Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Güçlü müsün Sen ? Pekala...

Güçlü müsün Sen ? Pekala...
 

Güçlü müsün gerçekten ? Çok mu başarılısın ? Çok mu para kazanıyosun yoksa ? Ya da fazla iyimser olmalısın... Olumlu bakıyorsun değil mi herşeye ? Ne kadar güzel ! Fedakar mısın sen de ? Çok sakin ve ağırbaşlı kalabiliyor musun ? Güzel cümleler mi kuruyorsun ? Çok mu güveniyorsun kendine ? Yoksa son sınavında 2.mi oldun ama nasıl yaparsın ? İyi yemek yapıyor olmalısın ve beden ölçülerin eminim idealdir. Çok da güzel olmalısın ya da bakımlı mı ? Dimdik ayaktasın hiç boyun eğmiyorsun, mükemmel bir insansın sen... Öyle olmalısın...

Kendi verdiğim seminerlerde dahil olmak üzere hala takip ettiğim bir çok seminerde mükemmel insan örnekleriyle karşılaşıyorum. Bu örneklerle sadece ben içiçe değilim, hepimiz her gün bir çok farklı dayatmalarla karşılaşıyoruz, içselleştiriliyoruz ve öyle olmaya doğru itiliyoruz. Bizim psikolog olmamıza dair bile dayatmalar vardır Amerikan psikolojisinde; bir psikolog asla duygularını belli etmez, hastalarıyla arkadaşlık kuramaz,ondan gelen hediyelerin sadece 1-2 sini alır o da pahalı değilse... vs bir sürü kural. Oysa ki ben görüşmelerimde danışanlarımla onların duygularını paylaştığımda çoğu zaman daha hızlı yol katettim. Açıkcası bize dayatılan Amerikan bireysel psikoterapilerinden de o hiç bir zaman var olamayan MÜKEMMEL İNSAN dayatmalarından da çok sıkıldım. Amerikan psikoloji kuramları insanları bireyselciliğe yönlendirirken aynı zamanda onları birer robot haline getiriyor. Burada bile kendi içinde  çelişiyor. Hem diyor ki bireysel ol,savaş, kazan, en iyi sen ol, farklı ol. Hem de diyor ki farklı olmanın en iyi olmanın kuralları bunlar, bu kurallara göre oyna. Kendi duyguları olmayan, nasıl olması gerekiyorsa öyle davranan öyle yaşayan insanlar haline geliyoruz.

Her zaman dik olmalıyız, hiçbir zaman zayıf görünemezsin. İnanılmaz bir anlayışın olmalı, her zaman olumlu bakmalısın hayata. Oysa ki ben duyguların zamanında yaşanılması gerektiğine inanıyorum. Kötüysen, kötü hissediyorsan o duyguyu yaşamalısın. Kötü hissediyorken kimseye inadına gülümsemek zorunda değilsin. O gün güçlü değilsen zayıf hissetmelisin. Kimseye sürekli güçlü görünmek zorunda değilsin. Bu sadece sana yapılan dayatmaların bir ürünü. Zayıf olanı ez dayatması bu... Sen de yapıyorsun başkalarına mutlaka. Ama bırak... Güçsüz ol bir kere de. Güçsüz olanın yanında ol bir kere de. Bir kere de çıkarlarını düşünmeden hareket et. Bir kere de mükemmel olma vasat ol. Bir kere de 2. ol. Makyajsız çık bir kere dışarı üstüne başına özenmeden, bir kere de rüküş ol, çirkin ol, beğenmesinler seni, sana her şey yakışmasın. Bir kere de olumsuz bak hayata, otur ağla, üzül, sorgula kendini, rahatla, bütün gece ağla yıprat kendini ama rahatla...

Psikolojin her zaman düzgün olmak zorunda değil. Hayır arkadaşım, sen Amerikan psikolojisini rüyalarındaki insan değilsin, olmak zorunda da değilsin. Araban yok diye kendini eksik hissetmek zorunda değilsin, bir tane çantan ayakkabın var diye yenisini almak zorunda değilsin, psikolojini iyi hissetmediğinde antidepresan kullanmak zorunda değilsin, sevmediğin halde bitki çayları içmek zorunda değilsin, sürekli geçmişini araştırıp bir şeyler bulup, ben bunları yaşadım ondan demek zorunda değilsin. Popüler olmak zorunda değilsin. Değilsin de değilsin. İnsanın özünü gerçekten kaybettiği bu dönemde kendini bulmak için çizilen yoldan gitmek zorunda değilsin. Kendini biraz özgür bırak. Kapat televizyonu, bilgisayarı... Biraz kendinle konuş, kendine dön bak. Psikoloji eksiğiyle fazlasıyla mükemmel olmaya yanaşan bir bilim ama sen mükemmel olmak zorunda değilsin, bırak yatağın dağınık kalsın, akşam gelince toplarsın...

 
Toplam blog
: 7
: 6240
Kayıt tarihi
: 24.11.11
 
 

Alanımda severek çalışan bir psikoloğum. Ankara'da yaşıyorum. ..