, olsa olsa dört adım. Bu kadar yakından oğlunu, kocasını duyması olağanüstü bir durum değildi.
 
Pazar çantasının başında yalnız olması, kocasının üstten aşağı hesap sormaması bir gün önceki kavgalarını anımsattı anneye. Kız ve oğlanın kaçıp giz yerlere saklandığı o kavgaydı şimdi mutfakta yalnız olmasına neden. Demek bir günlük dargınlıkları vardı kocasıyla. İşte bugün sorusuz, hesap vermeden geçecekti. Sevinmeliyim mi diye kendine sormadan da edemedi. 
 
Yalnızlığını, dargınlığını unuttuğu bir sırada hâlâ boğuşmaları bitmemiş oğluna, kocasına, “ Kahvaltı hazır. “ diye seslendi. Oğlunun annesinden, düşündüklerinden uzakta, “ Anne yumurtamı yağda pişir! “ dileğine karşılık vermedi. Yüreğinde duydukları oğlunun isteklerini yerine getirmesine yetiyordu. Yumuşak başıyla kalkıp yumurtayı uzun saplı tavada tereyağı içine kırıp gıcırdattı. Yumurtanın kokusu önce mutfakta, sonra yatak odasında duyuldu. 
 
 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..