Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

Grizuyla şimdi ölmek daha kolay, ya yaşatmak?

Grizuyla şimdi ölmek daha kolay, ya yaşatmak?
 

Bu sabah TV'de, Ankaralı, sorumlu iki bakan konuşuyordu... Onlar, kravatlarını çıkarmış vaziyette, Zonguldak Karadon Maden Ocakları önündeki muhabirleri yanıtlıyorlardı... En alttaki, en sakin ses tonlarıyla, grizu patlamasıyla yaşamlarını kaybeden işçi kardeşlerimizle ilgili basın açıklaması yapıyorlardı... Ben de, zihnimde yukardaki soruyu kurguluyordum!...

Başbakanımız da, Zonguldak'da verdiği, beyanda, milletçe büyük üzüntü duyduğumuzu söyleyerek, bu yöre insanlarının bu tür olaylara alışık olduğunun altını çiziyor ve kendisinin daha öncede ocaklara indiğinden söz ederek, bu zor koşulları bildiğini ve mesleğin kaderinde maalesef bu durumun var olduğunu ve bu ocağa giren kardeşlerimizin de, bu riskli durumu bildiğini zikrediyordu!...

Ancak biz, başbakanın gene dolu dolu, anlamlı yorumları dışında ve biraz da, büyük ve marifetli medyamız sayesinde, bu sinsi ve acımasız grizunun ne menem birşey olduğunu, bir türlü öğrenemiyorduk!...

Yani, ilgisizlik, ihmalkarlık, eğitimsizlik, bilgi ve teknik donanımsızlığa hiç tahammülü olmayan, grizunun bir patlama dışında, tam olarak ne olduğunu anlıyamıyorduk... Yeraltı maden işçi ve teknik adamlarının korkulu rüyası bu grizu gazının ve yıktığı ocaklarla ilgili durumun nedenselliği hakkında hiçbir şey öğrenemiyorduk!... Gerek sendika liderlerinin gerekse Maden Mühendsileri Odası yetkililerinin herhangi açıklamasını da, her nedense, o büyük medyamızda belki de şimdilik göremiyorduk!...

Grizu bu güne kadar onbinlerce medenci ocağını çökerten, eşlerini dul, çucuklarını öksüz bırakarak onların yazgılarını değiştiren ve teknolojinin çok geri olduğu zamanlarda da, işçilerin baş kabusu olan, kömürden sızan metanla oksijenin havada bir araya geldiği, tehlikeli bir gazdı!...

Ama, teknolojik gelişmelerin ilerlediği, moden zamanlarda, artık bu tehlike, hala söz konusu mu olacaktı?...

Grizu gazı ve tehlikeleri konusunda, sizlerle Vikipedi'den kısa ve doğru bir bilgiyi öncelikle paylaşmak isterim:

''Grizu: Maden ocaklarının galerilerinde bulunabilen ve belirli konsantrasyonlara eriştiğinde patlayıcı hale gelebilen, zehirli bir gaz.

Grizu, başka bir deyişle metan-hava karışımı olarak da adlandırılabilinir. %5 - %15 arası metan ile havanın birleşmesinden oluşan bu karışım, 650'C de 2 fazlı bir yanma gerçekleştirir.

Bu karışım önce ani şekilde genleşir, daha sonra patlama merkezine doğru çok büyük bir kuvvetle gazı sıkıştırır. Grizu patlaması tahrip gücüne ve yıkım etkisine sahip bir patlamadır. Kömür madenlerinin kabusu olan grizu, ülkemizde de sık sık görülmektedir. Özellikle yaşlı kömür damarlarında grizu riski yüksektir.

Yasalar doğrultusunda, metan'in havada bulunma oranı, hacimce %1'dir. Bu seviyeye ulaşıldığında acilen önlem alınması gerekmektedir. Eğer %1 üzerine çıkarsa bu karışım, maden ocaği acilen boşaltılmalıdır. Ocak derinliği, eğimi, üretim yöntemi, fay ve çatlak yapılar grizu riskini değiştiren faktörlerdir.

Metalin metale sürtmesi, ocakta her hangi bir ateş parçası veya kullanılan çelik ekipmanların ısınması sonucu patlama oluşabilir!...''

Bursa'da, özel sektörün işlettiği kömür ocağında yaşanan faciada, metan gazı ölçüm cihazı Riken'in kullanılmamasının faciaya yol açtığı ortaya çıkmış ve ocakta dinamit patlatmakla görevli kardeşimiz, biriken metan gazını 1 dakikada ölçme marifetine sahip Riken cihazı olmadan ocağa inince, gazı farkedememiş ve faciayı tetiklemişti!...

Havada bulunan gaz oranlarını saptamaya yarayan optik veya yanma esasına dayalı ölçüm yapan bu alet, madenlerdeki metan gazı oranını yüzde 2'yi geçince alarm veriyor. 'Riken'le gazın ölçümü 1 dakika kadar sürüyordu... Ve cihazın , % 2' nin üzerinde metan tespit ettiği madenlerde, çalışma yapılması yasalara aykırıydı!....

Bu son elim vakanın geçtiği yer ise, TTK' nın Zonguldak Karadon Müessesine bağlı , bölgedeki eski ocaklardan biriydi ki, bu yaşlı damarlara sahip ocaklarda grizu riski genç ocaklara kıyasla çok daha yüksekti!..

Ancak devlete bağlı olan bu ocaklarda, normal işletme koşullarında(!), Riken aletinin yanısıra dijital yöntemlerde kullanılıyor, galerilerdeki gaz ölçümü yapılarak ve risk durumunda o noktalara daha fazla hava pompalanarak metan gazlarıyla yüklü hava dışarı emiliyor ve risk minumum düzeyde tutuluyordu...Bu durumlar, bilgisayar ekranlarından da rahatlıkla izlenebiliniyordu!...

Ayrıca devlete ait, buTürkiye Taşkömürü Kurumu'nda (TTK) , İş Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığı bölümü vardı!... Ve bu bölüm, 125 yıllık çok eski bir ocakta, bu son olayda ortaya çıkan, grizu, kömür patlaması ve göçük konusunda, ilk bir ay boyunca, acemi işçilerbilinçlendirilir , teknisyen ve mühendislere de eğitim verir, onları tehlikelere karşı eğitir ve yetiştirirdi!...

Grizu patladığında, galerideki sıcaklığın 3000-3500 dereceye çıktığı, bu patlama anında oluşan şok dalgalarının, genleşerek, ocak içerisinde gezmeye başlaması söz konusu oluyordu... Bu acımasız süreçte yerdeki kömür tozlarının da da havalanarak ve bu ikinci bir patlamanın yarattığı ısıyla birleşerek bu kömür tozu patlamalarına ve yeni büyük göçüklere yol açması ikinci büyük tehlikeydiı!...

Ocaklardaki su tekneleri grizu patlamasının basıncına tepki vererek devrilip, galerilerdeki kömür tozunun ıslatarak, kömür tozo patlaması riskini minimize ederdi!...

Bu bilgiler ışığında grizunun uzağında kalabilenler için de, kaçma yöntem ve yo lplan bilgileri ve göçükten kurtulma eğitimi de verilirdi!...

Ancak Türkiye ''Yeni Dünya Düzeni''ne o meşhur ''Maden Yasası'' yla uyum sağlamaya çalışırken, kamuya ait olan ve iyi bir işletme geleneği olan müesseseler de, özelleştirme furyasından bir şekilde nasibini almışlardı!... Özel sektörce kar etme ve işletilme riski düşük yerlerde, bu kez yeni kar yöntemlerl benimsenip, özel sektörün bir şekilde bu kez taşeron olarak güçlendirilmesine karar verilmiş, örneğin bu müessede olduğu gibi, TTK ve TKİ’nin kömür çıkarma sahaları rödevans ve karlı taşeron uygulamaları nedeniyle köstebek yuvalarına dönmüştü!...

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Aslan, bu konuda şunları söylüyordu:

'' TTK sahaları Türkiye’nin grizu açısından en riskli sahalarından birisidir. Bu sahayı en iyi bilen TTK yöneticileri, mühendisleri ve işçileridir. Bu sahada dışarıdan bir firmaya kömür üretimi hazırlığı için tünel/galeri açtırıyorsunuz. Bu sahalarda küçük bir dikkatsizlik, ihmal, önlemsizlik büyük facialara yol açabiliyor.

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin bütün gereklerini yerine getirmeye çalışan, saha konusunda deneyimli, birikimli kamu işletmesinin üretimi sırasında bile patlama ve göçükler meydana gelebiliyor.

Tek amacı kar olan ve saha konusunda kamunun birikim ve deneyimine sahip olmayan özel firmalara, bu sahalarda iş yaptırmaya kalkarsanız toplu ölümlü iş kazalarına davetiye çıkartmış olursunuz.

Kaldı ki, burada sendikal örgütlenme de yok. Sendika yeraltı kömür ocaklarında ve bu ocakları üretime hazırlama sürecinde iş sağlığı ve güvenliği açısından yerinde ve sürekli denetim demek!....''

Uzun bir bekleyişin sonunda umut edilen ve maalesef biraz da ettirilen o güzel haber, hiçbir şekilde gelmedi !...

Zonguldak'lı yeraltı maden işçileri, geride dul eşler, nişanlılar, yavuklular, öksüz evlatlar, kardeşler, yaralı bir aile, dost ve arkadaşlarını geride bırakarak, bu dünyadan geçtiler...

Toprakları nurla dolsun, halkımızın başı sağolsun...

20.mayıs.2010 / Perpa,

Bu blog Milliyet.com.tr sitesinden 198 kez görüntülenmiştir

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..