Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gül-Çiçek bahçesi

"Halktan gizlenen, Demokratik Kurumları ''tek bir ağız''a indirgeyen bir hükümetin ''Yeni Anayasa'' ve '' Demokratik Açılım'' gibi sözleri, ''Devlet Olma'' ilkeleriyle bağdaşmaz..."

Duyduklarımız, okuduklarımız  içimizdeki bir yerlerin kilidini açabilmeli. İçimizdeki aynı acı ve ıstırapları bile birbirimizle paylaşmaktan çekiniyoruz. Suskunluğumuz aynı düşüncelerimizi ele vermemesi için, sudan sabundan bahanelerle ''boş''a konuşur olduk. Kabuk bağlamamız bundandır. Ama yine de yaşamadığımız hayat(lar) yorar bizi. Ciddi ciddi sorguya çekeriz sahteliğimizi; sorumluluk duyduğumuzu her fırsatta dile getiririz kendi dışımızdakiler için de, kendimiz için  hiç sorumluluk duymayız. Sütten çıkmiş "AK" kaşık gibi görürüz kendimizi hep.

Öğütler veririz akıllıca, aklımızı kullanmadan, uygulamaya girişmeden. örnek olmaya yanaşmadan. Dokunmazlığımız özgür kılar bizi, de yükseklerden bakarız herkese. Biricik oluşumuz bir ''ayrıcalık hakkı'' tanır bize. Bu ayrıcalığımızı bolca kullanır, apaçık ortaya sereriz bilgisizliğimizi. Sevapların en büyüğü sayarız ''bilgisiz bilgi'' dağıtmayı. Zemzemle yıkanmış gibidir ''söz''lerimiz; öyle kutsal, öyle günahsız...

Kızmamız, dayılanmamız, kabadayılığımız bundandır. Bu ''günahsız söz'' lerimizin ka''le alınmamasındandır. Tamam, kimse "sütüm karadır" demez; bunu da biliriz. Ama, sütümüzün "AK" olduğunu da herkes bilmeli, anlamalı, görmeli, söylediklerimizin ve yaptıklarımızın kendimiz için yapılmadığını...

O halde, neden bu yaslanmalı yasasız, tasasız yasalar? Bağlanmazsan bağlarlar, yalamazsan yalatırlar; nasıl olsa yaşamlar sessiz, sorgusuz - sualsız; görünür - görünmez ''hayat'' lar (la) kurulu dünyada insanlar fani; yaşamamalı "an"ı...

''YAŞANMAYAN HAYAT''LAR KADARDI  YAŞAMLARI...

***

"Ben, ben, hep ben" diyen bir söylemle değil, gören, algılayan, yorumlayan, söyleyen, yapan, kuran konumda olmalı insan"

Duyduklarımızı, gördüklerimizi nasıl algılamamız gerektiğine bile ''onlar'' karar verir oldular. Duyumsamalarımız, duygulanmalarımız bile ''günah'' sayılır oldu. "Gül - Çiçek" bahçemizde gülsüz ve çiçeksiz kalmamız bundandır; nefesimizin daraldığı bundan. Bundandır, bahçemizin yabancı otlarla (AB - ABD) çevrilir olması. "Bilinç başkaldırıyla doğar" derler. Başkaldıramadığımıza göre bilinçlenmelerimiz de dumura uğramış; "İleri Demokrasi" adına ordumuza el koyanlar, ''General'' olmayı suç sayar oldular. Bir devrin tüm generallerinin  ''gülsüz - çiçeksiz bahçe''ye sürülmeleri bundandır. Bundandır tüm generallerimizin sessizliği ve suskunluğu...

"YAŞAM BİZE KİM OLDUĞUMUZU ÖĞRETİR" derler. "Gül - Çiçek" bahçemizde kim olduğumuzu öğrenmiş olmalıyız ki, gülsüz - çiçeksiz yaşamayı yadırgamaz olduk...

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..