- Kategori
- İlişkiler
Güle güle git...
deviantart. com
“Güle güle git, güle güle gel” deriz, birini uğurlamaya gittiğimizde… Vedalaştığımızda o an gidenin gözlerinin içine bakıpta tıpkı böyle deriz bazen. Sahi, yola çıkanlar hep gülerek mi gider. Tüm bu yolculuk boyunca hep gülümseme ile mi otururlar koltuklarında… Her gülerek çıktığımız yolculuk, gülerek mi biter... Hüsran, acı, nefret, keder, gözyaşı yoldaşı olmaz mı hep gülerek gidenin? kimbilir... Yaşayan bilir.
“Gelip de, görmemek, gidip de dönmemek” vardır bir de, içinde kocaman bir anlam kuyusu taşıyan. Gidiyorsun ama gelecek misin? Geleceksin ama görecek misin? Diye sorar gibi… Geleceğe dair beklentimiz var olup ta... olmayacağını bilen ömürler gibi...
“Hakkını helal et” deriz, kucaklaşıp sırtını sıvazladığımızda usulcacık kulağına… Helal et! Yoksa, içimizin rahata ermesi midir bu sözü söylemeye iten. Yoksa minnet duygumuzun ayırırken ki dile getirilişi mi?
“Kendine İyi Bak” usulcacık dilin ucundan yarin kulağına gider bu söz fısıldayarak, bazen otobüs camından el sallaya sallaya bağırırız avaz avaz… Kendine iyi bakar mı? kendine iyi bakacak olan... Temenniler bir gün akla düşer de, kendime iyi bakayım der miyiz?
“Hoşcakal” yerleşik hayatımızda çokca kullandığımız, resmiyete kaçan vedalarda… Çabucak, hemencecik, evet-hayır der gibi…
"Yolun açık olsun" isteriz ki yol boyu/hayat boyu/ yaşam boyu başına bir iş gelmesin... Kötülüklerden uzak olsun isteriz, isteriz işte sevdiğimizin yolu açık olsun!
“Görüşmek üzere” dostça söylenen, samimi tekrar tekrar görüşelim demeye gelen… Bazen daha ilerisi için iki kelime daha edilemeyecek kadar mahrem...
“Allahaısmarladık” gidiyorum işte, seni tanrıya emanet ediyorum bir daha görüşene dek…
“Güle güle” kısaca…
Ne çok söylemler var ayrılığa dair…
Kimi dile gelen, kimi dile gelmeyen…
Hepsi de iyiliğe dair…