Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '09

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Güçlü iletişim kuran yönetici

“İLETİŞİMİ GÜÇLÜ” YÖNETİCİ
Sevgili genç yönetici dostum,

Sana mektuplar yazmak, seni gerçek manada seven bir insan olarak, büyük bir zevk vermekte bana. Sana mektuplar yazmayı, bir ağabey, bir vatandaş, bir dost olarak kendime görev saymaktayım. Eli kalem tutan bir dost isem sana, bunu yazmak benim görevim olmalı sana. Senin görevin ise okumak, istersen uygulamak istemesen “Okudum, faydalandım “ diye geçip gitmekte senin tercihinde

Sevgili dostum,

Günümüzde moda deyim iletişim. “Ailede iletişim”, “ Okulda iletişim”, “İşte iletişim” gibi çeşitli kitaplar, çeşitli yayınlar var. Seminerler düzenlenmekte kurumlarda, okullarda, her yerde. Ama toplum içine girdiğimiz zaman, en büyük mevkii ve makam sahibinden, en sıradan insana kadar “iletişim cahilleri”ne rastlamak her zaman bana büyük üzüntü vermektedir.

Genç yönetici dostum,

Bir yönetici çarşıya çıktığı zaman , esnafa ve halka selam verip, elini sıktıktan sonra, “Nasılsın? “ diyerek hal ve hatırını soruyor, sonra, vatandaş derdini anlatmakta, o yönetici isterse o derdi çözebilecek yetkiye sahipse, ve çözmeden o vatandaşı başından savmıyorsa, acaba burada bir iletişim mi var yoksa başka duygular mı?

Genç dostum,

Gerçek manada yönetici sorunun bir parçası olan değil, gücü yettiğince, etkisi oranında çözümün bir parçası olan insandır.

Can dostum , genç yönetici ,

Bir zamanlar benim çok komiğime giden, “halka inmek” diye bir deyim vardı. Halka nasıl inilirdi? Ben bunu bilemezdim. Bence halk onu yönetenlerden daha az değerli değildir. Hatta onlardan daha da değerlidir. Bu deyimi söyleyenler, halk ile yöneticileri gerçek manada eşit tutsalardı, “halka gideceğiz” diye deyimi daha eşitlikçi yaparlardı. Bilmem anlatabildim mi? Ben ise senin halka sade, yavan değil, elinde hediyelerle, çözüm paketleri ile empati ile onları severek gitmeni isterim. Bunu başaran yönetici olarak ise halkı gerçek manada seven ve öldüğü zamanda halkın onu bağrına bastığı Recep Yazıcıoğlu’nu örnek gösterebilirim. O halka gider, onları sever, sorunlarını çözer , çözemediği zaman hakiki manada üzülen insandı. Onun hayatını iyi okumanı isterim senin.

Can dostum sevgili kardeşim,

Bazı genç yöneticilerinde şu hatalara düştüğünü görmekteyim. Şöyle yanlış inanıştalar. ”Ben mevki makam sahibiyim. Ben şu adamı tanımaktayım. O adam ise beni tanır. Eğer beni severse, benim yanıma gelir, beni sevdiğini söyler. Benim yanıma gelmiyorsa , beni sevmiyor demektir”. Kim bilir , belki de seni çok seviyordur da, senin yanındaki yalakalardan, salaklardan çekinerek sana gelemiyordur. Sen ise gerçek manada seversen yanına kimse olmadan o insanların yanına git bakalım gerçek manada at gözlüğünü takmadan empati ile bak bakalım. O adam seni seviyor mu yoksa senin zannettiğin gibi sevmiyor mu? Senin bu önyargıda olmanı istemem. Senin gitmeni insanları kucaklamanı isterim.

Can dostum genç yönetici arkadaşım,

“İletişim zor iştir dedim” Bazıları iletişimin işitme ile alakalı olduğunu zannederek, işitme engellilerden bile uzak kalmakta, hatta onları ikinci sınıf insan olarak görmekteler. Bence onların sadece kulakları duymuyor, ama bazılarının beyni senden benden daha iyi duyuyordur. Belki de, ama insanlar gaflette olduğundan bunu anlayamazlar ki.

Can dost, sevgili kardeşim,

Kalem erbabı insanlarla iyi geçinmeni tavsiye ederim. Bazı cahil ve gafil yönetimler basını ne kadar küçümsemiş ve kalem erbabı insanları ciddiye almamışlarsa o kadar zarar görmüşlerdir. Kalem erbabı insanları küçümseyen insanlar zamanla silinip gitmişlerdir. Basında sana karşı gerçekleri yazan, hatalarını söyleyen insanlarla güçlü iletişim kurarak kamuoyuna kendini güzel tanıtman sana yeni ufuklar açacaktır. Ne yazık ki kendini kurnaz sanarak basını küçümseyen yönetimleri de yönetim elden gittikten sonra kimseler hatırlamaz. Buna hayatım boyunca şahit oldum. İletişim Fakültelerinin niçin var olduğunu da sakın unutma.

Genç dostum,

İşine gelen insanlarla konuşmak, işine gelmeyen seni sevmediğine inandığın insanlarla konuşmak ve onlara gerektiğinden fazla değer vermek “Sosyal ilişkileri güçlü” olmak anlamına asla gelmez. Sosyal ilişkiler seni sevmeyen insanı bile sevmen, onların sana karşı ön yargılarını bile yıkabilir. Sen kaçacaksın, onlar kaçacak bu nereye varacak.

Genç yönetici sevgili dostum,

“Engin Geçtan” isimli bir iletişim duayani “İnsan Olmak” adlı kitabında der ki “ Bir toplulukta, bir insan başka insanı sever ama gururundan yanına gitmez içinden der ki “ O bana gelsin , ben ona gitmeyeyim” öteki de aynısını söyler. İki kişinin inadından başlayıp da bir ömür sürecek olan dostluk, başlamadan bitmiş olur . Bu iletişim kazalarına sen uğramamak için hoşlandığın ve sana faydalı olacak insanların yanına, başkalarının görüşlerine aldanmadan seviyorsan duygularınla git konuş, onlarla kutsal duyguları paylaş. Hem duygularınla, hem mantığınla hareket edersen o zaman sadece yönetici olmanın değil “İletişimi güçlü yönetici “ olmanın da sevincini yaşarsın.

Can dostum,

Bazı insanlar, özellikle genç yöneticiler insanlarla iletişim kurmanın bir yetenek işi olduğunu zannederek, güçlü ve sağlam iletişim kurmanın yollarını pek aramazlar. Ben şuna inanmaktayım ki, çekingen, içine kapanık bir insan bile isterse, “iletişim koçu” insanlarla dostluklar kurarak iletişim duayani olabilir. Sen de bunu yönettiğin topluluklarda bilgili insanlarla pozisyonuna, bedensel durumlarına bakmadan onların sadece bilgisi ve sevgisine önem vererek dostluk kurup, bunları nasıl başardığını öğrenerek, güzel dostluklara kavuşmanın yanında, zamanla “güzel iletişim kuran yönetici” olmanın da sevincini yaşarsın.

Can dost, sevgili yönetici arkadaşım,

Bazı insanlar , okumayı küçümseyerek, yıllardır insanları yöneterek usta olduğunu, eski hatalarını yapmadıklarını zannederler. Bu yanılgıdır. Sen yönetici olduğun zaman çevreni öyle asalaklar sarar ki, sen kendini en hatasız insan olarak algılarsın. Mesela bazı seni sevenler belki de bilmediklerinden seni haklı olarak eleştirenlere bile çok kızarlar. Halbuki seni hakikaten seven insanlar sende eleştirilecek bulunmasına sevinirler. Hatay yapmayan sadece yaratıcı ve hatada ısrar etmeyende sadece bilinçli insan olur “Sende bilinçli insan”lardan olmaya gayret edersen beni mutlu edersin.

Can dostum genç yönetici kardeşim,

Daha ilerilere gitmek, mesela Belediye Başkanı iken milletvekili olmak, kaymakam iken vali olmak her yöneticinin hakkı olabilir ama her insan bu görevlere hakkı ile gelemez. Sen hatalarını tekrarlamadan ve “İnsanları severek” onlarla güçlü iletişim kurarak, sana gelmeyene senin gitmen ile, senden daha çok okuyan ve eğitimi senden daha ileride olanları hiçbir önyargıya kapılmadan tebrik ve takdir ederek ve onlardan faydalanarak hayatta ve yöneticilik hayatında başarılı olursun. Hep senin teşkilatında olanların övgülerine bakma. Belki seni hakiki manada seven insan sana en mantıklı ve doğru eleştirileri getiren insandır. Bir insanın sana gelmemesinin sebebi seni sevmemesi değildir. Belki de seni sevdiğinden ve sana zarar vermemek için sana gelmiyordur. Bir araştırsan gerçekleri görürsün.

Sevgili genç yönetici dostum,

Bu mektubu okuduktan sonra üzerinde iyice düşünmeni ve insanlara anlattıklarımı göz önüne alarak daha farklı açıdan bakmanı candan dilerim. Sen o makama gelmiş olsan da, sen gene insansın, bir gün makamlar gidecek ama, sen insanlığın kalacak ve belki yaptıklarınla hatırlanacak, belki de yapmadıklarınla unutularak gideceksin.

Hayatta her zaman sana mutluluklar dilemekteyim.

Unutma ki bunları hep seni sevdiğim için yazdım. Seni hakikaten sevdiğini söyleyenler, belki bunları bile sana yazmıyor. Seni kim gerçekten seviyor, akşam eve gidip odanda yalnız kalınca biraz düşün, taşın, mantıkla karar ver.

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..