Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '06

 
Kategori
Haber
 

Grozni'de kuş görmek

Zaman bazen geriye gidiyor.
Bazen o gittiği yerden bir minik anı alıyor ve geri geliyor.
Dünyanın günlük yapraklarından düşüveriyor bir gece vakti.
Bambaşka coğrafyalarda uzak gibi gelen savaşlarda yitenleri izliyor insan.
Takvimin yaprakları 1997 yılının kış aylarına kadar gitmiş.
O dönem sandık başına giden Çeçenistan'dan kalmış bir kare aklımın köşesinde...
Ben, hiç savaş görmedim.
Ama savaşı görmüş yerlere gittim.
Hem de savaşı çok acı bir şekilde görmüş bir yerde de bulundum.
Takvim o günü anlatıyor.
Grozni’deyiz.
Hiçbir bina tam değil. Hava kararınca yarısı olmayan binalara siyahlar, karanlık ve ötesi çöküyor.
Kar kimi çirkinlikleri örterdi.
Ama buraya düşen karlar savaşın o yüzünü bile saklayamıyordu.
Grozni'de insanlar sandık başına gideceklerdi. Bir seçim yapacaklardı. Sandık bildiğimiz sandıktı.
Seçim üzerine değil bu yazı.
Bir bakım evine gittiğimizi hatırlıyorum.Savaştan sonra bir çok kimsesiz çocuğu barındıran bir yer.
İçeri giriyoruz. Küçük ve sıcak salondaydılar. Bir masanın etrafında masal dinliyorlardı.
Dışarıdaki dünyanın masallarından çok farklı bir masaldaydı onlar.
O an, o odada bulunanın tek isteği, odanın kendi sıcaklığından çok onlardan yayılan sıcakla bir şekilde masalın sayfalarına girip, kaybolmaktı.
Yumuşak ama çok yumuşak bir yolculuktu yapmak istediğim.
Hangi kurt kuzuyu kovalardı?
Hangi cadı prensese kötülük yapardı?
Hangi canavar çıkıp gelebilirdi?
Olmazdı öyle şey.
Olamazdı.
Masalı ne bölebildik ne de masal bizi içine aldı.
Dinleyenlerin ilgisi dağıldı. Masal da zaten bitmek üzereydi.
İşte o an göz göze geldik onunla.
Masanın etrafında oturanların en küçüğüydü. .
Bir görevlinin kucağında masalı yarı uykulu gözlerle dinliyordu.
Önce kameraya baktı. Elini uzattı. Daha sonra iki eli beni kucağına al hareketini yaptı.
Kamerayı bıraktım. Görevlinin kucağından bana geldi.
Birbirimize baktık.
İki, üç yaşlarında bir kızdı.
Görevli kucağımdan geri alırken dışarıdaki gerçeği anlatıyordu.
Kimsesi yoktu. Minik yaşta ona ait olanları savaş almıştı.
Savaş yazmaya çalışmadım.
Başta yazdım. Ben, savaş görmedim.
Grozni’den ayrılma zamanı, minik yüreklerin ısıttığı odadan ayrılmak gerekiyordu.
Minik eller, gözler beni başka bir yere götürmüştü.
Tekrar karlı bir yoldan geçip gidiyorduk..
Yarım binaların arasından bir kış güneşi sızıyordu.
Aklımda minik gözler vardı.
Binaların arasından geçerken fark ettim.
Grozni’ye geldiğim günden beri ilk kez kuş görmüştüm.
Şimdi bu yazı kaleme alırken bir kez daha aklıma düştü.
Umarım büyüdün.
Umarım bir şey olmadı.
Umarım o güzel gözlerin en güzeli görüyordur.
Ve umarım en güzel masalın içindesin ve mutlusun.

 
Toplam blog
: 10
: 447
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1966. ..