Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '12

 
Kategori
Tarih
 

Gülbahar Hatun

 Sizlere bir sultandan söz edeceğim. Güzel bir sultandan! Bazı tarihçiler onun güzel bir kadın olduğunu, bazı tarihçiler de onun akıllı bir kadın olduğunu yazıyorlar. Gülbahar Sultan koskocaman bir padişahın, çağ atlatan bir hünkârın, yedi cihanda adı Fatih olarak kalacak, dünyanın gözü üzerinde olan İstanbul’u alan, adını tarih sayfalarına altın harflerle yazdıran Fatih Sultan Mehmet’in eşlerinden biri.

O sadece bir padişah eşi olarak kalmamış, aynı zamanda bir padişah anası da olmuş.

Hem hanım sultan, hem valide sultan olarak bilinmiş.

Çok şanslı mı çok büyük bir aşk mı yaşamış, Hünkâr’ın göz bebeği miymiş bu pek bilinmiyor. Bilinen onun eşinden ziyade oğlu ile ömrünü geçirdiği…

O zamanlar sultan kelimesi belki de daha padişah eşlerine ya da padişah annelerine verilmiyormuş. Gülbahar Hatun olarak tarih ondan söz ediyor.

Fatih Sultan Mehmet’in eşi ve II. Beyazıt’ın annesi… İki önemli sultanın önem verdiği bir kadın… Osmanlı sarayında iki büyük mertebeye ulaşan kadın sultanlar az. Ya oğullarından sonra valide sultanlar var ya da eşlerinden dolayı hanım sultanlar var. Valide sultan lakabı da o tarihlerde kullanılmıyormuş.

Gülbahar Hatun’un hangi milletten olduğu hep tartışılmış. Bazılarına göre Arnavut iken bazıları da onun Sırp olduğunu söylüyor hatta Fransız olduğunu yazanlar bile varmış. Edirne’deki saraya 1446’da geldiği bilinmekteymiş. Fatih Sultan Mehmet’e eş olduktan sonra; 1447’de Şehzade Beyazıt dünyaya gelmiş. Sonra bir de kızı olmuş. Gevherhan sultan…

Gülbahar Sultan, o zamanlar Padişahların çok eşli olduklarından nasibini alanlardan. Mehmet sultan ondan sonra Edirne’de Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızı Sitti Mükrime Hatun’la bir evlilik daha yapmış. Yeni eşiyle Manisa’ya sancak beyi olarak gitmiş.

Bazı tarihçiler Gülbahar sultanın gitmediğini söylüyorlarmış, bazıları da gittiğini. Bilinen o ki o zamanlarda yeni eşle gidildiğiymiş.

Fatih Sultan Mehmet 1453 yılında Çağ atlatan muhteşem olayı yaptığında yani İstanbul’u aldığında Osmanlı Devletinin başkentini de İstanbul yapmış. Gülbahar Sultan İstanbul’a gitmemiş. Oğluyla yani Beyazıt’la Edirne’de kalmış. Edirne’den de oğlu dokuz yaşında iken Amasya’ya sancak beyi olarak babası tarafından gönderildiğinde oğlu ile birlikteymiş.

Beyazıt tahta çıkana kadar yani 1481 yılına kadar onunla kalmış. Sonra oğlu ile birlikte İstanbul’a gelmiş. Ölene kadar da burada İstanbul’da yaşamış.

Gülbahar sultan, valide sultan olarak bilinmese de sarayda tam bir valide sultan olarak yaşamış. Söz sahibi biri olmuş.

Padişah oğlunuz da olsa arada ciddi bir mesafe oluyormuş Osmanlı’da… Gülbahar Sultan, oğluna devlet işleri ile ilgili iki mektup yazmış bunlar da tarihe geçmiş. Demek ki oğlu ile hem yakın hem de isteklerini mektupla bildirecek kadar resmi imiş.

Osmanlı’da kadın sultanların hayatları kolay değilmiş. Padişah’la olmak muhakkak ki bir şansmış o zamanki kadınlar için. Ondan çocuk doğurmak, şehzade annesi olmak Allahın büyük bir lütfuymuş bu kadınlara. Düşünsenize koskocaman Osmanlı’ya padişah doğuruyor ve yetiştiriyorsunuz. Bunun yanı sıra padişah eşisiniz. Padişah’ın sizin gibi birkaç eşi dahi olsa siz seçilmiş birisiniz. Şimdi birde meseleye başka bir yönden bakalım.

Gönül kapısından, kalp sızısından! Padişaha yani neticede eşinize âşıksınız, belki ciddi şekilde sevdalısınız! Sevdanız artık gönlünüzde kalacaktır. Kurallar ne ise öyle yaşamak durumundasınız. Çocuğunuz daha dokuz yaşında bir başka yere sancak beyi ya da şehzade olarak gönderiliyorsa sizde yanında gidiyorsunuz. Muhakkak ki çok gençsiniz. Ondan sonra hayatınız; ya şehzade anası ya da Padişah anası olarak sürecektir. Bu da erkek çocuk doğuracak kadar şanslıysanız…

Osmanlı’da o kadar çok Gülbahar sultanlar var ki… Bazıları; Padişah bazıları şehzade anaları… Bazen de Gülbahar sultandaki gibi her ikisi bir arada. Peki, bu kadınlar mutlu muydular o zamanlar kim bilebilir. Bildiğim büyük Hünkârların yakınında, yanında olmak. Bu da çok büyük bir şey…

Düşünsenize kim Fatih Sultan Mehmet’in olduğu yerde bir on dakika olmak istemez ki…

 Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....