Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '20

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Grip Aşısı; "Saman" Nezlesi!

Önümüzdeki günlerin yeni tartışma konusu grip aşısı olacağa benziyor...Zira, Covid-19 salgını başlamadan önce siparişler verildiği için Türkiye yeterli aşı sipariş edememiş gibi görünüyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önceki gün yaptığı açıklamada Grip aşısı'nın her yıl bir milyon dört yüz bin civarında sipariş edilidiğini, bu yıl ihtiyaca binaen sayının artırılması için uğraşıldığını söyledi.

Ancak, bırakalım tüm aşı olmak isteyenleri, belli kronik hastalıkları olup yaşı da 65'i geçmiş milyonlarca insan var bu ülkede...Bu durumda sipariş edilen aşının herkese yetişmesi mümkün olmayacak.

Devlet bunu gördüğü için grip aşısını en riskli olanlara yapmak üzere harakete geçti...En riskli olanlar da elbette aşının miktarına göre belirleniyor...Elinizdeki aşı oranınca, risk ögelerini artıracaksınız, başka çaresi yok.

Grip aşısı öteden beri tartışılan aşılardan biriydi...Geçtiğimiz yıllarda nerdeyse lütfen vurulurduk, hiç bir ücret ödemediğimiz halde...Ben de bir kaç kez vuruldum nitekim.

Üzerinde çok tartışma olsa da, belli yaşı geçmiş insanlar için faydalı olduğuna inandığım bir aşıydı grip aşısı...Çünkü, çalıştığım yıllarda ağır geçirdiğim gripleri aşı vurulduğum zaman daha hafif atlatmışımdır...

Daha sonraki zamanlarda hiç vurulmadım...Emekli olup daha çok evde kaldığım için mi, sigara illetini bıraktığımdan mı nedir, aşıya ihtiyaç hissetmeksizin girip'e karşı nispeten dayanıklı hale geldim.

Bu yıl durum çok farklı elbette...Başımızda Korona gibi bir bela var...Eğer, bir de grip olursak Korona ile birlikte işimiz daha zor olacak...Özellikle belli yaşı geçmiş ve belli kronik hastalıkları olanlar için bu durum geçerli...

Ama yukarda değindiğim gibi aşınında bir sayısı var...Eskiden insanların çoğununu burun kıvırdığı grip aşısını bugün nerdeyse 80 milyon vurulmak istiyor...O halde ne yapalım?

Yapılacak olanı devlet yapıyor...Elde bulunanları en risklilere vurup yeni siparişlerle birlikte aşağı doğru inerek aşılı insan sayısın artırmak...Tabii bu Korona aşısı ortaya çıkana kadar geçerli...

Türkiyenin "müzmin muhalefeti" bunu da kullanacak...Tamam muhalefettir, kullansın lakin biraz izan, biraz insaf da gerekli...Devlet, bunca fedakarlık yapıp başlangıçta ücretsiz maske ve kolonyalar gönderirken iyiydi...Her türlü ilacı ve tedaviyi bedava yaparken iyi, ama olmayan aşıyı size vuramayınca kötü mü oluyor?

Evet, hepimizin canı tatlı...Hepimiz istiyoruz ki, Devlet aşıyı hemen bulsun, ilaçlarımız ayağımıza gelsin, tüm dünya hastalıktan kıvransa bile bizim burnumuz bile akmasın!!..Ama böyle olmuyor işte..

Dünyanın en zengin ve gelişmiş ülkeleri bile kırılıp geçerken bizdeki "kronik muhalif"lerin grip aşısı yok diye yollara düşmeleri beklenebilir...Tıpkı, geçtiğimiz yıllarda ağzını açanın "samanımız yok" demesi gibi... O zamanlarda tuhaf bir saman "nezlesine" tutulmuştu bizim "allerjik muhalefet" ki burunlara mendil yetişmiyordu!!

Hayatında hiç inek sağmamış; öküzü görse altında buzağı arayacak tipler bile saman derdine düşmüştü hatırlarsınız...

Bu cümleden olarak, daha önce anlattığım bir anektodu yeniden hatırladım: Evimin yakınında büyük bir Huzur evi var...Bazen eve giderken, yada merkeze inerken burada kalan yaşlılar denk gelir arabaya alırım.

Bir keresinde yine yaşlı bir teyzeyi aldım...Teyze, arabaya biner binmez "saman" dedi...Ne samanı, dememe kalmadan Türkiye'nin saman ithal ettiğini, kendi samanlarımıza ne olduğunu falan anlatmaya başladı...

Gideceğimiz yar, en fazla üç dakika...Bu, beş yıldızlı otel ayarındaki huzur evinde kalan teyzeme, sana ne arpadan samandan, diyemeden ineceğe yere geldik...Zaten, diyecek de değildim.

Sonuçta, belli gazete veya haber organlarının dolduruşuna gelmiş bir kadıncağız; ona ne anlatabilirsin ki...

Bir ara da soğan gündeme oturmuştu hatırlarsınız...Ne oldu, nasıl olduysa kuru soğan birden pahalanmıştı...Kilosu beş liraya soğan...Ye yiyebilirsen!!!

Yine bununla ilgili olarak da şöyle bir şeye şahit olmuştum: Kelli felli bir adamın manavda kuru soğanın başında durmuş, "memleketi batırdılar, batırdılar..." diye sokurdanıyordu...Adamın, burnundan solumasına bakınca, sanırsın günde iki kilo soğan yiyor.

Oysa, en pahalı zamanında bile, ayda iki kilo tüketsen, ortaya çıkan fiyat farkı en fazla beş lira oluyordu...Sen, de ki on olsun...Bir paket sigara parası bile etmeyen bu aylık soğan parası farkı, "ucuz muhalefeti" aç sefil hale getirmişti!!..Şükür ki, artık soğan da bolca mevcut, hem de kilosu bir buçuk iki lira...

Samandı, soğandı derken sonunda girip aşısına geldik dayandık yani...Ne diyelim, inşallah saman "nezlesini" sağ salim atlattığımız; soğan kıtlığını aştığımız gibi şu Kovid belasını da atlatırız da geleceğe bakarız artık...

Sarımsak eksikliği mi olur; kabak yoksunluğu mu olur onları tartışmaya başlarız!

Sağlığımız yerinde olsun da biraz da kabak tartışalım, önemli değil!!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..