Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '14

 
Kategori
Efsaneler
 

Gül Cemal adlı bir gemi, Selanik ve Sapanca efsaneleri 3

Gül Cemal adlı bir gemi, Selanik ve Sapanca efsaneleri 3
 

Mayıs 1923' de Gül Cemal adlı bir gemi Selanik Limanı'ndan demir alır.
Geminin kaptanı İstanbul' lu bir Rumdur.
O an Gül Cemal için, bir geminin önü ve arkası anlamına gelen " Pupa ve Pruva " gibi ifadeler anlamını yitirmiştir.
Pupa geride kalan 522 yıllık hafızayı tanımlarken; Pruva ise nihayetsiz bir muammayı tanımlamaktadır.
Osmanlı' nın Rumeli' deki 2. büyük kenti olan Selanik' in öz be öz Türk ahalisi, hatıralarını emanet bırakarak çıktığı bu yolculuğun, bir deniz yolculuğu değil; bir hayat yolculuğu olduğunu bilmektedir.
Gül Cemal'in bordasındaki sallantılar, bir adalar denizinin dalgalarından değil de; yas tutan birinin mateminden kaynaklanıyor gibidir adeta.
Terkedilmek zorunda kalınan yurdun ardı gidilecek yerin fark etmeyişi, tıklım tıkış yolcuların yüzlerindeki o künt ifadeden alabildiğine bellidir.
Mudanya açıklarına gelindiğinde hava aniden döner ve şiddetli bir fırtına Gül Cemal' i ağzında gevelemeye başlar.
Kaptan bir yandan dalgalarla boğuşurken bir yandan da dalga dalga büyüyen panikle uğraşmaktadır.
Fırtınanın etkisini arttıran bu hal karşısında Tekbirler getirilir, dualar yapılır, buraya kadarmış diye düşünlüp helallikler alınır. Fırtına " gemiyi en son kim terkedecek " diye sille tokat kaptanı sınıyor gibidir.
Bu düelloyu daha vahim hale sokan ahıtlara daha fazla dayanmayan kaptanın öfkesi, fırtınayı aşar ve güverteye boca olur.
" Fırtınaya tutulunca mı Allah' ınız geldi aklınıza? " diye bağırır.
Bu çıkış önce güvertedeki paniği sonra da dışardaki fırtınayı dağıtıverir.
Fırtınanın ağzında geveleyip midesine indiremediği gemideki yolculardan biri, henüz 11 yaşındaki Hasan isimli bir çocuktur.
Suyun bol olduğu yer anlamına gelen " Vodina " dan, yine suyun bol olduğu bir yer olan Sapanca' ya gitmektedir.
Gül Cemal'in güvertesinde acılarla olgunlaşan bir kuşağın mensubu olarak yol alan Hasan, küçük ama kaderinden kaçamayacağını bilecek kadar olgun, ona doğru koşacak kadar da güçlüdür.
Sapanca' da onu bekleyen şey, Rumlardan kalma yıkık dökük bir ev ve Devlet' in verdiği topraklardır.
Çalışkan ve inançlı bir çocuktur.
Namaz'ını işlerine göre değil, işlerini Namazı' na göre ayarlar.
Atatürk' e ve Türk milletine olan bağlılığını " Bir Ağustos ayı Cuma' sında hutbedeki hocanın, Ağustos' da kazanılan Malazgirt, Mohaç, Çaldıran gibi Türk zaferlerini anarken; Büyük Taarruzu anmaması üzerine bunu ona uygun bir lisanla hatırlatarak gösterir.
Mayamızın topraktan olduğunu bilen Hasan' ın toprakla arkadaşlığı, zamanla dostluk mertebesine çıkar. Ve bir ömür boyunca kadim bir şekilde devam eder.
Evlilik yaşı gelince onun gibi " Vodina " dan gelen Havva ile evlenir.
3 kız, 2 erkek, 5 çocuğu olur.
Bostancı' nın kahvesini işleterek, bahçelerindeki meyveleri toplayarak hepsini okutur.
7 torunu olur. Torunlarına " Sevdiğiniz birine hediye vermek istiyorsanız şu bizim Kastarcı fidanlarından verin " der.
Torunlar da çocuklar gibi dürüstlüğü, çalışkanlığı, kul hakkını ve ibadetin gizli olanının makbul olduğunu ondan öğrenirler.
İçlerinden biri 11 yaşına gelince bahçelerde ona yardıma gider. 12' sinde yıllarca işlettiği kahvede çalışır yazları. 
Bundan dolayı onu bir ayrı sever sanki.
Ona, merdiven ağaca nasıl yaslanır, en dengeli vaziyette nasıl erik toplanır, erikler en az ezilecek şekilde nasıl kasalanır bir bir öğretir.
Kurak yazlar, cevizlere " Vita " tenekeleriyle taşınan can sularının nelere kadir olduğunu 11' lik torun, dedesinden o bahçelerde öğrenir.
Merkebinin semerine yükleyip eve getirdiği meyvaların tadıyla, kuzine için getirdiği odunların sıcaklığı başka güzeldir 11' lik torun için. Bir de sabah namazından sonra kuzinede nemlediği çayın tüm evi saran kokusu.
11' lik torun üniversite çağına gelince, evlerinde rahat ders çalışabileceği kendi odası olmadığından ders çalışabilsin diye onu yanına alır.
Her sabah kuzineyi yakıp, kahvaltısını hazırlar.
Torunundan isteği, ekmeğini eline aldığı gün birlikte Selanik' e gidip çocukluğunun Vodina' sını ona göstermektir.
Torun bu hayalle motive olur derslerine.
Torun okulu zamanında bitirir. Dede de bu dünyadaki zamanını.
Hayal gerçekleşmez ama dede torunun kendini gerçekleştirmesine yardım eder.
Gül Cemal' in güvertesindeki 11' lik çocuk, benim Rahmetli Hasan Dedem' dir. 
Onun kuzine yaktığı 11' lik çocuk da ben.
Mekanın cennet olsun dedecim. 
 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..