- Kategori
- Kişisel Gelişim
Gül kal
Kendi ellerimizle kilitlediğimiz hapishanemizde gönüllü tutsaklığımızdır ki, bizi "biz" olmaktan uzaklaştırıyor.
Zihnimizin zayıflığı bizi zayıf davranışlara iterken, zamanla içimizde yer tutan kötülüklerin kalıcı ve yıkıcı etkileri, bizi zorunlu olarak kendi dünyamıza hapsediyor.
İçimizdeki karanlık odalara ancak, "farkındalığımızın ışığı"nı götürmekle girebiliriz.
Bize engel yaratan, davranışlarımızda bulunan düşüncelerimizin zayıflığıdır. Zayıf düşünceler, zayıf davranış biçimlerine yol açar.
Düşünce tarzımızın kalitesi, yaşam kalitemizi belirler.
Başkalarının koşullarına takılıp kaldığımızda, sadece öfkemiz, kızgınlığımız ve dargınlığımızın açığa çıktığını görürüz.
Yürek açılmadan, içimizdeki sevgi yaşama akamaz. Yaşam bize, cömertçe verildigine göre; biz, -az da olsa- "vermek" zevkinden mahrum kalmayalım:
Gül, kokusunu sana verirken ne mutludur: Gül gibi ol.
Gülün açışı, dikenini gizlemek içindir: Yüreğin gülün adı olsun.
Ağaç, meyvesini sunarken sana, seçim yapmaz ki: Ağaç gibi ol.
Çayırda otlayan sürü, sütünü içirirken sana, "şıfa niyetine" der: "Hak edene" demez ki: Sürü gibi ol.
Gülü de, dikeni de; ağacı, meyveyi de; sürüyü, sütünü de cömertçe vereni bil.
Çünkü, bilen bildikçe, aldığını farkeder.
Sen de farkedilenlerden ol. (Halil Cibran'ca)