Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '20

 
Kategori
Edebiyat
 

Güç ve İktidar Savaşları

 

                                  

                İnsan, istediğini elde edebilmek için başka insanların, doğanın, dahası hayvanların üzerinde gücünü gaddarca sergiliyor.

                İktidar mücadelesi, zamanla güç toplama savaşına dönüşüyor. Tarih boyunca beylikler ve imparatorluklar arasında, günümüzde de devletlerarasında yaşanan savaşların hiçbiri, bize anlatılan nedenlerle başlamamıştır.

                Yukarıdaki satırları ben yazmak isterdim. Değil ama. Benim değil… Birkaç sözcüğünü değiştirdim sadece.

                Kimin mi?

                Bugüne kadar adını duymadığınızı sandığım ama bundan sonra sıkça duyacağınıza inandığım genç bir yazarın… Üstelik gerçekten yetenekli, Türkçeye çok hâkim bir yazarın…

                İlk eseri Güç Mevsimi (*) adlı romanıyla edebiyat dünyamıza güneş gibi doğan bu yazar, A. Yasemin Eren…

                Kimdir, necidir? Tanımak istersiniz elbet:

                Hâkim bir anne ve kaymakam bir babanın kızı olarak doğar; Van’ın Gevaş ilçesinde.

                Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitirir. Stratejik Pazarlama ve Marka Yönetimi konusunda yüksek lisansını yapar. Özel sektörde üst yönetici olarak çalışır yıllarca.

                Babası ve annesinin görevi dolayısıyla, çocukluğundan itibaren doğudan batıya, kuzeyden güneye ülkemizin farklı bölgelerini yaşayarak tanıma fırsatını bulur.

                Annesi, babası ve onların yakın dostları sayesinde “âdil ve eşit bir dünya” arzusu ve arayışının hüküm sürdüğü bir ortamda yetişir.

                Değişik coğrafya ve kültürleri tanıdıkça, ilkçağlardan bu yana eşitsizliğin, adaletsizliğin ve zulmün hüküm sürdüğünü anlar. “Âdil ve eşit bir dünya” idealinin önündeki en büyük engelin, insanın güç ve iktidar hırsı olduğu inancıyla yazar; Güç Mevsimi romanını.

                “Yokluğu da bir derttir paranın, varlığı da…” denir ya, yanlış değildir bu söz. Dahası, yokluğu bir dertse, varlığı bin derttir belki. Hele hele alın teri ve göz nûru dökerek kazanılmamış para, belâdır insan için; en acımasız bela!

                Yalnızca bireyleri değil, toplumları da, devletleri de deli eder; paranın gücü. Ve o gücü başkalarına kaptırmak istemeyen ünlü zengin aileler, ünlü şirketler gibi, sömürgeci (emperyalist) devletler de akla gelmedik tuzaklar kurar.

                Evet, A. Yasemin Eren’in söylediği gibi, Birinci Dünya Savaşı gibi, İkinci Dünya Savaşı’nın da gerçek nedeni budur. Dahası Kore ve Vietnam savaşının da… Günümüzdeki savaşların da…

                Amerika ve Rusya’nın Afganistan, Irak, Suriye ve Libya’da işi ne?

                “En çok petrolü biz alalım; en çok biz kazanalım; en güçlü biz olalım” yarışıdır bu.

                İşte bu yarışın gerek ABD içinde, gerekse ülkeler arasında nasıl yaşandığını, kapalı kapılar ardında ne dolaplar döndüğünü anlatıyor; bu roman.

                İyi, güzel de neden böylesine zor bir konu seçmiştir yazar?     

                Çok daha kolay konular varken…

                Üstelik adı sanı duyulmamışken henüz…

                Üstelik ilk roman denemesi…

                İyi, güzel de herkesin bildiği şeyleri herkes gibi anlatmak ne kazandırırdı O’na?

                Hiçbir şey kazandırmadığı gibi, yayın dünyasının çok sıkıntılı olduğu şu günlerde, romanını basmak isteyen yayınevi bile bulamazdı.

                Sanırım, annesi ve babasından çok şeyler almış; genç yazarımız. Anne Semra Eren iyi bir hukukçu olduğu gibi, baba Turan Eren de çok başarılı bir yönetici...

                Nerden mi biliyorum?

                Antalya Vali Yardımcısı iken, kendi isteğiyle emekli olduktan sonra, oturup hayatının romanını yazan Turan Eren’in, Üç Dilek adlı çok değerli eserini okumuştum; birkaç yıl önce.

                Yarı göçebe bir köylü çocuğunun okuma mücadelesini anlatıyordu başlarda.  Sonra maiyet memurluğu… Sonra doğudaki ilçelerde kaymakamlık… Ağalarla, kasaba eşrafıyla, çoğu zaman onlara kol kanat geren politikacı ve valilerle mücadele…

                Köylere yol, köylere okul, ilçe merkezine öğrenci yurdu ve kültür merkezi yapmak için çırpınan bir kaymakam…

                Hele hele Samsun’un Vezirköprü ve Tekirdağ’ın Malkara ilçelerindeki hizmetleriyle ülke çapında adını duyuran bir yönetici…

                Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun bir benzeri…

                Ne yazık ki, yetenekli insanlarımızı harcamakta pek mahir olan siyaset geleneğimiz, Turan Eren’i vali olarak atamamıştır. Bırakın vali atamayı, Malkara’dan sonra başka bir ilçemize kaymakam olarak bile göndermemiştir.

                İşte böyle bir babanın kızıdır; genç yazarımız.

                Her zaman anasına bakıp kızı alınmaz; babasına da bakmak gerekir bazen!

                Amerika’daki dünyanın en zengin, dolayısıyla en güçlü aileleri arasındaki güç ve iktidar savaşlarını anlatan bir roman bu…

                Kahramanları tüm bilgi, yetenek ve deneyimlerini elde ettikleri gücü koruyup geliştirmek için harcarken, öte yandan da rakiplerini ezmek, engellemek, dahası yok etmek için çaba gösteriyorlar.

                Bir yanda petrol ve gaz, öte yanda silah ticareti… Dünyanın her yerinde sık sık savaş olsun ki, çok silah satılsın, çok para kazanılsın, değil mi ya?

                ABD Başkanı kim olmalı mı, o ünlü şirketlere, para babalarına göre?

                Kim o şirketlerinin yoluna taş koymayacaksa, aksine kim onlar gibi düşünüp, hep onlara destek çıkacaksa!..

                “Biz bütün gücümüzle onu destekleyelim ki, başkan olunca o da bizi desteklesin” Değil mi ya!

                İşte bu tür ilişkiler yaşanırken, büyük bir aşk da doğuverir. Ve öyle güzel anlatır ki, yazar bu aşkı, bayıldım ben.

                Sonunun öyle değil de başka türlü bitmesini beklerdim ama gerçek hayatta da her şey bizim istediğimiz gibi olmuyor; olmuyor ne yazık ki.

                Fakat yazar, nokta koymamış romanın sonuna. “Her Son Bir Başlangıçtır” deyip ikinci eserinin müjdesini veriyor ki, buna çok sevindim işte!

                Ve yazıyorum işte buraya: Bundan sonra sıkça duyacaksınız;  A. Yasemin Eren adını.

                Güç Mevsimi romanını okuma fırsatını kaçırmayın; derim ben size.

 

                                                                                                                 Hüseyin Errkan

                                                                                              huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

---------------------------------------------------------------------------               

(*) Güç Mevsimi; A. Yasemin Eren, A7 Kitap Yayıncılık, 2020 İstanbul, 300 sayfa 30 TL                            E-Mail: info@a7kitap.com

 

 
Toplam blog
: 303
: 309
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1942'de Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin Gödene (Menteşbey) adlı kuş uçmaz kervan geçmez bir köy..