Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '07

 
Kategori
Gelenekler
 

Güldünya, Ayşe, Kiraz ya da Alicia, Dünya Barışı İçin Yürüyen Pippa hiç farketmez

Güldünya, Ayşe, Kiraz ya da Alicia, Dünya Barışı İçin Yürüyen Pippa hiç farketmez
 

Güldünya; töre cinayetine kurban gitmiş ne ilk kadın ne de son kadındı. 2004 yılında bebeğini dünyaya getirirken hastane odasında teslim etti kardeşlerine körpe canını, adı namustu bu teslimiyetin, ölmüştü insanlık bir kere Güldünya ölse ne çıkardı. Nasılsa analar doğurup yetiştiriyordu Ayşeleri, Fatmaları.

Bilemediler sevgi en büyük değer, gönlünü kaptırdıysa birisine Allah’ın emriyle vermeli büyüten emek verip yetiştiren aile. Teliyle duvağıyla ayrılmalı ana ocağından bir genç kız.

Yok ama, töre denen çarpıtılmış adetlere inanıp seveni sevene vermek, gönül rızasıyla yuvalarını kurmak yerine, aklına namus düşen herkes sarılınca tüfeğe, işte vahim olaylar zincirine bir yenisi eklenmiş olacaktı. Daha birkaç gün önce 16 yaşındaki güzel Medine'yi babası ile kardeşi diri diri bilinci açıkken toprağa gömdü ciğerleri toprakla doldu. İnsanın kanı donuyor, dili tutuluyor izlerken. Ya yaşamak Allah'ım akıl sır almıyor. Bir de Töre canavarına indirimli ceza veriyor soysuz kanunlarımız. Bir de kent ayağı var insanın kanını donduran Münevver gibi mesela. Nasıl bir insan testere ile kesebilir?

Aslında benim anladığım kadarıyla Töre güzel adetleri barındırırdı çarpıtılmadan, cehalete kurban vermenden önce. Büyüğe saygı, küçüğe sevgi, şefkat değil mi töre? Komşun açken tok yatmamak, misafirperverlik değil mi Töre?

Sevdiğine değil de, tarlası, bağı, bahçesi ele gitmesin, kızı feda olsun. Yüklüce başlık parası gelsin, sevmek de neymiş ki, nikahta keramet gizli değil mi? emmisinin oğluna, ya da babası yaşındaki ihtiyarın üçüncü belki de dördüncü karısına kuma olmak adeta eşya gibi satılmak; ölmeden mezara girmek acıların en büyüğüdür. Nasılsa topraktan geldik, ölmek gerekmez ki gitmek için toprağa. Dünya malına gözü doymaz babanın, ağabeyin deymeyin keyfine.Bir nüfus azaldı kaşık düşmanlarından. Kırılan onur da neymiş umurunda mı dünya...

Okula gönderilmez, gönderilse bile ilk okuldan sonra amanın bir masraf bir masraf, derhal kurtulmak gerek bu lüzumsuz boğazdan. Sevmek, aşık olmak, gençliğin başında mutluluk düşünüp isyan etmeye görsün genç kızı, nice Güldünya’lar var örnek, kendi canına kıyarlar, ya da kaçıp kurtulmak için çabalar, boşa giden çabalar, bir hastane odasında, bir gecekonduda, her yerde karşısına çıkar ölüm fermanı elinde TÖRE.

Ve gençliğini yaşamamış, ta ilk başında henüz çocuk bile sayılabilen yaşta veda eder yaşama...

Kentli, köylü, kadın, erkek hep birlikte dur diyelim

Töre denen, Tabu denen bu cehalete

İnsanca yaşanan bir dünya kuralım el ele

Daha zamanı gelmedi mi? Yoksa fazla mı geç kaldık

Efendim "Kadınlar günü" kutlu olsun mu? Hangi insan kutlayacak, nasıl insanlığından utanmayacak kutlarken?

Hayatta gülmekti tek dileği
Doğmamış bebeğiydi
Son kalan tek ümidi
Ve bebeciği ANNE siz şimdi
07/03/2007

 
Toplam blog
: 74
: 832
Kayıt tarihi
: 26.12.06
 
 

Şiir yazmaya çalışan, müzik dinlemeyi seven, Fotoğraf çekmeyi seven, Doğayı ve içinde barındırdık..