Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '17

 
Kategori
Yurtdışı Tatil
 

Grup sekizinci gün, Putin’in daçasının bulunduğu Mandrogy’yi gezer.

Gemi Onega Gölü ile Ladoga Gölü’nü birbirine bağlayan Svir Nehri üzerinde seyrederken, yağmurlu hava da geride kalır: 31 Temmuz 2008, Perşembe, hava günlük programın da müjdelediği gibi gündüz +23, gece +14 derece parçalı bulutlu.
 
Saat 10:00’da Mandrogy’ye varıp limana inen grup, diğer gemilerden boşanan turist gruplarıyla karışmamaya çalışarak rehberin yanında toplanırlar; dağıttığı gezinti planını alıp, ilk durak, 2700 çeşit votkanın sergilenip satıldığı Votka Müzesi’ne yönelirler.
 
Çok keskin buldukları votkanın tadımından çok şişeleriyle ilgilenen “abla” geleneksel yaşamı betimler biçimde düzenlenmiş müzede, ayı, matruşka, katedral, müzik aletleri, silah örneğin Kalaşnikof, U bilmemkaç denizaltı, tabanca, tüfek ve hatta el bombası şekilli şişeler görür. Ruski Standart ve Yuri Dolgaruki şeklinde söylenen en iyi votka markalarını, küçük defterine not ettikten sonra tadını en çok beğendikleri kırmızı yabani meyve klukvan likörü/şarabından alırlar.
 
Alışveriş sonrası, hediyelik eşya dükkanları, yürüyüş yolları, geleneksel giysili sürücüleriyle at arabaları, birkaç kişi tarafından taşınıp rüzgâra yönlendirilebilen değirmenler, barbekü düzenekli geleneksel evlerin yer aldığı krokisiyle "Disneyland" yakıştırması yaptıkları adanın, çok yüksek ağaçların bulunduğu, yaban hayatın ortasından geçen yürüyüş yolunu izleyerek gezen “abla” ve çekirdek grup; genç bir çocuğun, ortasındaki çarkı döndürerek çelik bir halat üzerinde gidip gelmesini sağladığı salla, bir başka adacığa geçerler.
 
Gezi planında öykülerinin anlatıldığı Rus halk ve masal kahramanlarının heykellerinin ve “abla”nın isimlerini not etmeyi unuttuğu tuhaf hayvanların bulunduğu hayvanat bahçesini gezip bir başka yürüyüş yolunu izleyerek, krokide house diye geçen ve önünde küçük iskelesiyle Putin’in tek katlı, güzel, geniş daçasına varırlar.
 
Dört dörtlük bir mesire yeri denebilecek şirin adadan ayrılmadan önce, rehberin methettiği proşkilerin tadına bakmak üzere girdikleri salonda, geleneksel giysili genç kız ve delikanlıların servis yaptığı uzuuuun masadan, bin bir çeşit dense yeri, tuzlu-tatlı tartlardan seçip metal zarflı bardaklarla da semaverde demlenmiş melisalı çay alan grup yorgunluk giderirken küçük defteri elinde “abla” aklında kalanı not alır: Etli, soğanlı, peynirli, patatesli, lahanalı, elmalı, klukvanlı, sulak soğuk yerlerde yetişen, şurubu gözlere iyi gelen çernikalı, haşhaşlı, çikolatalı, karamelli, sütlü, çilekli, böğürtlenli… Melisalı çaylarını içerken, Mayıs-Ekim arası gemide kalan yerel rehberin, gemi yaşamı hakkında anlattıkları; "2,5 yıldır, sezonda, gemide, Bibi isimli tavşanıyla kalıyor, personelin kaldığı bölümde 6 çocuk var, aralarında bazılarının da kedileri var."
 
Saat 13:30’da, son durak St. Petersburg’a hareket eden geminin yolcuları, öğle yemeği sonrasını, ağırlıklı olarak Kaptan’ın Veda Yemeği ardından yapılacak Yetenekler Gecesi için provalarla geçirirler.
 
Kendini bedeniyle değil, her zaman entelektüel düzeyde ortaya koyması yönünde eğitildiğinden, not dayatması olmaksızın sahneye çıkıp, koroyla bile olsa şarkı söylemekten –gruptan bir sevgili arkadaşın profesyonel desteğine karşın- rahatsız, “abla”nın da katıldığı gecede, çok özgün, çok sevimli ve yepyeni bir Kâtibim yorumu ortaya konur. İçinde kendi grupları olsa da, birbirlerini tanıyalı topu topu bir hafta olan güzel insanlar, uyum içinde ellerinden geleni yaparlar. Pesten girdikleri şarkının, Üsküdaaar’a giiideeriiiken… sözlerinden sonra güçlenerek normal tınısını bulmasıyla, havasını da bulan koro, milletler karması izleyici karşısında bir de Yar saçlarııın lüleeee, lüle’yi yüzlerinin akıyla icra ederler.
 
İspanyolların, bizim uzuneşek’in dikey versiyonu, İngiliz ve Kanadalıların kendi dillerinde sade şarkıları vs. arasında “abla” en çok, Kanarya Adaları Grubu’nun gitar ve kendine özgü tıkırtısı olan -bizde maçlarda tezahürat amaçlı kullanılan kaynana zırıltısını andırır- bir enstrümanla, kırmızı kuşaklı siyah beyaz giysili dansçılar eşliğinde yaptıkları müziği pek beğenir.
 
Toplam blog
: 591
: 63
Kayıt tarihi
: 27.07.15
 
 

İstanbul'da 20 yıldan fazla, tasarımcı grafiker olarak çalışırken bir kız çocuğu da yetiştiren "a..